İstanbul'da Ekrem İmamoğlu'na yönelik soruşturmaları protesto eden gösterilere katılan 7 gazeteci hakkında şok bir gelişme yaşandı. Gazetecilerin, izinsiz gösterilere katıldıkları gerekçesiyle 3'er yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmaları talep edildi. Bu durum, basın özgürlüğü ve gazetecilik faaliyetlerinin sınırları konusunda tartışmaları alevlendirdi.

Gazetecilere Yönelik Suçlama Ne?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, gazetecilerin İstanbul Valiliği'nin yasaklama kararına rağmen izinsiz toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katıldıkları belirtiliyor. İddianamede, gazetecilerin olay yerinde gazetecilik faaliyeti yürüttüklerine dair herhangi bir tespitin olmadığı vurgulanıyor. Savcılık, gazetecilerin "kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine silahsız katılarak uyarılara rağmen kendiliğinden dağılmama" suçunu işlediğini iddia ediyor. Bu durum, gazetecilerin haber yapma özgürlüğü ile kamu düzenini koruma arasındaki hassas dengeyi bir kez daha gündeme getiriyor.

Kimler Yargılanacak?

İddianamede, Bülent Kılıç, Kurtuluş Arı, Yasin Akgül, Zeynep Kuray, Gökhan Kam, Ali Onur Tosun ve Hayri Tunç'un da aralarında bulunduğu 25 kişi şüpheli sıfatıyla yer alıyor. Gazeteciler ifadelerinde, olay yerinde gazetecilik faaliyeti kapsamında bulunduklarını belirtmiş olsalar da, savcılık bu ifadeleri yeterli bulmamış. Yargılama sürecinde, gazetecilerin gerçekten gazetecilik faaliyeti mi yürüttükleri, yoksa gösterilere destek amaçlı mı katıldıkları konusu detaylı bir şekilde incelenecek.

Basın Özgürlüğü Tartışması

Bu olay, Türkiye'de basın özgürlüğü konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Gazetecilerin haber yapma özgürlüğü, demokratik bir toplumun temel taşlarından biridir. Ancak, bu özgürlüğün sınırları nerede çizilmelidir? Gazeteciler, kamu düzenini bozacak eylemlere katıldıklarında, gazetecilik kimlikleri onları cezai sorumluluktan muaf tutar mı? Bu sorular, hukukçular, gazeteciler ve kamuoyu tarafından yoğun bir şekilde tartışılmaya devam ediyor.

• Gazetecilerin haber yapma özgürlüğü
• Kamu düzenini koruma
• İfade özgürlüğünün sınırları
• Yargılama sürecinin şeffaflığı

Önümüzdeki günlerde İstanbul 62. Asliye Ceza Mahkemesi'nde başlayacak olan yargılama, hem gazetecilerin geleceği hem de Türkiye'deki basın özgürlüğünün sınırları açısından kritik bir öneme sahip olacak. Bu davanın sonucu, benzer olaylarda emsal teşkil edebilecek ve gazetecilik mesleğinin geleceğini derinden etkileyebilecektir.