Tutkuyla alevlenen ama toksik bir ilişkiye dönüşmekten kurtulamayan bir aşkın anlatıldığı “Birlikte Öleceğiz”in hemen ardından yine benzer …
Tutkuyla alevlenen ama toksik bir ilişkiye dönüşmekten kurtulamayan bir aşkın anlatıldığı “Birlikte Öleceğiz”in hemen ardından yine benzer temalar etrafında dönenen ama çok farklı bir film olan “Diyalog”u izlemek Antalya Altın Portakal Film Festivali’ni takip eden izleyiciler için ilginç bir deneyimdi doğrusu.
Kıyaslamak adına söylemiyorum (çünkü dediğim gibi çok farklı iki filmdi) ama ilk filmde yükün önemli bir kısmını Su Kutlu ve Özgür Emre Yıldırım ikilisi taşırken, ikinci filmde de Hare Sürel ve Ushan Çakır ikilisi benzer bir yükün altına girmişlerdi. Üstelik “Diyalog”da hemen hiç yan karakterin olmayışı (hakkını yemeyelim, sadece sesiyle de olsa filme müthiş bir katkı sunan Funda Eryiğit belki de burada alması muhtemel bir Yardımcı Kadın Oyuncu ödülüyle tarih yazmaya yakın duruyor olabilir) belki bu düeti daha da zorlu bir meydan okumaya dönüştürmüştü. Neyse ki her iki oyuncu da rollerine büyük bir yetkinlikle hayat vererek festivalin son gününde çok güzel bir sürpriz yaşatmış oldular bize.
İKİ FİLMİYLE YARIŞIYOR
İlginçtir, “Diyalog”un yönetmeni Ali Tansu Turhan’ın Antalya’da Ulusal Kısa Film Yarışması’nda da bir filmi yarışıyor: “İkinci Gece”. Arşivlere bakmak gerek tabii ama sanıyorum bu durum Antalya tarihinde bir ilk olabilir. Öte yandan biri çıkıp da biri kısa diğeri uzun metrajlı bu iki filmin aynı yönetmenin elinden çıktığını söylese bir hayli şaşırırdım. Bu anlamda Ali Tansu Turhan’ın sinema kariyerinde çok ilginç bir seyir izleyeceğine dair güzel bir his de var içimde; hem onun için hem de biz izleyiciler için iyi haber. Ben kendi adıma daha düşsel atmosferi ve deneysel sinemaya yaklaşan anlatımıyla “İkinci Gece”den daha gerçekçi bir anlatımı tercih ettiği “Diyalog”dan etkilendiğim kadar etkilenmedim ama kısa film seçkisindeki 12 film arasında aklımda kalan birkaç filmden birisi olmuştu, onun da altını çizeyim.
Senaryosu Burcu Uğuz, Fahri Güllüoğlu ve Ali Tansu Turhan tarafından yazılan ve film içinde film yapısıyla (hatta bazılarına göre film içinde film içinde film, ama ben iç içe geçen üç değil, iki film olduğuna kanaat getirdim açıkçası) ilerleyen “Diyalog” bir “audition” sahnesiyle başlıyor ve ardından provalar, çekimler derken tam anlamıyla bir film çekiminin tüm aşamalarına bizi tanık ediyor. Yönetmenin deyişiyle bir “tanışma filmi” olan “Diyalog” gerçekten de özenle yazılmış ve belki de yaşanmışlıklardan hareketle çok sahici duran diyaloglarıyla izleyiciyi hemen kavrayıveriyor. Elbette oynadıkları karakterlere çok incelikli ve doğru dokunuşlarla hayat veren Hare Sürel ve Ushan Çakır’ın (filmde de birinin adı Hare, diğerininki Ushan) filmin başarısında çok büyük payları var, tekrar oldu belki ama söylemekten zarar gelmez.
TEK PLANDA AŞK
Filmin en vurucu kısmı 32 dakika süren tek planlık uzun sekans. Ushan ve Hare’nin çekimler başlamadan önce geçirdikleri uzun ve bunaltıcı prova sürecinin sonlarında bir akşam gittikleri barda sohbet ettikleri ve ardından boş Kadıköy sokaklarında yürüdükleri sahne iki karakterinin ilişkilerinde de belirleyici bir yere sahip ve bu sahnenin hiç kesilmeden, tam zamanlı olarak önümüze getirilmesi bizi gerçekten de o aşkın nasıl başladığına birinci elden tanık ettiği gibi oradaki yoğun duyguyu da çok etkili bir şekilde bize yaşatıyor.
Anlatımı, çevre düzeni, müzik tercihleri (Tuğçe Şenoğul’un “Bıraktığın İzler” şarkısı filmin ana teması adeta) ve oyunculuklarıyla bütünlüklü bir estetik sunan “Diyalog” Antalya’da jürinin dikkatini çekecek mi bilmiyorum ama izleyicinin dikkatini çektiği konusunda şüphe yok. Vizyona çıktığında kaçırmamanızı öneririm.