Serin havalar başladı mı, kültür sanat sezonu da başlar. Herkes yavaş yavaş tatilden döner, okulların açılmasına az kalmıştır. Yeni mevsim, yeni …
Serin havalar başladı mı, kültür sanat sezonu da başlar. Herkes yavaş yavaş tatilden döner, okulların açılmasına az kalmıştır. Yeni mevsim, yeni heyecanlar. Her zaman olağanüstü durumlara alışık olan biz seksen kuşağı, pandemiye de alıştık. Ama lütfen aşınızı olun ve maskenizi takın.
Dün akşam dolunay eşliğinde bir konser dinledim ve seyrettim. Ben konserlerde bazı çok sevdiğim şarkıları gözüm kapalı dinlerim ama sahnedeki kişi her an sürpriz yapan bir isim değilse. Bu kez gözüm de kulağım da açıktı.
Büyük bir kalabalık ve coşku vardı; çünkü sahnede Yıldız Tilbe vardı.
Üstelik bu kalabalık ve coşku sadece Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde değildi. Dışarda, hatta yukarıda kalan Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nin ön kısmı diyebileceğim bölümde de kalabalık vardı. Yıldız Tilbe hayranları konser biletlerinin bir günde tükenmiş olmasından şikâyetçiydi.
Her yaştan insanlar sandalyesini, içeceğini alıp gelmiş, dışarda konsere eşlik ediyordu.
Ben böyle sevdalı, bu kadar coşkulu dinleyiciyi bir de Tarkan konserinde görmüştüm.
Deyim yerindeyse önceki akşam Yıldız Tilbe sadece Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’ni değil, tüm Harbiye’yi inletti. Gümbür gümbür geldi, gümbür gümbür gitti sahneden.
Konsere “Delikanlım” şarkısıyla başlayan Tilbe’nin, ilk üç şarkısını açık havada bulunan dinleyicilerin tümü hep bir ağızdan söyledi.
İnsanlar ayaktaydı, pandemi koşulları açık havada unutulmuştu. Bir türlü yerleştirilemeyen protokol yüzünden sanatçı sahneye yarım saat geç çıktı, bu durum protestolara neden oldu. Protokolde ise omuz omuza oturuyordu davetliler.
Orkestranın ve tıklım tıklım dolu olan dinleyicilerin neredeyse hepsinin maske takmaması ise dikkat çekiciydi; ayakta olanlar vardı ve her yer çok doluydu.
Yıldız Tilbe, konser boyunca orkestrasına kızdı mı, takıldı mı, bilmiyorum ama bir derdi vardı: Onları azarladı, durdu.
Kendine has bir tarzı olan sanatçı, tabii ki kendine has dans etti. Konsere ara vermeden devam eden Yıldız Tilbe, “Aşk Laftan Anlamaz Ki”, “El Adamı” ve “Kandıramazsın Beni” şarkılarını da seslendirdi. Uzun zamandır konserlere gidemeyen seyirci için halay havası da söyleyen sanatçıya bir hayranından hediye elbise bile geldi. Yıldız Tilbe, teşekkür ederek “Bacaklarım düzgün olsaydı elbiseyi hemen şuracıkta giyerdim” dedi.
NE GEREK VARDI!
Gecenin ne gerek vardı diyeceğimiz bölümüne gelecek olursak.
Tilbe, konserin büyük bir kısmını ayakta dinleyen Selin Ciğerci’yi sahneye davet etti.
Ben sanatçıların konserlerinde, başkalarına şarkı söyletmelerini anlamıyorum. Bunu yapan şarkıcılar var, evet. Ama şunu atlıyorlar, belki fırsat vermek istedikleri olabilir, tamam bu da çok güzel bir davranış olabilir. Seyirci bundan son derece mutsuz oluyor. Aylar öncesinden sevdiği ve dinlemek istediği bir sanatçının biletini alan ve heyecanla konsere kendini kaptıran dinleyeci için araya reklam alınması mutsuzluk sebebi çünkü. Konserin akışını ve coşkusunu bozuyor.
Yani uzun lafın kısası Yıldız Tilbe sesi ve şarkılarıyla çok büyük bir seven kitlesine sahip. Önceki akşam da bunun büyük bir kanıtıydı.