Türkiye’de 2 milyon Hepatit B ve 300 bin – 400 bin Hepatit C hastası olduğunun tahmin edildiğini belirten Tabak, “Hastalarımızın tanı alma oranı …
Türkiye’de 2 milyon Hepatit B ve 300 bin – 400 bin Hepatit C hastası olduğunun tahmin edildiğini belirten Tabak, “Hastalarımızın tanı alma oranı yaklaşık yüzde 20’lerdedir. Sessiz giden ve hastalıklarını bilmeden yaşayanlar için mutlaka öncelikli olarak riskli gruplardan başlayarak tarama programları uygulamaya sokulmalıdır. Özellikle Hepatit C tedavileri tüm illerimizde verilmemektedir. Ortalama 50-60 yaşlarındaki hastalarımız ilaçlarını almak için komşu illere gitmek zorundadır. Bu zorluk tüm illerimizde ilaçların verilmesi sağlanarak çözülebilir” dedi.
Prof. Dr. Tabak, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Dünya Hepatit Birliği (DHB) tarafından “Dünya Hepatit Günü” olarak belirlenen 28 Temmuz gününün, bütün dünya ile birlikte Türkiye’de de düzenlenen değişik etkinliklerle ele alınacağını belirtti. Tabak, “Niçin 28 Temmuz? 2010 yılından beri Dünya Sağlık Örgütü tarafından, Hepatit B virüsünü ilk kez tanımlayan Nobel Ödüllü ABD’li Doktor B.S. Blumberg’in onuruna doğum günü olan 28 Temmuz tarihi Dünya Hepatit Günü olarak belirlenmiştir. Bugünün amacı, ulusal ve uluslararası alanda hepatit hastalığı hakkında toplumu bilgilendirmek, farkındalığı artırmak, koruyucu önlemlere dikkat çekmek ve tedavi yöntemleri hakkında bilgilendirerek gelecekte viral hepatitleri insanlığı tehdit eden hastalıklar listesinden silmektir” şeklinde konuştu.
“2 MİLYON HEPATİT B VE 300 BİN – 400 BİN HEPATİT C HASTASI”
“Tüm dünyada yaklaşık 257 milyon Hepatit B, 71 milyon da Hepatit C taşıyıcısı veya hastası bulunmaktadır” diyen Prof. Dr. Tabak şunları söyledi: “Bu iki virüs, ülkemizde de önemli bir sağlık sorunudur. Ülkemizde HBV sıklığı yüzde 4, HCV sıklığı ise yüzde 1 olup, yaklaşık 2 milyon Hepatit B ve 300 bin – 400 bin Hepatit C hastamız olduğu tahmin edilmektedir. Hepatit C hastalarımızın tanı koyulduğunda yüzde 20’sinin ileri evrede yani sirotik olması çok acı bir gerçektir. Tüm dünyada bir yılda 1.3 milyona yakın kişi Hepatit B (HBV) ve Hepatit C virüsünün (HCV) yol açtığı kronik hepatitlere bağlı komplikasyon olarak gelişen siroz ve karaciğer kanseri nedeniyle kaybedilmektedir. Hepatit B ve C virüsle enfekte olmuş kan ve kan ürünleriyle, steril olmayan aletlerle yapılan tıbbi ve cerrahi girişimlerle, damar içi uyuşturucu kullanımıyla, dövme ve piercing uygulamaları ile doğum sırasında anneden çocuğa ve nadiren de olsa virüsü taşıyan kişiyle girilen korunmasız cinsel ilişkiyle bulaşmaktadır” ifadelerini kullandı.
“KRONİK HEPATİT C’DE TEDAVİ EDİLEBİLİR BİR HASTALIK KONUMUNA GELMİŞTİR”
Bugün kronik Hepatit B’nin tedavi ile kontrol altına alınabileceğini belirten Prof. Dr. Tabak, “Kronik Hepatit C’de tedavi edilebilir bir hastalık konumuna gelmiştir. Yaklaşık 5 yıldır Hepatit C hastalarımızın yeni antiviraller ile tedavisi SGK tarafından karşılanmaktadır. Bu tedavilerin başarı oranıda neredeyse yüzde 100’e yakındır ve hastalık bir daha tekrarlamamaktadır. Hepatit B virüs (HBV) enfeksiyonu aşıyla korunulabilir bir hastalıktır. Sağlık Bakanlığı 1998 yılından beri Hepatit B aşısını çocukluk aşı programına almış olup, yüzde 90’ların üzerinde başarı ile bu programına devam etmektedir. Kronik Hepatit B’nin önlenmesi açısından VHSD olarak bakanlığın aşılama çalışmalarını destekliyor ve ileriye dönük çok önemli bir etkinlik olarak görüyoruz. Aşı kapsamı dışında kalan kişilerin de bireysel olarak aşılanması konusunda yeni bir program başlatılmasını arzuluyoruz. Yaklaşık 30 yıldır Hepatit B veya Hepatit C’ye bağlı kronik hepatitler tedavi edilebilmektedir. Kronik Hepatit B tedavisinde değişik sayıda tedavi söz konusu olup, hastalar günde 1 tablet ile tedavi edilebilmektedir” diye konuştu.
“TEDAVİNİN GECİKMESİ UZUN DÖNEMDE MALİYETLERİ ARTIRMAKTADIR”
Prof. Dr. Tabak, “30 yıl önce başlayan Hepatit C tedavisinde bugün için yeni tedavi yöntemleri ile 2-3 ay gibi kısa sürede hastalarımızın nerede ise tamamı tedavi edilebilmektedir. Ülkemizde Hepatit B ve C hastaları, dünya standardları ölçüsünde tedavi imkânına kavuşmuşlardır. Hepatit C ile ilişkili hastalık yükünün önümüzdeki birkaç on yıl içinde artacağı öngörülmektedir. Tedavi edilen hastalarda siroz ve kansere bağlı ölümleri önemli ölçüde azaltmaktadır. Kovid-19 pandemisi yeni tanı koymada ve tedavide aksaklıklara yol açmıştır. Tedavinin gecikmesi uzun dönemde maliyetleri artırmaktadır. Bugün için tedavi edilebilen bu hastalıkta farkındalığı arttırmak çok önemli bir hale gelmiştir” dedi.
“TARAMA PROGRAMLARI UYGULAMAYA SOKULMALIDIR”
Prof. Dr. Tabak sözlerini şöyle tamamladı: “Bizlerin ve hastalarımızın sorunlarını gündeme getirdiğimiz bu günde sorunlarımızı özetlemek gerekirse; Halen hastalarımız açısından damgalanma ve ayrımcılık devam etmektedir. Hastalarımızın tanı alma oranı yaklaşık yüzde 20’lerdedir. Bunun anlamı kronik hepatitleri olup da tanısını bilmeyen milyonlarca hasta hastalıkları sessizce siroza ve karaciğer kanserine ilerleyerek, hastalıklarını kan ve cinsel yol ile bulaştırarak aramızda yaşamaya devam etmektedirler. Sessiz giden ve hastalıklarını bilmeden yaşayanlar için mutlaka öncelikli olarak riskli gruplardan başlayarak tarama programları uygulamaya sokulmalıdır. Özellikle Hepatit C tedavileri tüm illerimizde verilmemektedir. Ortalama 50-60 yaşlarındaki hastalarımız ilaçlarını almak için komşu illere gitmek zorundadır. Bu zorluk tüm illerimizde ilaçların verilmesi sağlanarak çözülebilir.”