“İkisiyle birden nasıl yakın ilişki kurulur” diye soranlara, bunu başarmış bir ülkeyi örnek gösterelim: Çin Halk Cumhuriyeti. Ukrayna üzerinde …
“İkisiyle birden nasıl yakın ilişki kurulur” diye soranlara, bunu başarmış bir ülkeyi örnek gösterelim: Çin Halk Cumhuriyeti. Ukrayna üzerinde Rusya ile Batı arasında gerilim artarken, Çin Halk Cumhuriyeti, sessiz sedasız, iddialı söylemlerde bulunmadan, Ukrayna’yla ekonomik ilişkilerini yoğunlaştırdı ve şu anda Ukrayna’nın bir numaralı dış ticaret ortağı, Çin Halk Cumhuriyeti.
Bu iki ülkeye Türkiye’nin açısından bakarsak, şunları söyleyebiliriz:
Türkiye’nin Rusya’yla ekonomik ve siyasi ilişkileri yoğunlaştırması, Türkiye’nin çıkarınadır, çünkü her şey bir yana, Rusya, ABD’nin bu coğrafyada istediği gibi at koşturmasını engelleyen en önemli bir güç haline geldi. Tarihte Rusya’yla olumsuzluklar yaşamış olsa da, yakın tarihte Türkiye açısından asıl sorun kaynağı olan yer Rusya değil, Batı’dır (FETÖ’nün elebaşısı, şu anda hangi ülkede? Buna verilecek cevap, sorunların kaynağını göstermeye yeter). Ancak, Rusya’yla çatışan çıkarlarımız da var ve Rusya’yla tek başına kalmak da uzun vadede sorunlara neden olur. İşte bu noktada, Karadeniz çevresinde, Türkiye’nin yakın ilişki kurabileceği bir ülke olarak, 40 milyonluk eğitimli nüfusuyla, sanayi altyapısıyla Ukrayna karşımıza çıkıyor.
ANKARA-KİEV İLİŞKİLERİ
İki ülkeyi yakınlaştıran etkenler var: Birincisi, Ukrayna, Türkiye’nin Karadeniz havzasında geçmişten bugüne ciddi bir sorun yaşamadığı tek ülke (1600’lü yıllarda, Osmanlı zamanında bazı olumsuzluklar yaşanmış, ama şimdi bunları ne biz hatırlıyoruz ne de Ukrayna toplumunun geneli hatırlıyor). İkincisi, Ukrayna’nın yayılmacı emeller güden bir ülke olmaması ve onunla doğrudan sınır komşusu olmamamız, bir sınır sorunu yaşamamızı engelliyor. Üçüncüsü, Türkiye’nin Ukrayna açısından taşıdığı önem, ikili ilişkilerin sağlam bir çıkar birlikteliğine dayanmasını sağlıyor. Zira, Ukrayna’nın dünya denizlerine açılan yolu üzerinde, Türk Boğazları var. Ukrayna’yı Ortadoğu’ya bağlayan yollar da, Türkiye’den geçiyor. Ayrıca Türkiye, bu bölgede Rusya’dan sonraki ikinci büyük askeri güç. Bu etkenler, sayesinde, iki ülke ilişkilerinde yaşanan bazı sorunlar, fazla büyümeden çözülebiliyor, ya da en azından, polemik malzemesi yapılmıyor.
Türkiye’nin Ukrayna’yla ilişkilerin belki en isabetli yönü, ilişkilerin partiler üstü kalması oldu. Otuz yıldan bu yana, Türkiye, Ukrayna’daki bütün yönetimlerle yakın ilişki kurmayı başardı. (Batılılar gibi, Ukrayna’nın iç siyasetine karışmadı).
Öte yandan Türkiye, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne destek olsa da, Rusya’yla çatışmacı bir söylem içine girmedi ve Rusya’ya karşı yaptırımlara katılmadı. Türkiye’nin, Rusya’nın Kırım’ı ilhakını tanımaması nedeniyle Rusya’yla ilişkilerin bozulacağı söylenemez. Çünkü Rusya’nın 2014’te Kırım’ı ilhakını dünyada tanıyan, çok az ülke var ve bunlar da Venezüella, Suriye, Belarus gibi, Batı’nın baskısı karşısında Rus desteğine muhtaç olan yönetimler. Çin de Kırım’ın ilhakını tanımış değil.
Fakat Türkiye’nin Ukrayna’yla ilişkilerinde hassas olunması gereken birkaç nokta var: Birincisi, Ukrayna’yla savunma işbirliği, Rusya’dan tedirginlikle izleniyor. İkincisi, Ukrayna’nın ileride Batı’ya tam entegre olması halinde, iki ülke ilişkileri şimdiki gibi kalmayabilir. Üçüncüsüyse pek çok Ukraynalının Türkçe bilmesine karşılık bizde Ukraynaca bilen pek kimse yok. Bizdeki bu bilgi ve uzmanlaşma eksikliği de dış politikadaki belki en zayıf noktamız.