Siyasi dengelerin her geçen gün yeniden kurulduğu Ortadoğu’da, bölgesel aktörler arasındaki ikili ilişkiler 2020’den itibaren büyük bir dönüşüm …
Siyasi dengelerin her geçen gün yeniden kurulduğu Ortadoğu’da, bölgesel aktörler arasındaki ikili ilişkiler 2020’den itibaren büyük bir dönüşüm yaşadı. Yeni dış politika kapsamında, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iktidarındaki Türkiye, Ankara-Tel Aviv hattında kriz yaratan sorunları gözden geçirmek için İsrail hükümeti ile diyalog kanalına yeniden yöneliyor. Bu doğrultuda, 21 Ocak’ta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile İsrailli mevkidaşı Yair Lapid arasında 13 yıl sonra ilk kez bir telefon görüşmesi gerçekleştirildi.
Ayrıca Erdoğan, İsrail Cumhurbaşkanı Yitzak Herzog’un Türkiye’yi ziyaret edeceğini söylemişti. Türkiye ile İsrail arasındaki normalleşme adımları akıllara, Erdoğan ve AKP hükümetlerinin iki ülke arasında kriz çıkaran politikalarını getirdi. Konuyla ilgili Cumhuriyet’e konuşan uzmanlar, Türkiye’nin geçmişteki ‘İhvancı’ politikasına ve Filistin meselesinde yaşananlara dikkat çekti.
AKP’NİN HAMAS DESTEĞİ VE İSRAİL İLE NORMALLEŞME
Türkiye ve İsrail ilişkilerindeki normalleşme çabalarına ve ikili ilişkilerdeki güncel konulara yönelik Cumhuriyet’ten Mert Cengiz’e değerlendirmelerde bulunan Uluslararası İlişkiler uzmanı ve Akademisyen Prof. Dr. İlhan Uzgel, “AKP Hamas’a desteğinin devam ettiği görüntüsünden vazgeçmeden İsrail ile bir normalleşme peşinde” diye konuştu. Ortadoğu Uzmanı ve Siyaset Bilimci Dr. İlkim Büke Okyar ise “İsrail ile ilişkilerin gelişmesinde Filistin meselesi bir önkoşul değil” yorumunda bulundu.
AKP hükümetinin, İsrail ile ilişkilerinde normalleşme sinyalleri ile Filistin meselesindeki tutumu hakkında konuşan Uluslararası İlişkiler uzmanı Prof. Dr. Uzgel, “Bu, dış politikadaki diğer dönüşümlerle uyum içinde işleyen bir süreç. Filistin meselesi ise özünde aynı kalmakla birlikte, çok dönüştü, gerek Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler gerekse Filistin siyasetinin dinamikleri değişti. AKP hükümeti bu sorunda Filistinlilerin yanında durmaya çalışıyor ama Filistin siyasetinde Hamas’ı destekliyor, yani Filistin hareketinin içsel ayrımında bir taraf durumunda. Bu konuda da İsrail ile uzun süren bir pazarlık sürecinin yaşandığı anlaşılıyor. AKP, Hamas’a desteğinin devam ettiği görüntüsünden vazgeçmeden İsrail ile bir normalleşme peşinde” ifadelerini kullandı.
İLİŞKİLERİ ONARMAK İSTEYEN ÜLKE TÜRKİYE
İkili ilişkileri onarmak isteyen tarafın Türkiye olduğunu söyleyen Uzgel, “İsrail uzun süredir bölgede yeni ilişkiler kurdu, özellikle Yunanistan, Güney Kıbrıs ve Azerbaycan ile askeri, enerji ve siyasi ilişkilerini geliştirdi. Ayrıca, Arap ülkeleri İsrail’i tanımaya başladılar, henüz tanımamış olanlar da. İsrail artık geçmişte olduğu gibi Türkiye’ye stratejik açıdan muhtaç değil. İsrail, Türkiye’yi de yanına almak ister ama bunun için şimdilik aceleci olan taraf Türkiye” yorumunda bulundu.
“İSRAİL İLE ASKERİ VE SAVUNMA İŞ BİRLİĞİ DAHA SINIRLI KALABİLİR”
İkili ilişkilerde mutlak bir kopuşun yaşanmadığını hatırlatan Uzgel şu ifadeleri kullandı:
“Taraflar yalnızca büyükelçileri geri çektiler, yoksa diplomatik ilişkilerin seviyesini düşürmediler. Her an karşılıklı olarak büyükelçi atamaları mümkün. Ekonomik ilişkiler ise hiç hız kesmedi. İsrailli turist sayısında bir azalma yaşandı ama ilişkiler onarılırsa, o da yükselişe geçebilir. Eski dönemde gördüğümüz askeri ve savunma iş birliği daha sınırlı kalabilir. İsrail örneğin tatbikatları artık Yunanistan’da yapabiliyor. Hatta İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’a, Türkiye ile normalleşme yaşansa bile, onlarla olan ilişkilerinin etkilenmeyeceği garantisini verdi.”
TÜRKİYE’NİN İHVANCI DIŞ POLİTİKASI ULUSLARARASI BİR PAZARLIK KONUSU
Hükümetin İhvancı dış politikasında değişim yaşanıp yaşanmadığı sorulunca Uzgel, “AKP uzun süredir Müslüman Kardeşler odaklı dış politika izlemiyor. Bu konu artık AKP hükümetinin elinde bir pazarlık aracına dönüşmüş durumda. Şu an Orta Doğu’da İhvancı politika izleyebileceği bir zemin de kalmadı. Dolayısıyla, AKP’nin en çabuk vazgeçeceği konulardan biri bu olur” cevabını verdi.
“İSRAİL ORTA DOĞU’DA YALNIZ BİR ÜLKE”
İsrail ve Türkiye ilişkilerinin temel motivasyonlarına değinen Siyaset Bilimci Dr. Büke Okyar, “II. Dünya Savaşı sonrası gerçekliğinde Türkiye ve İsrail ilişkileri stratejik olarak önem taşımakta. İsrail Orta Doğu’da yalnız bir ülke; Batı’nın ayak izi gibi. Ayrıca İsrail, Batının sevilmediği bir coğrafyada yer alıyor. İsrail’in bölgede ‘sırtını yaslayacağı’ bir güce ihtiyacı var. Bunun için en uygun ülke haliyle bir NATO üyesi de olan Türkiye’dir. Türkiye ise kendini Batı Bloku’nda konumlandırılmış bir ülke olarak İsrail’i desteklemek durumunda” diye konuştu.
“İKİLİ İLİŞKİLERİN GELİŞMESİNDE FİLİSTİN BİR ÖNKOŞUL DEĞİL”
İsrail devletinin Filistin’e yönelik müdahalelerin sertleşmesi sebebiyle Türkiye ile ilişkilerin kötüleştiğini hatırlatan Büke Okyar, “İkili ilişkilerin gelişmesinde Filistin bir önkoşul değil. Hükümetin, Türkiye’nin Filistin meselesindeki pozisyonunu zaman zaman iç politikada gücünü konsolide etmek için bir araç olarak kullanabildiği görülüyor. Ancak ikili ilişkilerin sadece medya ve basın üzerinden okunması sakıncalı olabilir. İsrail’le ilişkiler günün sonunda sadece siyasi değil; bu ilişkilerin askeri, güvenlik ve ekonomik boyutlarını da unutmamak gerek” ifadelerini kullandı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Mart 2021’de gerçekleşen seçimlerde, 12 yıl kesintisiz elinde tuttuğu başbakanlık koltuğunu aşırı sağcı Naftali Bennett’in lider olduğu ve içinde İsrail vatandaşı Arapların haklarını savunan Birleşik Arap Listesi partisinin de yer aldığı 8 partili koalisyon hükümetine bırakmıştı.
YENİ HÜKÜMET FİLİSTİN MESELESİNE DAHA SERT YAKLAŞIYOR
İsrail’deki yeni kurulan hükümetin Filistinlilere karşı uyguladıkları politikaları değişiklik olup olmadığı sorulunca Büke Okyar şunları kaydetti:
“İsrail’de kurulan yeni hükümetin Filistin meselesine daha yapıcı ya da olumlu bir yaklaşımı yok. Hatta daha da sertleşti. İsrail vatandaşı Arapların koalisyonda yer alması da İsrail hükümetinin Filistin meselesine bakışını değiştirmiyor, değiştirmeyi vaat dahi etmedi. İsrail vatandaşı Arapların koalisyonda yer alması sadece bürokratik konularda İsrail’de yaşayan Filistin asıllı Arap vatandaşlarına için kolaylaştırıcı bir işlev görebilir.”