Ergil, Ankara’dan Reuters ile yaptığı yazılı söyleşide, “Muhalefetin gelecek planını kısa vadeli olarak değerlendirerek, “Bu hükümeti …
Ergil, Ankara’dan Reuters ile yaptığı yazılı söyleşide, “Muhalefetin gelecek planını kısa vadeli olarak değerlendirerek, “Bu hükümeti sonlandırmak ve parlamenter sistemi yeniden oluşturmak” dedi.
Ergil “Ondan sonrası için ne bir gelecek projeksiyonu ne de temel politikalar üzerinde düşünülmüş bir ortaklık algısı var. Bu olmazsa seçmende güvensizlik ve düş kırıklığı oluşabilir. Ama şimdilik, güç ve işbirliği ile hükümeti sonlandırma kuvvetli bir motivasyon oluşturuyor” dedi.
EKONOMİK POLİTİKALAR, TL’Yİ DEĞERSİZLEŞTİRİYOR VE YOKSULLUĞU DERİNLEŞTİRİYOR
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başta olmak üzere ekonomi yönetiminin düşük faizlerle kredi maliyetlerini düşürmek dışında bir politika gütmediğini açıkça beyan etmesi, TCMB’nin faiz artırımı gibi doğrudan araçlar kullanmasını engellemesi, TL’nin değer kaybına yol açarak doları 13.5 seviyesinin üzerine çekti.
Yaklaşık %21 ile üç yılın zirvesindeki enflasyonda birkaç ay içinde gerçekleşmesi beklenen 10 puan artışa ve TL’nin eksi getirisine rağmen, TCMB’nin Aralık ayında bir faiz indirimine daha gitme ihtimali TL’nin değerini tarihi dip seviyelere düşürdüğü gibi toparlanmasına da engel oluyor.
Ekonomik krizi, yönetememe sorununun bir parçası olarak nitelendiren Ergil bunun beceriksizlikten değil, verilen kararların doğal sonucu olduğunu ifade etti.
Ergil hükümetin ekonomideki önceliklerinin, verdiği kararlardaki ısrarının sadece ekonomik darboğazlar yaratmadığını aynı zamanda bu darboğazları sürdürdüğüne dikkat çekti.
Ergil, “Benimsenen ekonomik politikalar, Türkiye parasını değersizleştirmekle kalmıyor, yoksulluğu yayıyor ve derinleştiriyor” dedi.
“MUHAFAZAKAR” KİMLİK OLUŞUMU GEVŞİYOR
“Muhafazakar” denilen kimlik oluşumunun değerlere dayandığını ve oldukça sıkı örüldüğünü belirten Ergil’e göre, geçim sıkıntısı ve bunun sürekli olacağı algısı bu örgüyü gevşetiyor.
Ergil, “Örgü ne zaman çözülür, çözüldüğünde hükümetin yanındaki kitleler muhalefet saflarına geçer mi sorusu, hükümeti destekleyenlerin yaşadıkları sıkıntıların devamına ve bu sıkıntıların artık hükümetçe giderilemeyeceği algısına bağlı” dedi.
Erken seçim olasılığını, hükümetin toplumsal memnuniyetsizliği giderme konusunda ümidini ne zaman yitireceğine bağlayan Ergil, hükümetin destek kaybını önleyemediği noktada erken seçim kararı alabileceğine dikkat çekti.
Ergil, “Koşul belli ama zamanlama belli değil çünkü şu an itibarıyla devletin tüm güçlerine hakim olan hükümet, durumu lehine çevirebileceği ümidi kaybetmiş görünmüyor” dedi.
KONDA araştırmasına atıfta bulunan Ergil, HDP’nin gelecek seçimlere oylarını artırmış girecek göründüğünün altını çizdi ve muhafazakar-milliyetçi kesimin oylarının daha çok İYİ Parti’ye gittiğini ifade etti.
Ergil, “Eğer muhalefet koalisyonu, bir biçimde HDP ile güç ve iş birliğini gerçekleştirebilir, İYİ Parti de Türkiye’yi demokrasi ve hukuk konusunda çağdaş bir çizgiye çekme ihtiyacını karşılayacak refleksleri gösterebilirse, seçim sonrası farklı bir güne uyanabiliriz” dedi.
Reuters’ta bugün yayınlanan bir analizde, ekonomik sıkıntıların gündemin ilk sırasına oturmasıyla yaklaşık 20 yıldır iktidarda olan AKP’nin oylarında erime yaşanırken, iktidarın elindeki araçlarla “topkeyun” hazırlandığı bir seçimde, “kararsız” AKP seçmeni karşısında muhalefetin gelecek planı üzerinde uzlaşması ve “doğru” bir adayın ekonomiyi düzelteceği yönünde güven vermesinin hayati önem taşıdığı belirtilmişti.