Agatha Christe’nin 1937 yılında yazdığı ve senaryosunu Michael Green’in yaptığı, tam iki saat yedi dakikalık filmi sıkılmadan bir solukta …
Agatha Christe’nin 1937 yılında yazdığı ve senaryosunu Michael Green’in yaptığı, tam iki saat yedi dakikalık filmi sıkılmadan bir solukta izliyorsunuz. Filmin yönetmeni Kenneth Branagh aynı zamanda filmde, işi çözen kişi olarak karşımıza çıkıyor. Çok katmanlı filmin kadrosu dolu dolu; Armie Hammer, Gal Gadot, Annette Bening, Emma Mackey, Ali Fazal, Tom Bateman gibi oyuncular bizi Mısır’da maceraya sürüklüyor. Özgürleşme çabasında ama paraya tutsak, üst sınıf ile üst sınıfın parasında gözü olmayan ama adaleti, hem ilişkilerde hem emekte arayan filmin en önemli özelliği sınıfsal farklılıkları, her karesinde tüm diyaloglarda vermiş olması.
İKİ ÜLKEDE YASAKLANDI
1926 ile 1932 yıllarında, İstanbul’da, Pera Palas otelinde kalan hatta ardından efsane hikâyeler oluşturan Agatha Christe, doğunun gizemini öyle güzel harmanlamış ki Mısır ile ördüğü hikâye hâlâ yaşıyor. Birinci ile İkinci Dünya Savaşı arasındaki süreçte, toplumsal sınıf farklılıklarına geçişleri aşk ile örerken en tutkulu insan ne yapar? “Firavunlar ölürken eşlerini yanlarına diri diri gömerlermiş ama içlerinden muhakkak biri buna mutlu oluyordur” diyecek kadar acı ile mutluluğu birbirine karıştıran, hastalıklı bir ilişki aşk mıdır? Ya parası için sevilen insanlar gerçekten sevilmiş midir? Yoksa aşk her şeyi, hatta ölümü bile affedecek kadar büyük müdür? sorularını bize sordurtan, her saniyeyi gizemiyle sürükleyen bir film. Zengin Linnet Doyle (Gal Gadot) yeni eşi ile lüks bir yolcu gemisinde, Nil Nehri’nde balayında öldürülmesiyle kendisini bir cinayet soruşturmasında bulan dedektif Hercule Poirot’un (Kenneth Branagh) hikâyesi anlatılmakta.
Film, daha önce Lübnan’da, sonra Kuveyt’te yasaklandı. Nedeni ise sosyal medya tepkisi, geçmişte İsrailli oyuncu Gal Gadot’un yakın zamanda Filistinliler için “komşular” ifadesi kullanması ve daha önce de İsrail ordusunu övmesi Hamas’ı eleştirmesi.