Türkiye’nin son dönemde gerçekleştirdiği diplomatik görüşmeler, ülkenin dış politikasının mevcut durumuna ilişkin bir yol haritası çiziyor …
Türkiye’nin son dönemde gerçekleştirdiği diplomatik görüşmeler, ülkenin dış politikasının mevcut durumuna ilişkin bir yol haritası çiziyor.
Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, yaşanan diplomatik gelişmeler çerçevesinde Türkiye’nin jeopolitik konumuna ilişkin Cumhuriyet.com.tr’ye değerlendirmelerde bulundu.
Eslen, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra geçen otuz yıl içinde, küresel ve bölgesel jeopolitiğin dinamik hale geldiğine ve hızlı değişimler yaşadığına dikkat çekti. Eslen, 11 Eylül saldırısı sonrasında tek kutuplu dünya düzeninin küresel gücü ABD’nin Avrasya coğrafyasını kendi çıkarlarına göre Genişletilmiş Ortadoğu Projesi, Arap Baharı ve renkli devrimlerle tanzim etme çabasında başarısız olduğunu söyledi.
Geçen zaman içinde, ABD’nin tali hedeflerle meşgulken Çin ve Rusya’nın hızla yükseldiğini söyleyen Eslen, “Dünya iki buçuk kutuplu bir düzensizliğe dönüştü” dedi.
ABD’NİN KARŞISINDA ÇİN VE RUSYA
Eslen, ABD’nin liderlik yaptığı Atlantik bloku karşısında Avrasya’nın önemli gücü Rusya ile Asya-Pasifiğin küresel lider adayı Çin’in olduğunu kaydetti. Mevcut durumda; küresel liderliğini sürdürmek ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurduğu, liberal ekonomiyi esas alan dünya düzenini kurumları ile beraber devam ettirmek isteyen ABD’nin karşısında Çin ve Rusya bulunuyor.
ABD ile Çin arasındaki küresel güç mücadelesinin giderek kızışacağını vurgulayan Eslen, Asya-Pasifik bölgesi küresel jeopolitiğin ağırlık merkezine ve küresel güç mücadelesinin gerginlik alanına dönüşmekte olduğunu söyledi.
“DÜNYA ADASININ” TAM MERKEZİNDE
NATO’nun, ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurduğu dünya düzeninin, öncelikle ABD çıkarlarına hizmet eden güvenlik kurumu olduğunun altını çizen Eslen, şu ifadeleri kullandı:
“Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra görevini tamamlayan ve fonksiyonunu kaybeden NATO, ABD’nin arzusu ile yeni üyelerle doğuya doğru genişletildi ve Rusya’yı çevrelemek amacı ile kullanıldı.
Afro-Avrasya coğrafyasının (Dünya adasının) tam merkezinde yer alan Türkiye, coğrafi konumu ile hem ABD hem de Avrupa, Rusya ve Çin için çok önemli bir ülkedir.”
Türkiye’nin, sıcak denizlere açılmasına imkan sağlayan coğrafyası ile Rusya için önemli olduğunu söyleyen Eslen, Türkiye’nin konum olarak önemini şu sözlerle anlattı:
“Türkiye hem Rusya’nın güney kanadının güvenliğini sağlayan konumu ile önemlidir hem de güneyden yumuşak karnını oluşturan güney komşusudur.”
Rusya’nın yanı sıra Türkiye’nin jeopolitik konumunun Çin için de önemli olduğuna dikkat çeken Eslen, şu ifadeleri kullandı:
“Çin’in Kuşak Yol İnisiyatifi içinde yer alan Orta Kuşak, Doğu Türkistan’dan başlar, Türkistan coğrafyası (Orta Asya) üzerinden Azerbaycan’a ve Anadolu’ya uzanır. Orta Kuşak, Türk coğrafyasında gelişmektedir. Türkiye’nin asli jeostratejik eksenini oluşturan Ankara-Bakü-Taşkent ekseni ise Çin’in Orta Kuşağı ile örtüşmektedir. Sadece bu nedenle bile Türkiye, Çin için çok önemlidir.”
ATLANTİKÇİLERİN GÖZÜNDE TÜRKİYE BİR ORTA DOĞU ÜLKESİNE DÖNÜŞTÜ
Soğuk Savaş döneminde Atlantik yapısının Türkiye’yi Avrupa ülkesi olarak gördüğünü ve Türkiye’nin görevinin NATO içinde Avrupa’nın güneydoğu kanadını savunmak olduğunu hatırlatan Eslen:
“Soğuk Savaş sonrası dönemde ABD’nin talepleri ve Türkiye’deki yönetimin girişimleri ile Türkiye’nin bu kimliği değişmiş, Atlantikçilerin gözünde Türkiye bir Ortadoğu ülkesine dönüşmüştür. Bu süreçte, Türkiye’yi yönetenler, güney, Ortadoğu jeostratejik eksenine yönelmiş, jeopolitik enerjisini Arap coğrafyasında boşuna harcamıştır.”
TÜRKİYE İSTİKRARSIZ BİR TAMPON ÜLKE OLARAK GÖRÜLÜYOR
“Atlantik yapısı günümüzde, Türkiye’yi istikrarsız Ortadoğu ile kendi coğrafyası arasında bir tampon olarak görmekte, Türkiye’ye kabul ettiği sığınmacı sayısına göre değer vermektedir” ifadelerini kullanan Eslen, şu şekilde konuştu:
“Günümüzde Türkiye NATO üyesidir; ancak NATO’nun içinde midir, dışında mıdır, belli değildir. Çünkü, 11 Eylül olayında sonra NATO antlaşmasının beşinci maddesini terörle mücadele için uygulatan ABD, Türkiye’nin içindeki, Irak’taki, Suriye’deki PKK ve onun uzantısı PYD’yi açıkça desteklemektedir. ABD, Suriye’de PYD’yi silahlandırarak orduya dönüştürmektedir. Bu durum, ittifak içinde kabul edilemez ciddi bir çelişkidir.
Ayrıca ABD, Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Ege Denizi meselelerinde, başta Fransa olmak üzere diğer NATO üyesi ülkeler ile birlikte Türkiye’nin karşısında yer almaktadır. Değişen dünya dengeleri içinde bu durum kabul edilebilir ve sürdürülebilir değildir.”
ATLANTİK TALEP EDİCİ, TÜRKİYE YERİNE GETİRİCİ
Günümüzde Türkiye-Atlantik ilişkilerinin “tek yönlü bir otoyol” olarak tanımlayan Eslen, “Bencil Atlantik talep edici, tehdit edici gerektiğinde şantajcı; Türkiye ise bu talepleri yerine getirici konumdadır. Bu tür bir ittifak ilişkisi kabul edilmemelidir” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE, JEOSTRATEJİK KATKISI İLE ÖNEMLİ OLMALI
“Türkiye, Avrupa ile istikrarsız Ortadoğu arasında tampon, sığınmacı deposu olduğu için önemli değildir, olmamalıdır” şeklinde konuşan Eslen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye, değerleri ile jeostratejik katkısı ile önemli olmalıdır. Türkiye’nin de değişen jeopolitik koşullar içinde kullanabileceği kozlar vardır. Örneğin, Türkiye, ABD ve diğer ilgili NATO üyesi ülkeler PKK-YPG’ye desteğini çekinceye kadar, NATO’ya tahsis ettiği kuvvetlerini, geçici olarak çekebileceğini ilan edebilir.Bu konuyu tartışmaya açabilir. Bunun için siyasi irade oluşturabilecek yönetim gerekir.”
“ASLOLAN İÇ CEPHEDİR”
İç cephesi güçlü olmayan bir Türkiye’nin dış cephede başarılı olamayacağını belirten Eslen, son olarak şunları kaydetti:
“Aslolan iç cephedir. İç cephe güçlü olmadan Türkiye’nin kendi çıkarlarına göre, bağımsız dış politika stratejileri geliştirerek uygulaması mümkün değildir. İç cephe güçlü olmadan ABD, NATO, AB, Çin, Rusya ile ciddi ilişkiler geliştirmek; Doğu Akdeniz, Ege Denizi, Kardeniz ve Orta Doğuda’daki çıkarlarımızı gerçekleştirmek mümkün değildir. İç cephe çökerse telafisi yoktur.”