“Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden …
“Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak.”
Çok severim usta büyük şair Nâzım Hikmet’in “Yaşamaya Dair” adlı şiirindeki bu dizelerini. Nâzım Hikmet’in vatana olan sevdasını, devrimci ve özgürlükçü ruhunu sevdiğim gibi… Tüm bunları yazıyorum çünkü ustanın yeni bir belgeseli geliyor. Nâzım Hikmet’in 120. doğum günü ve ölümsüzlüğünün 59. yılı olacak 2022’ye hazırlanan bu belgesel filmde, Nazım Hikmet’i oyuncu Şahin Sancak canlandıracak.
Yapımcılığını ve yönetmenliğini Nebil Özgentürk ve Bir Yudum İnsan film ekibinin hazırladığı “Büyük Ozan Nâzım aramızda…” belgeselinin çekimleri başladı.
Belgeselde 40 kişilik film ekibinin içerisinde; Türkiye’nin en önemli makyaj sanatçılarından biri olan Derya Ergün, görüntü yönetmeni Tufan Kılınç, sanat yönetmeni Devrim Ömer Ünal, kostüm tasarımcı Baran Uğurlu yer alıyor.
Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı’nın 30. yıl için hazırladığı ve 3 Haziran 2020’de yayımlanan kısa belgesel filminin, uzun metrajı olan belgeselde, Nâzım Hikmet’in Cumhuriyet ve Atatürk’e dair değerlendirmeleri de yer alacak.
Belgeselde, usta şairi oynayacak Şahin Sancak ile konuştuk.
10 YILLIK SÜREÇ
– Nâzım Hikmet rolüne nasıl hazırlandınız?
Çekimleri süren Nâzım Hikmet belgeseli projemiz yeni olsa da benim için Nâzım Hikmet’in şiirlerinin ötesindeki hayatını araştırıp öğrenme süreci 10 yıl kadar önceye dayanıyor. Esaretini, mahrumiyetini, hasretini ve yalnızlığını anlamak üzerine çalışmalarım oldu. Uzun yıllardır şiirlerini okurken, o şiirleri oynarken aslında farkında olmadan bugünlere hazırlık yapmışım. Bu projeye başladığımda hayatına, kavgasına, şiirlerine hâkim, hazır olarak bulunduğum için çekimler boyunca dikkat etmeye çalıştığım yegâne unsur, o anı, durumu ve duyguyu hissettirmekti.
– Bu rolü canlandırdığınız için neler hissediyorsunuz?
Bu hissi anlatmak hiç kolay değil. İçimde bir tarafım, bayram yeri gibi. Öbür yanım ise ne büyük bir gömlek giydiğini, nasıl bir sorumluluk taşıdığını düşünüp duruyor. Bir belgesel hazırlıyoruz ve yoğun bir set sürecinden geçiyoruz. Aynada gördüğün etten kemikten fazlası oluyor. Bir fikir, bir ideal görüyorsun. Aşklarını, kavgasını hissediyorsun ve içerde daha pek çok his uyanıyor…
– Rol size teklif edildiğinde neler hissettiniz, sonuçta söz konusu kişi gelmiş geçmiş en büyük şairlerden Nâzım Hikmet…
İlk hissettiğim ya da kendimde fark ettiğim şey, bunun gerçekleştiğine inanamamak oldu. Çünkü onca yıl çeşitli projelerde şiirlerini okuduğum, hayatını araştırdığım o büyük şairi canlandıracaktım. Nebil Özgentürk ile ilk karşılaşmamızda, projeyi benim üzerimden anlattığında, onun bu anlamda vizyonuna şahit oldum ve doğru yerde, doğru insanlarla çalışacağımı hissettim. Araştırmalar üzerine yapılan çalışmalara ve toplantılara katıldığımda gördüm ki son derece titizlikle çalışılıyor. Bu da elinizdeki materyale güvenmenizi sağlıyor. Bir oyuncu için böylesi bir güven çok değerli. Beni bu süreçte en çok motive eden şey ise hayranı olduğum Nâzım Hikmet’e dair gelecek nesillere kalacak özel bir iş yapıyor oluşumuz.
NÂZIM HİKMET’İ HERKES TANIR…
– Hemen hemen herkes Nâzım Hikmet’i tanır, dizeleriyle hepimizin hayatına dokunmuş büyük bir usta, bu rolden önce ve bu rolden sonra Nâzım Hikmet sizin için ne ifade ediyor.
Dediğiniz gibi Nâzım Hikmet’i herkes belli bir seviyede de olsa tanır. Hayran olduğum bu büyük şairin şiirlerini ve hayatını yaklaşık 10 yıldır araştırıyordum. Sonrasında birçok etkinlikte şiirlerini seslendirme fırsatı da buldum. Benim için Nâzım Hikmet, insanı insan yapan her duyguyu çok çarpıcı seviyelerde yaşamış bir kişi. Hayatına ve şiirlerine baktığınızda hüznüne, acılarına, aşklarına, sevinçlerine, başarılarına ve daha pek çok duygusuna bir nebze de olsa ortak oluyorsunuz. Bu rol ile birlikte o bir nebze ortak olduğumuz duyguları çok daha derin yaşamaya çalıştım ve Nâzım Hikmet’in bendeki yeri daha da içsel bir hale geldi. Eskiden hayranıydım, şimdi ise Nâzım Hikmet bir dost gibi hep içimde bir yerde…
– Hayatının hangi bölümlerini göreceğiz belgeselde?
Yaklaşık 90 dakika uzunluğunda olacak olan belgeselde, Nâzım Hikmet’in çocukluğundan ölümüne kadar yaşadığı pek çok anısı anlatılacak. İzleyenler kimi zaman bir tebessüm eşliğinde, kimi zaman ise beraberinde yoğun duygular ile söz konusu anılara tanıklık edecekler. Belgesel, Nâzım Hikmet’in yaşamını, yazılarını, şiirlerini ve kavgasını dile getirecek.
– Nâzım Hikmet’in hangi yönüne daha çok değinildi, şair yanı, insan yanı, âşık yanı, devrimci yanı…
‘MUTLUYUM’
– Çok zorlandığınız bir sahne oldu mu?
Başta yönetmenimiz Nebil Özgentürk ve profesyonel makyaj sanatçılarından biri olan Derya Ergün, görüntü yönetmeni Tufan Kılınç, sanat yönetmeni Devrim Ömer Ünal, kostüm tasarımcısı Baran Uğurlu olmak üzere tüm ekip bu projeye büyük bir titizlikle hazırlanmıştı. Bu sebeple de öyle çok zorlandığımız bir sahne olmadı. Çekimlerde Nâzım Hikmet’i canlandırmanın verdiği his ile kimi zaman çok duygulandığımız anlar oldu. Nâzım Hikmet’i oynayan bir oyuncu olarak, ortaya bu denli etkili anların çıkmasından dolayı çok mutluyum. Set ortamımız gülüşmelerin olduğu bir yer değil aksine her an büyük bir ciddiyetle ve hassasiyetle çalışıyoruz. Sırf bu tablo bile benim için ince düşünce ve vefanın göstergesi oldu.
– En keyif aldığınız bir sahneyi bizimle paylaşır mısınız?
Gerek çekim esnasında gerekse set aralarında keyif aldığım ya da duygulandığım pek çok hadise oldu. İlk gün sevgili Derya Ergün’ün beni Nâzım’a hazırlamasından sonra sete ilk geldiğimde görenlerin yüzlerindeki ifadeler hâlâ o günkü gibi aklımda… Büyükada çekimlerimde sokaklarda yürüdüğümüzde “Nazım Bey!” diye seslenenlerin yüzlerindeki şaşkınlık ifadesi çok değerliydi.
Nebil Özgentürk’ün belgesel hususunda değerli tecrübelerinden dolayı kimi ek sahnelerle bize sette esnek bir çalışma ortamı sağlaması ve hemen her sahnede onu monitörün başında duygulu bir halde görmenin, yaptığımız işin başarısında çok önemli bir etmen olduğunu düşünüyorum.
NÂZIM HİKMET SEVENLERE…
– Nebil Özgentürk
Geçen yılın başında, Rutkay Aziz, bir öneride bulundu Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı adına, benim için çok heyecan vericiydi. Hem vakfın 30. yaşını kutlama fikrini hem de Nâzım Hikmet’in hikâyesini belgesel olarak önerdiler ve biz ocak ayından itibaren çalışmaya başladık. Öncelikle 3 Haziran’da bir kısa belgesel film hazırladık. Hem vakfın şu anda aramızda olmayan kurucuları emek verenleri; Tarık Akan, İlhan Selçuk, Aziz Nesin, Yaşar Kemal, Aydın Aybay, Samiye Yaltırım gibi yitirdiğimiz isimlerin yanı sıra Rutkay Aziz, Zülfü Livaneli, Zeynep Oral, Kıymet Coşkun, Genco Erkal, Altan Öymen, Fikri Sağlar, Moris Gabbay, Melih Aşık, Hıfzı Topuz, Atilla Coşkun, Turgay Fişekçi, Ali Galip Savaşır, Hayri İnönü, Günay Çapan ve Özcan Arca gibi Nâzım Hikmet’in etrafında sözü olan fikri olan çok değerli insanlarla röportajları da ekleyerek, böyle bir Nâzım Hikmet 120. Yaşında, Vakıf 30 yaşında şeklinde, arkasından da Nâzım Hikmet Aramızda diye sonlanan bir 15 dakikalık belgesel hazırladık. Bu yayımlandı.
Asıl uzun soluklu arkadaşlarımla beraber yapmayı düşündüğüm uzun versiyon Nâzım Hikmet belgeseli için kafamda şekillenmeye başlayan bir takım formatlar vardı onları adım adım uygulamaya koyulduk. Nâzım Hikmet kimdir, Bugüne kadar hem kendi kitaplarından hem de onun hakkında yazılmış kitaplardan arkadaşlarla beraber bir araştırmaya giriştim. Derler ya Nâzım Hikmet ile kalıp, Nâzım Hikmet ile yattım.
Belgeseli sadece canlandırma üzerine kurmadım, içerisinde oyunculuğun da olduğu bir Nâzım Hikmet belgeseli ile Ocak 2022’de Istanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Adana’da gösterimler yaparak Nâzım Hikmet sevenlere sunacağız.
‘İLK GÜNKÜ GİBİ HEYECANLANIYORUM’
– Derya Ergün (Makyaj Sanatçısı)
Ön hazırlıklar doğru oldu. Benim için büyük bir şanstı. Oyuncunun altyapısının benzemesi, toplamanın, hangi yaşlarda olacağı gibi bunlar çok işime yaradı ve çok iyi şeyler çıkardı ortaya, benim de tecrübem sayesinde. Çünkü yıllardır insan tiplemesi yapıyorum ve yıllardır Nebil Özgentürk ile birlikte çok önemli karakterler yarattık. Bunların hepsi kolaydı ve benim için hâlâ kolay ama ilk günkü gibi hâlâ çok heyecanlandırıyor.