ReutersBirleşmiş Milletler’e (BM) bağlı bilim insanlarının dönüm noktası niteliğindeki çalışmasında, insanlığın iklim üzerindeki zararlı …
Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı bilim insanlarının dönüm noktası niteliğindeki çalışmasında, insanlığın iklim üzerindeki zararlı etkisinin “gerçek” olduğu kaydedildi. Rapora göre, gazların atmosfere salımının devam etmesi sonucu 10 yıldan biraz fazla bir süre içinde önemli bir sıcaklık sınırı aşılabilir. Raporda ayrıca, bu yüzyıl sonunda deniz seviyelerinin 2 metreye kadar yükselebileceğine dikkat çekiliyor.
Fakat sera gazı salınımlarındaki kayda değer kısıtlamaların yükselen sıcaklıkları dengeleyebileceğine dair yeni bir umut da var.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) bu önemli değerlendirmesi, “Siyasetçiler için Özet” olarak bilinen 42 sayfalık bir belgede yer aldı.
Bu rapor, 2013’ten bu yana iklim değişikliği biliminin en büyük incelemesi niteliğinde ve Glasgow’da COP26 olarak bilinen önemli iklim zirvesinden üç aydan kısa bir süre önce yayımlandı. Önümüzdeki aylarda da bir dizi raporun yayımlanması bekleniyor.
BM Genel Sekreteri António Guterres, “Bugünün IPCC Çalışma Grubu 1 Raporu insanlık için kırmızı bir alarmdır” dedi:
“Şimdi güçlerimizi birleştirirsek, iklim felaketini önleyebiliriz. Fakat bugünün raporunun açıkça gösterdiği gibi, geciktirme zamanımız yok ve mazeretlere yer yok. COP26’nın başarılı olmasını sağlamak için hükümet liderlerine ve tüm paydaşlara güveniyorum.”
IPCC’nin belgesinde vurgulu bir şekilde “insan etkisinin atmosferi, okyanusları ve toprağı ısıttığı kesindir” deniyor.
İngiltere’deki Reading Üniversitesi’nden Profesör Ed Hawkins ve raporun yazarlarından birine göre, bilim insanları bu noktada çok net:
“Bu bir gerçeğin ifadesidir, bundan daha fazla emin olamayız; insanların gezegeni ısıttığı su götürmez ve tartışılmaz.”
Raporu yazan bilim insanları, 1970’den bu yana dünya yüzeyindeki sıcaklıkların son 2000 yılda diğer herhangi bir 50 yıllık periyottan daha hızlı arttığını söylüyorlar.
Bu ısınmanın, “şimdiden dünyanın her bölgesinde birçok hava ve iklim aşırılığını etkilediği” kaydediliyor.
IPCC raporundan veriler:
Bu yeni rapor aynı zamanda bugüne kadar deneyimlediğimiz ısınmanın, yüzyıllardan bin yıllara kadar sürecek bir zaman dilimlerinde geri dönüşü olmayacak şekilde gezegenimizde değişiklikler yaptığını da açıkça ortaya koyuyor.
Okyanuslar ısınmaya devam edecek ve daha asidik hale gelecek. Dağ ve kutup buzulları on yıllar veya yüzyıllar boyunca erimeye devam edecek.
Profesör Hawkins, “Sonuçlar, ısınmanın her bir parçası için daha da kötüleşmeye devam edecek” dedi ve ekledi:
“Ve bu sonuçların çoğu için geri dönüş yok.”
Deniz seviyelerinin yükselmesi konusunda, bilim insanları farklı emisyon seviyeleri için olası bir aralık modellediler.
Bununla birlikte, bu yüzyılın sonuna kadar yaklaşık 2 metrelik bir artışın göz ardı edilemez olduğu kaydediliyor, 2150 yılına kadar 5 metrelik bir artış da öyle.
Bu tür sonuçlar, pek olası olmasa da, 2100 yılına kadar kıyı bölgelerindeki milyonlarca insanın sel tehditi altında yaşamasına neden olacak.
Raporun önemli bir yönü, beklenen sıcaklık artışı oranı ve bunun insanlığın güvenliği için ne anlama geldiği.
Dünyadaki hemen hemen her ulus, 2015 yılında Paris İklim Anlaşması’nın hedeflerine uymayı kabul etti.
Bu pakt, küresel sıcaklık artışını bu yüzyılda 2 °C’nin çok altında tutmayı ve 1,5 °C’nin altında tutma çabalarını sürdürmeyi amaçlıyor.
Bu yeni rapor, bilim insanlarının tüm salınım senaryolarını değerlendirmesi ışığında, karbonda büyük kısıtlamalar gerçekleşmediği sürece her iki hedefin de bu yüzyılda tutturulamayacağını söylüyor.
Raporu yazan araştırmacılar tüm senaryolara göre 2040 yılına kadar 1,5 °C’ye ulaşılacağına inanıyor. Emisyonlar önümüzdeki birkaç yıl içinde azaltılmazsa, bu daha da erken gerçekleşecek.
Bu 1,5 °C, IPCC’nin 2018’deki özel raporunda öngörülmüştü ve bu yeni çalışma şimdi bunu doğruluyor.
IPCC raporunun yazarlarından, Avustralya’daki Melbourne Üniversitesi’nden Profesör Malte Meinshausen, “Bir buçuk dereceye çok daha önce ulaşacağız. 2016’daki El Nino sırasında zaten iki ayda ulaştık” dedi.
IPCC nedir?
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli, iklim değişikliği ile ilgili bilimsel çalışmaları değerlendirmek için 1988’de kurulmuş bir BM organı.
Panel, hükümetlere küresel ısınmaya ilişkin politikalar geliştirebilmeleri için bilimsel bilgiler sağlıyor.
İklim değişikliğine ilişkin kapsamlı değerlendirme raporlarının ilki 1992’de yayımlandı. Bu dizinin altıncısı dört cilde bölünecek. IPCC’nin Çalışma Grubu 1’deki bilim insanlarının hazırladığı yeni rapor, bu ciltlerin ilkini oluşturuyor.
İngiltere’deki Oxford Üniversitesi’nden ve IPCC raporunun yazarlarından Dr. Friederike Otto, “Daha da yoğun ve daha sık sıcak hava dalgaları göreceğiz” diyor.
“Ayrıca küresel ölçekte şiddetli yağışlarda bir artış ve dünyanın bazı bölgelerinde bazı kuraklık türlerinde artışlar göreceğiz.”
Peki ne yapılabilir?
Bu rapor, ısınmanın olumsuz taraflarına daha fazla odaklansa da, bilim insanları, küresel emisyonları 2030 yılına kadar yarıya indirebilir ve bu yüzyılın ortasına kadar net sıfır emisyona ulaşabilirsek, sıcaklıklardaki artışı durdurabileceğimiz ve muhtemelen tersine çevirebileceğimiz konusunda umutlu.
Net sıfıra ulaşmak, temiz teknolojiyi kullanarak sera gazı emisyonlarını mümkün olduğunca azaltmayı, ardından kalan salınımları karbon yakalama ve depolama teknolojileri kullanarak gömmeyi veya ağaç dikerek onları emmeyi içeriyor.
İngiltere’deki Leeds Üniversitesi’nden araştırmanın yazarlarından Profesör Piers Forster, “Daha önce, net sıfırdan sonra bile sıcaklıkların artmaya devam edebileceği düşünülüyordu” dedi.
“Ama şimdi doğanın bize karşı nazik olmasını bekliyoruz ve net sıfıra ulaşabilirsek, daha fazla sıcaklık artışının meydana gelmeyeceğini umuyoruz; ve eğer net sıfır sera gazına ulaşabilirsek, sonunda bu sıcaklık artışının bir kısmını tersine çevirip biraz soğuma elde edebiliriz.”
Gelecekteki 5 etki:
Bu raporda, geleceğe ilişkin ısınma tahminleri çok daha net olsa da ve birçok etkiden kaçınma mümkün görünmese de, raporu yazanlar kaderciliğe karşı uyarıyorlar.
Dr. Otto, “Küresel ısınmayı azaltmak, bu kritik eşiklere ulaşma olasılığını gerçekten en aza indiriyor. Biz kader mahkumu değiliz” dedi.
Bir kritik eşik, Dünya’nın iklim sisteminin bir kısmının, devam eden ısınmaya yanıt olarak ani bir değişime uğraması anlamına geliyor.
Siyasetçiler için rapor, uzun bir liste oluşturan uyanma çağrılarından bir başkası ancak Kasım ayında yapılacak COP26 BM Küresel İklim Zirvesi’ne çok yaklaşıldığı için ayrı bir önem taşıyor.