Okuduğum bir kıssayı sizlerle paylaşmak istedim. Bu kıssa, dürüstlük, adalet ve ahlak kavramları üzerine düşündürücü bir hikaye sunuyor. Bakalım, bu hikayeden sizler de benim gibi dersler çıkaracak mısınız?
Babanın Vasiyeti ve Eşkıya Arayışı
Varlıklı bir çiftçi, ölüm döşeğindeyken oğluna ilginç bir vasiyette bulunur. Yatağının altında bulunan iki altın kesesinden birini oğluna bırakırken, diğerini memleketin en büyük eşkıyasına vermesini ister. Sebebini sormamasını tembihler. Babasının ölümünden sonra oğlu, bu tuhaf vasiyeti yerine getirmek için yola koyulur ve ülkenin dört bir yanını dolaşarak en büyük eşkıyayı aramaya başlar.
Delikanlı, gittiği her yerde daha da namlı, daha da kanlı eşkıyalarla karşılaşır. Aylarca süren bu arayış sonunda, ülkenin en ücra köşelerinden birinde, yedi dağın hakimi olan meşhur bir eşkıyanın varlığını öğrenir. Köylüler, korkularından onun adını fısıldayarak anmaktadır. Delikanlı, bu eşkıyanın yanına gitmeye karar verir.
Dağdaki Eşkıya ve Şaşırtıcı Cevap
Kışın zorlu şartlarında dağa ulaşan delikanlı, eşkıyanın adamları tarafından karşılanır. Onlara ağalarına bir hediye getirdiğini söyler. Eşkıyanın huzuruna çıkarıldığında, babasının vasiyetini anlatır ve altın kesesini ona sunar. Eşkıya, delikanlının saflığına ve temizliğine hayran kalır. Ancak, beklenmedik bir şekilde, kendisinden daha büyük bir eşkıyanın olduğunu söyler. Delikanlıya, şehre gidip Kadı Efendi'yi bulmasını ve keseyi ona vermesini tavsiye eder. Eşkıya, adamlarına delikanlıyı güvenli bir şekilde şehir yoluna bırakmalarını emreder.
Kadı Efendi ve Kanun Kitabıyla Gelen Eşkıyalık
Delikanlı, şehre iner ve Kadı Efendi'nin konağına gider. Başına gelenleri anlatır ve eşkıyanın kendisine gönderdiği altın kesesini Kadı'ya sunar. Kadı Efendi, öfkeyle yerinden fırlar ve eşkıyayı ahlaksızlıkla suçlar. Ancak, kısa bir süre sonra, kara kaplı kitabını açarak durumu kendi lehine çevirmenin bir yolunu bulur. Altınları rüşvet olarak kabul etmenin dinen ve kanunen uygun olmadığını, ancak ticari bir anlaşma yaparak bu durumu meşrulaştırabileceğini söyler. Delikanlıya, arazisindeki karları bir kese altın karşılığında satmayı teklif eder. Çaresiz kalan delikanlı, teklifi kabul eder ve altınları Kadı'ya teslim eder.
Ancak, olaylar burada bitmez. Ertesi sabah, Kadı'nın adamları delikanlıyı tutuklar ve Kadı'nın huzuruna çıkarırlar. Kadı, delikanlıyı arazisini işgal etmekle suçlar. Çünkü delikanlı, satın aldığı karları araziden kaldırmamıştır. Kadı, kara kaplı kitabına tekrar başvurarak, delikanlıdan arazisini işgal etme bedeli olarak bir kese daha altın talep eder. Genç adam, elindeki son altınları da Kadı'ya vermek zorunda kalır.
Kıssadan Hisse: Asıl Eşkıya Kim?
Son altınlarını da kaybeden delikanlı, şehirden ayrılırken dağlara bakar ve yedi dağın eşkıyasına hak verir. Anlar ki, asıl eşkıyalar, kanunları ve dini kullanarak insanları soyanlardır. Bu kıssa, adaletin, dürüstlüğün ve ahlakın ne kadar önemli olduğunu vurgularken, gücü elinde bulunduranların bu gücü nasıl kötüye kullanabileceğine dair önemli bir ders veriyor. Allah, işini kitabına uyduran vicdansızlardan, adaleti ele geçirmiş kravatlı çetelerden, vatansever görünen hainlerden, Müslüman görünen kâfirlerden bizi korusun.