Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan'ın isyanı, "Hepimiz Hrant'ız, Hepimiz Ermeniyiz" sloganlarıyla eylemler yapan CHP'lilerin Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan karşısındaki sessizliğini gündeme getirdi. Peki, bu sessizliğin ardında ne yatıyor?
CHP'nin Hrant Dink Duyarlılığı Nerede?
Yıllar önce Hrant Dink cinayetinin ardından sokakları dolduran, "Hepimiz Hrant'ız, Hepimiz Ermeniyiz" sloganlarıyla yürüyen CHP'lilerin, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan'ın ırkçı söylemleri karşısında sessiz kalması büyük bir çelişki olarak görülüyor. Bu durum, CHP'nin geçmişteki duyarlılığının sorgulanmasına neden oluyor.
Tanju Özcan'ın mülteci karşıtı söylemleri ve uygulamaları, insan hakları savunucuları ve kamuoyunun büyük bir kesimi tarafından tepkiyle karşılanırken, CHP içinden kayda değer bir ses çıkmaması dikkat çekiyor. Bu sessizlik, "CHP'nin Hrant Dink'e sahip çıkışı samimi miydi?" sorusunu akıllara getiriyor.
Peki, Hrant Dink kimdi? Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için çabalayan, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, 19 Ocak 2007'de İstanbul'da uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti. Dink'in ölümü, Türkiye'de büyük bir infiale yol açmış ve yüz binlerce insan sokaklara dökülerek cinayeti protesto etmişti.
Patrik Maşalyan'dan Sert Tepki
Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan'ın bu duruma sessiz kalmaması ve isyan bayrağını kaldırması, konunun vahametini bir kez daha gözler önüne seriyor. Maşalyan'ın açıklamaları, CHP'nin sessizliğine yönelik eleştirileri daha da güçlendiriyor. Patrik Maşalyan'ın konuyla ilgili şu sözleri dikkat çekiyor:
"Adalet ve vicdan duygusu olan herkesin bu tür ayrımcı ve ırkçı söylemlere karşı durması gerekir. Sessiz kalmak, suça ortak olmaktır."
Maşalyan'ın bu sert tepkisi, sadece CHP'ye değil, tüm topluma bir çağrı niteliği taşıyor. Irkçılığa ve ayrımcılığa karşı ses çıkarmanın, insanlık görevi olduğu vurgulanıyor.
Sessizliğin Ardındaki Nedenler
CHP'nin bu sessizliğinin ardında yatan nedenler merak konusu. Siyasi hesaplar, oy kaygısı veya parti içi dengeler gibi faktörlerin etkili olup olmadığı tartışılıyor. Ancak, her ne sebeple olursa olsun, bu sessizliğin CHP'nin imajına zarar verdiği ve seçmen nezdindeki güvenilirliğini zedelediği açıkça görülüyor.
Bu durum, siyasi partilerin ilkeleri ve değerleri doğrultusunda hareket etmesinin önemini bir kez daha hatırlatıyor. Siyasi çıkarların, insan hakları ve adalet gibi temel değerlerin önüne geçmemesi gerektiği vurgulanıyor.
Sonuç olarak, CHP'nin Hrant Dink cinayetinin ardından sergilediği duyarlılıkla, Tanju Özcan'ın söylemleri karşısındaki sessizliği arasındaki çelişki, kamuoyunda büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Patrik Maşalyan'ın isyanı, bu sessizliğin ne kadar kabul edilemez olduğunu bir kez daha göstermiştir. CHP'nin bu konuda nasıl bir tutum sergileyeceği ve kamuoyunun beklentilerine ne kadar cevap vereceği merakla beklenmektedir.