Berhan Şimşek, 22 Ocak 2021 tarihinde bir televizyon programına katılmış, programda yaptığı değerlendirmelerde, “Vali militan, kaymakam militan …
Berhan Şimşek, 22 Ocak 2021 tarihinde bir televizyon programına katılmış, programda yaptığı değerlendirmelerde, “Vali militan, kaymakam militan, yargıçlar militan, alınan kararları görüyoruz” demişti. İçişleri Bakanlığı, ‘devleti ve devletin organlarını aşağıladığı’ gerekçesiyle Şimşek hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Berhan Şimşek hakkında, ‘Türkiye Cumhuriyeti devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ve devletin yargı organlarını alenen aşağılama’ suçlamasıyla 6 aydan 2 yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenlemiş, İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açılmıştı.
Bugün yapılan ilk duruşmaya Berhan Şimşek, avukatı Salih Gülgeldi ile birlikte katıldı. Duruşmada, müşteki olan İçişleri Bakanlığı’nın avukatı Derya Mızrakçı da hazır bulundu.
“MİLİTAN SÖZÜNÜ ÜÇÜNCÜ ANLAMINDA KULLANMADIM”
Duruşmada savunma yapan Berhan Şimşek, “Söz konusu programa ‘Militan Devlet’ başlığının tartışılması için davet edildim. Amacım kimseyi zan altında bırakmak değildir. Emek verenleri suçlamak değildir. İddia konusu sözleri sarf ettikten sonra sunucu sorduğunda, genelleme yapmanın doğru olmayacağını da programda belirttim. Ancak programa katılan bir kişinin, daha sonra telefonla İçişleri Bakanlığı’nı aradığını öğrendim. İddianamede, Türk Dil Kurumu’ndaki üç anlamından bahsedilmiş; ben, kesinlikle üçüncü anlam olan ‘mücadelesini zor kullanarak ve yasa dışı yollarla yapana taraftar’ anlamında bu sözü tarif etmedim” dedi.
“14 FARKLI HESAPTAN ÖLÜM TEHDİTLERİ ALIYORUM”
Bir siyasetçi olarak, çalışanların görevlerinde özgür olmalarını, siyasallaştırılmamalarını istediğini, bu nedenle partizan tutumlara itiraz ettiğini belirten Şimşek, “Benim illegal bir şekilde davranıldığı şeklinde ifade kullanmam mümkün değildir. Son bir yıldır, 14 farklı hesaptan ölüm tehditleri alıyorum ‘Adalet yerini bulsun, gerekirse kıyamet kopsun’ düşüncesini savunan biriyim. Milletvekiliyken silah başvurusu yapmamama rağmen bu tehditlerden sonra silah başvurusu yaptım. Ancak bu başvurumun olumlu sonuçlanmadığını belirtmek istiyorum” diye konuştu.
AVUKAT GÜLGELDİ: MÜVEKKMİLİM SİYASİ KİMLİĞİYLE BİR ELEŞTİRİ YAPMIŞTIR
Berhan Şimşek’in avukatı Salih Gülgeldi de “Müvekkilim Ana Muhalefet Partisi’nde milletvekilliği yapmış, İstanbul İl Başkanlığı yapmış, siyasi kimliği olan kişidir. Eleştiri yapabilir; ifade, düşünce özgürlüğü kapsamında normal bir vatandaştan daha ağır eleştiriler de yapabilir. Anlatımla kastedilen, manipüle edildiğidir ve bazı vali, kaymakam ve yargıçların tutumlarının AK Parti üyesi gibi olduğunu belirtmek istemiştir. Müvekkil, siyasi kimliği bulunduğundan bir eleştiri yapmıştır. İfade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmelidir. Suçun maddi unsurları oluşmamıştır, beraatını talep ediyoruz” dedi.
Mahkeme, dosyayı mütalaasını hazırlaması için savcıya göndererek duruşmayı erteledi.
“BÜTÜN YARGIÇLARI, KAYMAKAMLARI, VALİLERİ BU KAPSAMIN İÇİNE ALMADIM”
Duruşma sonra ANKA Haber Ajansı’na konuşan Berhan Şimşek, şunları söyledi:
“Ben, tabii bunu söylerken bütün yargıçları, kaymakamları, valileri bu kapsamın içine almadım. Bunların örneklerine değindim. Tarihsel örneklerine değindim. 1911-12’de Balkan Savaşı sürecinde orduya siyasetin katılmasından, karışmasından dolayı Balkanları nasıl kaybettiğimizi, Ortadoğu’yu nasıl kaybettiğimizi; camiye, orduya, kışlaya, yargıya siyaset girmemesi gerektiğini anlatırken bu örnekleri programda vermiştim. Fakat programın içerisinden, bazı arkadaşlar bunu başka bir şekilde manipüle ederek bu davanın açılmasına sebep oldu.
“BEN İKTİDARI ELEŞTİRDİM”
Birkaç ilden örnekler verdim ve bu örneklerin içerisinde; toplantı yapılıyor örneğin, sayın vali, AK Parti il başkanını, milletvekillerini, belediye başkanını, il genel meclis üyelerini çağırıyor ama diğer siyasi partiler yok. Yani bu, parti devlet veya bu tek devlet iktidarı, partiye hüküm kurduğu bir yapı ortaya çıkıyor. İşte burada mobbingle, baskıyla, coğrafi teminatlarının olmamasıyla yargıçlar, ekonomik olarak ve bu baskılar altında aynı şekilde mülki amirlerinin de zorda kaldığı koşullarıyla ben iktidarı eleştirdim. Bu eleştiri, 81 vali, 900 küsur kaymakam ve çok değerli yargıçların hepsi anlamında değil. Bunların altını özellikle çizdim. Buradaki ifademde odur. Adalet yerini bulurken egemenlerin güçlendiği, kendilerine dağıttığı hukuk üzerinde değil, Türk milleti adına verilen kararın, adaletin arkasındayım.”