ABD tarafından Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başlayacağı tarih olarak verilen 16 Şubat’ın geçmesine karşın bölgedeki tansiyon yüksek. Rusya-Ukrayna …
ABD tarafından Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başlayacağı tarih olarak verilen 16 Şubat’ın geçmesine karşın bölgedeki tansiyon yüksek. Rusya-Ukrayna sınırındaki gelişmeler ve Türkiye’nin gerilimden nasıl etkilenebileceği konusunda Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulunan Emekli tuğgeneral Ali Er, “Rusya çatışmayı ötelemeye çalışıyor fakat tavrı ABD’nin atacağı adımlarla yakından ilgili. ABD de adeta Rusya’nın saldırmasını ister bir görünümde. Sahada halen çatışma riski var” dedi.
ABD ve NATO ile Rusya arasında gerilimin odağındaki Ukrayna konusunda taraflardan farklı açıklamalar gelmeye devam ediyor. Rusya, Ukrayna sınırındaki birliklerini çekmeye başladığını açıklarken NATO ve ABD, Rus birliklerinde kaydadeğer bir çekilme tespit edilmediğini savunuyor. Emekli tuğgeneral Ali Er, Rusya’nın, “Ukrayna’nın NATO’ya alınmayacağı” konusunda garanti verilmesini, Doğu Avrupa ülkelerindeki NATO yığınağının kaldırılmasını ve karşılıklı denetim mekanizmaları kurulmasını istediğini belirtti. Er, “Batı bu taleplere olumlu yanıt vermedi. Rusya da kara kuvvetlerinin muharip gücünün yaklaşık 60’ını Ukrayna sınırına getirdi. Hiçbir askeri göz, bu yığınaklanmayı sadece caydırıcılık amaçlı ya da kontrollü kriz yönetiminin bir parçası olarak yapılmış yığınak olarak göremez. Şu an için Rusya’nın birliklerini bölgeden çektiğine ilişkin net bir bilgi yok” ifadelerini kullandı.
“HAZIRLIK ATIŞLARI”
Ukrayna’da 15 Şubat’ta yaşanan siber saldırıların Ruslar tarafından yapıldığı yönünde iddiaların gündeme geldiğini anımsatan Er, “Konvansiyonel savaşlarda saldırılar, karşıdaki düşmanın komuta kontrol yapısını bozma amacıyla hava kuvvetlerinin, topçu güçlerin hazırlık ateşleriyle başlardı. Şimdi bu siber saldırılar konusundaki iddialar doğruysa bunu Gerasimov doktrini uyarınca Rusya’nın hazırlık atışları olarak okuyabiliriz” diye konuştu.
Rusya Parlamentosu’nun, Ukrayna’da Rus ayrılıkçıların kontrolündeki tek taraflı bağımsızlık ilan eden Donetsk ve Luhansk bölgelerinin bağımsızlıklarını tanıması için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yetki verdiğini de hatırlatan Er, “Rusya, böylece artık Minsk süreci, Normandiya formatı gibi görüşmelerin bir kenara bırakılabileceği mesajı vermiş oldu” değerlendirmesinde bulundu.
“SERT GÜÇ SAHADA”
Er, Putin’in, Ukrayna başta olmak üzere eski Sovyetler Birliği coğrafyasındaki ülkeleri Rusya’nın etki alanında tutmak istediğini kaydetti. “Rusya’nın Ukrayna konusunda Batı’dan talepleri çok açık. Bu talepler yerine getirilene kadar sert gücünü bir araç olarak kullanmaya devam edecektir, dolayısıyla Rusya-ABD hesaplaşmasının başında olduğumuzu söyleyebiliriz. Halihazırda Rusya’nın sert gücünü kullanma kapasitesi sahada duruyor” dedi.
Ukrayna’da sahadaki duruma ilişkin farklı değerlendirmeler yapılabileceğini belirten Er, “İkinci Dünya Savaşı şartlarında bir sıcak çatışma bekleniyorsa Rusya şu anda böyle bir çatışmayı mümkün olduğunca ötelemeye çalışıyor. Ama en azından bilinen tarzıyla Gerasimov doktrini çerçevesinde Rusya, sert gücünü siber saldırılarla kullanarak hazırlık taarruzlarına başladı. Bu hazırlık taarruzlarının arkasından tank birliklerinin kullanılıp kullanmayacağı ABD’nin adımlarına bağlıdır. Görünen o ki ABD, adeta Rusya’yı saldırıya zorluyor. Dolayısıyla Ukrayna’daki sıcak çatışma riski ortadan kalkmış değil” diye konuştu. ABD’nin esasen küresel ölçekte Pasifik bölgesini öncelediğine dikkat çeken Er, “ABD’nin buradaki hedefi Ukrayna’yı savunmak değil, Rusya’yı uzun vadeli olarak Avrupa’yla meşgul etmek, böylece kendi gücünü de Pasifik bölgesine verirken Rusya’nın askeri olarak Çin’i desteklemesinin önüne geçmektir” ifadelerini kullandı.
MONTRÖ GÜNDEME GELEBİLİR
ABD’nin eski Avrupa Kuvvetleri Komutanı General Ben Hodges’in, “Türkiye, Montrö’yü kullanarak Rus gemilerine boğazları kapatmalı” açıklamasını da anımsatan Er, Türkiye’nin ABD ile Rusya arasında Montrö üzerinden yaşanabilecek gerilimin ortasında kalabileceğine dikkat çekti. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin, bölgedeki olası bir çatışmada Türkiye’nin en büyük yumuşak gücü olduğunu söyleyen Er, “Lozan’ın mütemmim cüzü olan Montrö’ye sıkı sıkı bağlı kalmak Türkiye için vazgeçilmezdir. Montrö’nün esnetilmesi konusunda gelecek en ufak bir talep bile Türkiye açısından kabul edilemez” dedi.