Eğitim Reformu Girişimi (ERG), Egˆitim I·zleme Raporu 2021’in son dosyası olan “Eğitimin İçeriği” açıklandı. Rapor sunumu ve panelde 2020-2021 …
Eğitim Reformu Girişimi (ERG), Egˆitim I·zleme Raporu 2021’in son dosyası olan “Eğitimin İçeriği” açıklandı. Rapor sunumu ve panelde 2020-2021 öğretim yılında eğitimin içeriğine ilişkin gelişmeler değerlendirildi; eğitimin mevcut ve öngörülen krizlere ne kadar hazırlıklı ve dayanıklı olduğu ele alındı.
Raporun temel bulgularını sunan sürdürülebilirlik için eğitim araştırmacısı Dr. Şebnem Feriver, “Eğitimle krizler arasında tavuk-yumurta ilişkisindeki gibi bir döngüsel sebep sonuç ilişkisi var. Eğitimin yapısı sadece krizlerden etkilenmiyor, aynı zamanda krizlerin oluşum sebeplerinden birisi” dedi.
Dosyanın en temel mesajlarından birinin, eğitime atfedilen anlam ve işlev ile dünyadaki durum arasındaki yakın ilişki olduğunu vurgulayan Dr. Feriver, bilim insanlarının gezegen için kritik eşiklerin aşılma noktası olarak tanımladığı son dokuz yılın içinde olunduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
“Bu zamanı daha bilgece kullanmak zorundayken enerjimizi krizlere cevap vermek üzere harcıyoruz. Krizlerin kök nedenlerine inmek ve dönüşmek yerine belirtileri ortadan kaldırmaya odaklanıyoruz. İnsanlığın, çocuğun iradesini merkeze alan eğitim kurguları kurmayı hâlâ başaramadık. İklim krizine karşı özellikle çocukların ve gençlerin eyleme geçme isteği insanlık olarak bu krizden çıkmanın yolunu gösteriyor olabilir. Eğitim, öğrencilerin talep ettiği biçimde onları krizler çağına ve tahmin edilemez hale gelen geleceğe hazırlamalı.”
KRİZLER ÖNLENEBİLİR
Yeditepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Yelkin Diker Coşkun, pek çok eğitimcinin krizle ilgili farkındalığın ve krizi yönetebilme becerisinin ne kadar değerli olduğunu pandemiyle birlikte deneyimlediğini söyleyen Coşkun, “Eğitimin, bir arada yaşama becerisi olan, vatandaşlık sorumluluğunu yerine getiren, çevre ve doğaya duyarlı bireyler yetiştirebilmek gibi özellikleri var. Bunları doğru bir şekilde yerine getirerek bazı krizleri önleyebiliriz” dedi.
İŞBİRLİĞİNİN ÖNEMİ
Rapordaki bazı bulgular şöyle:
– UNICEF ve Save the Children işbirliğinde 2020 yılında yapılan bir analize göre, dünya genelinde çok boyutlu yoksulluk içinde yaşayan çocukların sayısı yaklaşık 1.2 milyara çıktı. Bu sayı salgın öncesinde yüzde 15 daha azdı.
– Sınavlarda bilişsel gelişim merkeze yerleşince gelişimin bir bütün olduğu ve gelişimin tüm alanlarına odaklanılması gerektiği gerçeği eğitim sistemleri tarafından yadsınır oldu.
– Eğitim, aktarım yapan yaklaşımından sıyrılamadı, çocuklara yapılan yüklemenin gerçek yaşamdaki gerekliliği ve anlamı ele alınmadan öğretim programları kalabalıklaştırıldı.
– İşbirliği, krizler çağındaki insanlığın ön plana çıkarması gereken en önemli yetkinliklerden biridir. Salgın sürecinde de yaşandığı üzere, insanlığın yarattığı karmaşık sorunlar tek bir kişinin, tek bir kurumun, tek bir ülkenin çözebileceğinin çok ötesine taşınmıştır.
– İklim krizinin önlenmesi ve ekolojik dengenin korunmasına yönelik çalışmalar yürüten Ekosfer Derneği 2021 yılında ders kitaplarına yönelik bir tarama çalışması yürüttü. 205 tarama sonucuna göre tüm kademelere yönelik ders kitaplarında iklim krizine çok az yer veriliyor ve çözüme yönelik yeterli bilgi bulunmuyor. Kitapların çoğu iklim krizini doğal afetlerle ilişkilendiriyor ve sorunun kaynağı olan büyüme odaklı, tüketim ve fosil yakıt ağırlıklı ekonomik kalkınma anlayışına değinilmiyor.
SERBEST OYUNA ZAMAN DA YOK MEKÂN DA
Serbest oyun, çocuklarda uyum ve dayanıklılık kapasitesini geliştirmeye, sosyal ve duygusal beceriler edinmeye, tüm gelişim alanlarını desteklemeye, yaşamdan keyif almaya ve bağ geliştirmeye açılan önemli bir kapıdır. Çocuklara oyun için zaman ve mekân tahsis etmeyen politikaların ve uygulamaların, çocukların gelişimi açısından büyük maliyetleri bulunuyor.
SOSYAL VE DUYGUSAL ÖĞRENME
Rapora göre, sosyal ve duygusal öğrenme alanında yaklaşık 30 senedir çalışılsa da bu gelişim alanı eğitimin çekirdek unsurlarından birisi olarak hâlâ yer edinmiş durumda değil. Türkiye’deki örgün eğitim sisteminde de bu alanın geri planda kaldığı görülüyor.
Sosyal ve duygusal öğrenme becerilerinin gelişebilmesi için beş ana unsur şunlar:
– Öz yönetim
– Öz farkındalık
– Sorumlu karar alma
– Sosyal farkındalık
– İlişki becerileri
[email protected]