Düşkünlük, gülünçlük, zavallılık. Molière dendiğinde akla hemen bu üçlü gelecektir. Büyük yazarın metinlerinin üç yüz yıl sonra sahnelenecek …
Düşkünlük, gülünçlük, zavallılık. Molière dendiğinde akla hemen bu üçlü gelecektir. Büyük yazarın metinlerinin üç yüz yıl sonra sahnelenecek denli geçerliliğini koruması sanat adına sevindirici, insanlık adına düşündürücü. (Yine de) 17. yüzyılda çağının siyasal erk meselesi ile hangi sosyoekonomik sınıftan olursa olsun bireyin alanı ölçüsünde iyelik için çırpındığı bireysel erke kafa yoran Moliere’in çok sert eleştirdiği arzu-çelişki yumağına, çağımızdan baktığımızda “bencillik” diye tek sözcükte toplayabileceğimiz, insan doğasının acınası ama iyileştirilebilir (mi?) halleri diyebiliyoruz.
VERMEK TEMEL GEREKSİNİM
Ankara Devlet Tiyatrosu, Işıl Kasapoğlu ve ekibinin yorumuyla Cimri’ye böyle şefkatli, hatta duygudaşlık eden bakışla yaklaşmakta. DT’de uzun aradan sonra ilk kez bir oyunda başrol üstlenen genel müdür olarak Harpagon’u ete kemiğe büründüren (başarımıyla İsmet Küntay Seçiçi Kurul Özel Ödülü, Sadri Alışık yılın En Başarılı Erkek Oyuncu Ödülü, Yeni Tiyatro Dergisi yılın en iyi erkek oyuncu ödülüne değer görülen) Mustafa Kurt’un bu karaktere yaklaşımı için de “halden anlayan” diyebiliriz. Çünkü Kurt, Harpagon’un düşkünlüğü içinde debelenişine sevecenlikle yaklaşıp onun da evet bir tip ama yine de canı olan bir insan olduğunu akılda tutuyor. Böylece Harpagon’un vermeyi bilmezliğine acırken, belki kızarken, onu yargılamak yerine kendimize bakıyoruz. Gıda, barınma, sevgi, onur nasıl temel gereksinimse, vermek de neredeyse temel gereksinim çünkü. Kimi malını mülkünü paylaşarak bu gereksinimini karşılar, kimi güler yüzünü göstererek. Kimi el emeğini paylaşır kimi şarkısını şiirini… İnsan, vermenin bir yolunu bulur mutlaka, verilen bir selamın, bir avuç mamanın, bir bardak suyun dünyalara bedel olduğunu bilerek. Anadolu’da, elimizden su içen büyüklerin teşekkür niyetine neden “Su gibi aziz ol” dediğini de.
YARATICI TASARIMLAR
Düşündürerek akan koşuşan oyun eğlenceli de. Balık tutma sahnesindeki gibi yaratıcı çözümlerle zenginleşmiş sade dekor; alımlamamıza usulca yön verip böylece yer açan ışık; her karakterin olumsuz yönüne im kımızı leke kurdele, file yamayla bezenmiş kostüm tasarımını illa anmak gerek. Sadri Alışık ödüllerinde En İyi Komedi Kadın Oyuncu Ödülü’ne değer görülen -La Fleche karakterinde deyim yerindeyse döktüren- Eda Aydınlı, yardımcı rolde komedi erkek oyuncu ödülünü alan Tolga Tecer ile tüm oyuncuların enerjik başarımını da.
SANAT İYİLEŞTİRİR
Salgında gösteri akışı kesintiye uğrayan Cimri, geçen günlerde perdelerini yeniden açtı. Tiyatroseverler 16-17-18 Eylül, saat 20:30’da Ankara Devlet Tiyatrosu Macunköy Açıkhava Yaz Sahnesi’nde, yeni sezonla diğer sahnelerde oyunu izleyebilir, kendi düşkünlüklerini sorgulayabilir. Sanat iyileştirir. Sanata evet.
Künye: CİMRİ, ANKARA – DT, Yazan Jean – Baptiste Poquelin Molière. Çeviren Sabahattin Eyuboğlu. Yönetmen Işıl Kasapoğlu. Harpagon, Mustafa Kurt, Cléante Tolga Tecer. Élise Gülin Ersoy. Valere Sanlı Baykent; Mariane, Ayşe Seval Ersu. Anselme Kayhan Sarıgöllü. Frosine Fulya Koçak. Simon Efendi Gürkan Gorbil. Jaques Usta İsmet Numanoğlu. La Fleche Eda Aydınlı. Claude Kadın Tuba Erkan Tazebaş. La Merluche/Komiser 1 Gökhan Kutum. Brindavoine/Komiser 2 Barbaros Efe Türkay. Dekor Tasarımı Hakan Dündar. Kostüm Tasarımı Funda Karasaç, ışık tasarımı Osman Uzgören, müzik Kemal Günüç, yönetmen yardımcısı Eda Aydınlı, reji asistanı Tuba Erkan Tazebaş, Gökhan Kutum