Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı gerçekleştirdi …
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı gerçekleştirdi.
Öztrak AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomik politikalardaki yanlışlarını hatırlattığı açıklamasında, “Kasanın dibini sıyırdılar. Şimdi ne yapacaklarını şaşırdılar. Önce babalardan dolarları istediler. Şimdi analardan altınları istiyorlar. Herhalde sırada çocuklarımız var. Yakında onlardan da kumbaralarını isterlerse, Hiç şaşırmayın…” dedi.
Faik Öztrak’ın açıklamalarının satır başları şöyle:
“YANDIM ALLAH FERYATLARI YÜKSELİYOR”
Büyük İslam âlimi Farabi’ye göre, “Siyaset bilimdir, sanattır ve bilgeliktir.” Bir ülkede insanlar ne kadar mutluysa, ülkeyi yöneten siyasetçi, sanatını o kadar bilgiyle, bilgelikle icra ediyor demektir.
Çünkü siyaset; insanları mutlu etme sanatıdır. Bugün güzelim ülkemizde insanlar mutsuz. Memleketin her yerinden, “Yandım Allah! ” feryatları yükseliyor.
Bilimden, bilgelikten nasibini almamış, kibirli bir sözde siyasetçi, dünya da yaşanan değişimi bir türlü okuyamadı. Tedbir almak yerine, pansumanla, safsatayla ülkeyi idare etmeye kalkıyor. Sarayın kibirlisi bugüne kadar; milletin elinde kalan son gümüşlerini sattı. Olmadı. Topraklarını sattı. Olmadı. Yetmedi milletin damadıyla birlikte, Merkez Bankası’nın kasasında duran 128 milyar doları bankanın arka kapısından gizli saklı buharlaştırdı.
Yine olmadı. Sonunda, “Faiz sebep, enflasyon sonuç” diye bir safsatayı ortaya attı. Yetmedi, buna “nas” deyip milleti aldatmaya kalktı. Ülkeyi de, ekonomiyi de yangın yerine çevirdi.
“SARAY MİLLETİN CEBİNİ, CÜZDANINI BOŞALTTI”
Geçtiğimiz yıl, kaçak sarayın kibirlisi, “Ağustos ile birlikte enflasyonda düşüşü göreceğiz. Bundan böyle enflasyonun, daha yukarı çıkması mümkün değil. Faiz oranlarında da düşüşe geçiyoruz, Yüksek faiz yok” dedi.
Önce, Yeni atadığı Merkez Bankası Başkanını kovdu. Yerine, laf dinleyen partili bir başkan atadı. O da reisinin talimatlarına uydu. Geçtiğimiz yıl Eylül’den Aralık ayına kadar, tabeladaki faizi; yüzde 19’dan, yüzde 14’e indirdi.
Peki, enflasyon düştü mü? Hayat pahalılığı bitti mi? Hayır! İkisi de azdı, kudurdu. Tüketici enflasyonu; yüzde 19’du yüzde 50’ye çıktı. Üretici enflasyonu; yüzde 45’ti yüzde 100’e dayandı. Saray milletin, cebini, cüzdanını boşalttı.
Mutfaktaki tenceresini boşalttı. Milletin tostunu, baklavasını, içli köftesini boşalttı. Milleti sofrasında bir kuru ekmeğe muhtaç etti. Gönderdiği elektrik faturaları, milleti çarptı. Esnaf dükkanında ampulü yakamaz oldu. Dolar çıktı akaryakıta zam yaptı, Dolar düştü akaryakıta yine zam yaptı. Millet arabasına binemez oldu. Çiftçi traktörüyle tarlasına gidemez oldu.
Bilimden de, bilgelikten de nasibini almayan sarayın kibirlisi, ülkeyi yangın yerine çevirdi. Çağdaş bir demokraside, böyle bir rezalete imza atan, Bir yönetici, “Siyaset sanatını beceremedim” der, o koltukta bir dakika durmaz. Milletinden özür diler. Ardından da istifa eder… Ama bizim ülkemizde normal bir demokrasi yok. “Ucube şahsım rejimi” var. Tek kişinin, ülkeyi keyfine göre yönettiği bir rejim söz konusuysa; zurnada peşrev olmaz. Ne çıkarsa bahtınıza…
“DÖVİZİ DE FAİZİ DE UNUTAN BİR TEK KENDİSİ”
“Faiz sebep, enflasyon sonuç” der. “Faizleri indiriyoruz, enflasyon da inecek” der. “Bu, Nas ” der. Sonra hepsini unutur, Faiz indirimine “pas” demeye başlar. Ülkemizde aynen böyle oldu. Enflasyon rekorlar kırdı, Ama Sarayın kibirlisi Nedense son iki aydır faiz indirimini unuttu. Neden? Madem faiz sebep, enflasyon sonuçtu, Neden şu faizi sıfırlayıp Milleti hayat pahalılığı altında ezilmekten kurtarmıyorsunuz? Neyi bekliyorsunuz?
Sarayın kibirlisi geçen gün çıktı, Millet faizi ve dövizi unuttu dedi. Millet ne dövizi ne de faizi unuttu! Nasıl unutsun? Her gün ceremesini çekmeye devam ediyor. Dövizi de faizi de unutan bir tek kendisi. Ne döviz, Ne piyasa faizleri, Ne de Hazine borçlanma faizleri “pas” diyor.
Hepsi uçmaya devam ediyor. Geçtiğimiz Ağustos’ta, İhtiyaç kredisi faizi yüzde 23 idi. Bugün yüzde 31. Hazine’nin iki yıllık borçlanma faizi yüzde 18 idi. Şimdi yüzde 21. Daha bu hafta Hazine uluslararası piyasalara Dolarla “Kira sertifikası” ihraç etti. İhalede, 5 yıllık borçlanmaya yüzde 7,25 faiz verdi.
Çok değil, daha geçtiğimiz yıl ortasında, Aynı vadede, Aynı borçlanma enstrümanını, Hazine yüzde 5,1 faizle satmıştı. 5 yıllık borçlanma için, ABD’nin ödediği faiz ne kadar? Yüzde 1,9. Yani ABD’nin ödediği faizin dört katına razı olduk. 1999’dan bu yana uluslararası piyasalarda, Bu şekilde yapılan borçlanmalarda, Pakistan, Endonezya ve Maldivler’le beraber, en yüksek faiz ödeyen ülke olduk. Erdoğan’ın “faiz sebep, enflasyon sonuç” safsatası, Sonunda yine faiz lobilerini abat etti. Nebati Bakan da apar topar Londra’ya gidip, “ Londra’ya selam vermemiz lazım ” diye, boşuna demedi.
“HERHALDE SIRADA ÇOCUKLARIMIZ VAR”
Kasanın dibini sıyırdılar. Şimdi ne yapacaklarını şaşırdılar. Önce babalardan dolarları istediler. Şimdi analardan altınları istiyorlar. Herhalde sırada çocuklarımız var. Yakında onlardan da kumbaralarını isterlerse, Hiç şaşırmayın…
Kaçak sarayın mukimi şu sıralar; “Külfeti beraberce sırtlayacağız” sözlerini dilinden düşürmüyor. Bu nasıl bir beraber sırtlama. İnsafları kurusun. Ülkenin tüm nimetlerini, Beslemeleriyle, yanaşmalarıyla, yandaşlarıyla beraber yiyip bitirdiler. Şimdi hesap ödemeden masadan kaçmaya, Hesabı millete yüklemeye çalışıyorlar.
Hiç kimse kusura bakmasın. Öyle hesabı paylaşmak yok. 20 yıldır yiyip içtiniz. Milletimiz yiyecek kuru ekmek bulamazken, Dana Rozbifleri, Pataşurları, Ejder meyveli smoothiler eşliğinde, Midenize indirdiniz. Saraylarınızda, gününüzü gün ettiniz. Yandaşlarınıza Dolarla, Avroyla bol bol ihale dağıttınız. Beslemelerinize üçer beşer, maaşlar bağladınız. Daha yeni İstanbul Büyükşehir Belediyemizin, Garibanlara yardım için topladığı, 6 milyon 200 bin liraya bile el koydunuz. Fakirin fukaranın parasını da Zengin mevduat sahiplerine yedirirsiniz. Bu nasıl külfeti beraberce sırtlamak?
MUHALEFET LİDERLERİNİN ZİRVESİ
Sayın Genel Başkanımızın davetiyle, Altı siyasi parti genel başkanının bir araya gelmesi, Sarayın kibirlisini ve bekçisini çok telaşlandırmış. Ama korkunun ecele faydası yok. Geliyor gelmekte olan… Otokrat bir yönetimi, Sandıkta değiştirmeyi amaçlayan, Farklı partilerin birlikteliği, Tabii ki zorbaların yüreğine korku salacaktır. Ülkemizin siyasi tarihindeki köklü ana damarların, Bir masa etrafında toplanması, Sonradan zuhur eden, Reddi miras yapıp gömlek değiştiren siyasetçileri, Tabii ki telaşlandıracaktır.
Bu toplantı, Cumhuriyetimiz ikinci yüz yılına girerken yazılacak, Adalet ve demokrasi tarihimizin, En önemli sayfalarından biri olmuştur. Ahlatlıbel’deki yuvarlak masa, Tüm milletimizi kucaklayarak, Milletimizin meselelerini istişareyle uzlaşmayla çözmeye, Ülkeye adaleti ve demokrasiyi getirmeye kararlı, Siyaset anlayışını benimseyen partilerin genel başkanlarının Bir araya geldiği tarihi bir masadır. Bu toplantıdan sonra, Türkiye’mizin ortak geleceğinin inşası, Karşıtlıklar üzerinden değil, Ortaklıklar üzerinden, İstişare ve uzlaşıyla olacaktır.
Bu masanın ayakları, Edirne’den, Kars’a Sinop’tan, Hatay’a kadar, 784 bin kilometrekarelik vatan toprağının, Her bir santimetresini kapsamaktadır. Bizim masamız milletin masasıdır, Vatan toprağının üstünde kurulmuştur. Biz onları kem sözleriyle baş başa bırakıyoruz. Liderlerimiz 28 Şubat’ta, Demokrasiyi raftan indirme yürüyüşünün, Bir diğer tarihi etabını geçmeye hazırlanıyor. Değerli Basın Mensupları, Ülkemizin acil ve ağır sorunları var. Ama bu sorunlar aşılmaz değil. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Millet İttifakı’nın,
Dış politikada milli çıkarlarımızı, Ekonomide rasyonel aklı ve politikaları, Ülke yönetiminde hukukun üstünlüğünü, Ve kurumsal geleneklerimizi merkeze alarak, Ülkemizin tüm sorunlarını aşacağına inanıyoruz. Biz çileleri sonlandırmaya, Milletin kararan bahtını aydınlatmaya kararlıyız.