İktidarın ülkeyi yönetemediğini savunarak erken seçim çağrı yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu parti örgütlerine olası bir “erken seçime …
İktidarın ülkeyi yönetemediğini savunarak erken seçim çağrı yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu parti örgütlerine olası bir “erken seçime” hazırlıklı olmaları talimatı verdi. Kılıçdaroğlu’nun partisinin son Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısında da, olası bir erken seçime işaret ederken, “Önümüzdeki dönemi biz yöneteceğiz” mesajı verdiği kulislere yansıdı.
AKP ve MHP sözcüleri, seçimlerin zamanında, yani Haziran 2023’te yapılacağını ısrarla vurgulasa da siyasi kulislerde tarihin 2022 sonbaharına çekilebileceği olasılığı konuşulmaya başlandı.
Şimdilik bir “baskın seçim” olasılığına şans tanınmıyor ancak özellikle eknonomide bir toparlanma olması halinde iktidarın seçim hesaplarının değişebileceği de olasılık dahilinde değerlendiriliyor.
Muhalefet ittifakının başını çeken CHP’de bir seçimlerin 2023 Haziran’ına kalmayacağı ifade ediliyor.
Peki, CHP olası erken veya baskın seçime ilişkin hangi hazırlıkları yapıyor, seçim süreci ve seçimin kazanılması halinde nasıl bir yol haritası izleyecek?
Parti kulislerinde bu konuda yapılan değerlendirmeler şöyle:
CHP SAHADA OLACAK
CHP’de Eylül ayından itibaren erken seçim olasılığı da dikkate alınarak, parti içinde saha çalışması yürüten grupların yeniden çalışmalara başlaması planlanıyor.
Bu kapsamda, parti içinde oluşturulan “Doğu masası”, “ekonomi masası”, milletvekili ve Parti Meclisi üyelerinden oluşan grupların saha çalışmasına yeniden başlaması kararlaştırıldı.
Ayrıca, bölgelerinin sorunları, seçmenlerin beklentilerine ilişkin il başkanları ve belediye başkanlarından da düzenli olarak raporlar istenmesi kararlaştırıldı.
Kılıçdaroğlu da toplumun farklı kesimleri ve kanaat önderleri ile toplantılar yaptığı il ziyaretlerini önümüzdeki dönemde de sürdürecek.
CHP lideri, bir süredir yaptığı il ziyaretlerinde kanaat önderleri ile toplantılar yapıyor ve yurttaşların taleplerini dinliyor ve partisinin iktidara gelmesi halinde tüm toplum kesimlerini kucaklayacağı mesajı veriyor.
Kılıçdaroğlu, Çorum’daki kanaat önderleri toplantısında da partisinde son 10 yılda büyük değişim yaşandığını belirterek, “Dünyaya daha güzel gözlerle bakalım. Şu anlama gelmesin; ‘Şu CHP’linin hiçbir kabahati kusuru yok bu işlerde.’ Hayır efendim; bizim kabahatimiz, kusurumuz da var. Demokrasiden yana, insan haklarından yana geçmişteki hatalarımızı telafi etmeye çalışıyoruz” açıklaması yapmıştı.
Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP sözcüleri son dönemde “Gelecek dönemde ülkeyi biz yöneteceğiz” mesajı veriyor.
Seçim sürecine girilmesinden itibaren ittifak ortakları ile birlikte seçim sonrasının da planlanacağı belirtilirken, parti içinde bu konuda izlenecek yol haritasına ilişkin gereksinim duyulması halinde çalışma grupları da oluşturulabileceği belirtiliyor.
PARLAMENTER SİSTEME NASIL DÖNÜLECEK?
CHP’nin başını çektiği Millet İttifakı’nın, seçim sonrasına dönük en önemli hedeflerinden birisi, güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönmek.
CHP, İYİ Parti’nin yanı sıra, ittifak içinde yer almayan DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nin de parlamenter sistem taslakları hazırladığı biliniyor.
Ancak, seçim kazanılsa da parlamenter sisteme dönüş için bir Anayasa değişikliği gerekiyor ve çok parçalı ittifak iktidarının bu Anayasa değişikliği için parlamentoda çoğunluğu sağlayıp sağlayamayacağı önemli bir sorun oluşturuyor.
CHP kulislerinde, “seçimin kazanılmasının” bir anlamda parlamenter sisteme de seçmen onayı anlamına geleceği belirtiliyor.
AKP içinde sadece Erdoğan nedeniyle başkanlık sistemine destek verenler olduğu anımsatılarak, “Aslında seçimde cumhurbaşkanı seçtiğiniz kişinin fikriyatı da kazanmış olacak. Millet ittifakının seçim başarısı, parlamenter sisteme dönüşün yolunu da açar ve böyle bir Anayasa değişikliği referandumdan en az yüzde 65 destek alır” yorumu yapılıyor.
İTTİFAK ADAYI NASIL BELİRLENECEK?
İktidar bloğunun Millet İttifakı’na dönük en önemli eleştirilerinden birisini, erken seçim çağrısı yapılmasına karşın henüz cumhurbaşkanı adayının bile belirlenmemiş olması oluşturuyor.
CHP’de önceki dönemlerden farklı olarak Kılıçdaroğlu, ittifak ortakları ile uzlaşma koşuluyla adaylığa açık kapı bırakırken, ittifakın ortak adayla mı, yoksa ilk tur için her bir bileşen partinin kendi adayıyla mı seçime gideceği netleşmiş değil.
Partide, ortak aday veya birinci turda her partinin kendi adayını çıkarması seçeneklerinin “güçlü ve zayıf” yanlarına ilişkin değerlendirmeler yapılırken, ittifak ortakları ile müzakere, kamuoyu anketleri ve saha çalışmaları da dikkate alınarak yöntemin belirleneceği vurgulanıyor.
Parti yönetiminin, ittifak ortakları ile uzlaşma doğrultusunda ortak aday çıkarılmasına daha yakın durduğu belirtilirken, “her partinin kendi adayını çıkarmasının” daha avantajlı olduğunu savunanlar ise şu yorumu yapıyor:
“Örneğin Erdoğan karşısında çok sayıda aday olursa bu adayların her birisi Erdoğan’la yarışacak. Bu durum hem adayları hem de kitleleri keskinleştirecek. Muhalefette ikinci tura kim kalırsa, tüm toplum kesimlerine ‘Ülkeyi birlikte yöneteceğiz’ mesajı verir ve diğer partilerin adayları cumhurbaşkanı yardımcısı ya da kabinede görevlendireceğinin güvencesini verecektir.
“Bir başka sakınca ise tek aday olursa diğer partiler seçmenini sandığa götürmekte zorlanabilir. Ayrıca hele parlamento seçimini Millet İttifakı alırsa, ikinci turda Erdoğan’ın seçilme şansı kalmaz. O zaman insanlara ‘Erdoğan ile Meclis kavgası mı izleyeceksiniz?’ denir.”
BELEDİYE BAŞKANLARINA ADAYLIK YOLU KESİLDİ Mİ?
Kılıçdaroğlu’nun, partisinin büyükşehir belediye başkanlarına yönelik yaptığı “Bir dönem daha devam etmeleri” yönündeki açıklaması da siyasetin tartışma konularından.
Siyasi kulislerde Kılıçdaroğlu’nun bu hamlesi, adları cumhurbaşkanı adaylığı için geçen Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarının adaylığını kesmeye yönelik olduğu yorumları yapıldı.
CHP kaynakları, Kılıçdaroğlu’nun bu hamlesiyle birkaç mesaj birden verdiği görüşünde.
CHP liderinin bu çıkışını “Adaylık için ben de varım” diye yorumlayanlar bulunduğu gibi, belediye başkanlarına, “Dikkatinizi esas işinize, belediye başkanlığına verin” mesajı verdiği de belirtiliyor.
İttifak ortaklarının da destek vermesi halinde Kılıçdaroğlu’nun adaylığının artık sürpriz olmayacağı vurgulanıyor.
2018 seçimlerindeki aday belirleme sürecine dikkat çekilerek, “Kılıçdaroğlu, seçim kiminle kazanılacaksa, onun aday olmasını ister. Muharrem İnce’nin adaylığı da böyle söz konusu oldu, kamuoyu araştırmalarında en yüksek İnce çıkıyordu. Şimdi de benzer bir süreç izlenir. Kendisi ile kazanılıyorsa kendisi aday olur, başka bir ittifak temsilcisi ile kazanılıyorsa, aday o olur” görüşü dile getiriliyor.
Kılıçdaroğlu’nun “Bir dönem daha devam etmeliler” mesajı verdiği İmamoğlu ve Yavaş’ın adaylığının da tümden devre dışı olmadığı vurgulanarak, “İmamoğlu ile seçim kazanılacağına inanılırsa veya başkasıyla, adaylık elbette sözkonusu olur. İktidar bize, adayını açıkla diye sürekli baskı yapıyor. Daha ortada seçim yokken, neden adayımızı açıklayıp, yıpratalım” yorumu yapılıyor.
ÇOK PARÇALI İTTİFAK NASIL YÖNETİLECEK?
İktidar bloğunda Millet İttifakı’nın çok parçalı yapısı nedeniyle böyle bir iktidarın başarı şansının düşük olacağı ifade ediliyor ve parti sözcüleri de sık sık bu duruma dikkat çekiyor.
CHP’de bu eleştirilere 31 Mart 2018’deki yerel seçimlerde izlenen strateji örnek gösteriliyor:
“31 Mart’ta 1400 belediye başkan adayı ve bir o kadar tartışma vardı. Üstelik biz o dönem bir rampa çıkıyorduk. Çünkü kimsenin kazanacağımıza inanmadığı, çıkacak sonuçları tahmin edeeyeceği bir süreç vardı. Şimdi başarılı, özgüvenli bir ittifak var. Seçim kazanıldıktan sonra herkes iktidarın paydaşı olacak ve iktidar gücü o çok parçalı yapıyı birleştirecektir.”