Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergün Çil, üniversite …
Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergün Çil, üniversite yerleşkesinde, doğuştan kalp hastalıklarında erken tanı ve tedavinin önemi anlatıldığı etkinliğin ardından yaptığı açıklamada, doğuştan kalp hastalıklarının anne karnında başladığını söyledi.
Bu hastaların önemli bir bölümüne anne karnında teşhis konulduğunu, kimilerinin ise doğumdan sonra bazı belirtiler sonucu ortaya çıktığını belirten Çil, “Çocukta hızlı nefes alma, aşırı terleme, kilo alamama, sık sık zatürre ve bronşit olma gibi belirtilerle doktora gittiklerinde doktorlar kalp hastalığından şüphelenirler. ‘Üfürüm’ diye bir kalp sesi var, stetoskopla doktorlar duyarlar. Kalp hastalıklarının en önemli belirtilerinden biri olan üfürüm duyulduğu zaman bize gönderirler. Biz de tetkiklerle tanısını koyar ve tedavi ederiz” diye konuştu.
“HER 100 ÇOCUKTAN BİRİ KALP RAHATSIZLIĞIYLA DÜNYAYA GELİYOR”
Prof. Dr. Çil, doğuştan kalp rahatsızlıklarında en sık görülen durumların sırasıyla kalp delikleri, kapak hastalıkları ve doğumdan sonra geçirilen hastalıklara bağlı etkenler olduğunu aktardı.
Her 100 çocuktan birinin kalp rahatsızlığıyla dünyaya geldiğini anlatan Çil, bu hastalığın en büyük nedenlerinden birinin genetik olduğunu ifade etti.
Bu tür hastalıkların tedavisinin mümkün olduğunu vurgulayan Çil, “Yaklaşık 33 yıldır bu işi yapıyorum. İlk başladığım yıllarda hastalıkların çok önemli bir kısmını tedavi edemiyorduk ama şimdi neredeyse yüzde 99’unu tedavi edebiliyoruz. Teknoloji ve bilim o kadar hızlı gelişti ki o zamanlar ‘Bu tedavi olmaz.’ dediğimiz hastalıklar, korktuğumuz hastalıkları şu anda kolaylıkla tedavi edebiliyoruz” dedi.
Çocukta diğer çocuklara nazaran hızlı nefes alma, kalbin hızlı atması, üstünü değiştirecek kadar aşırı terleme, beklenen düzeyde kilo alamama, sık sık zatürre bronşit olma gibi belirtilerin, başka hastalıklarda olduğu gibi kalp hastalıklarına bağlı da görülebileceğini belirten Çil, bu emarelere sık rastlandığı takdirde çocuğun kalp kontrolünden geçirilmesinin önemli olduğunu sözlerine ekledi.
HASTALIK VE TEDAVİ SÜREÇLERİNİ ANLATTILAR
Doğuştan kalp hastalığı nedeniyle ameliyat edilen ve iyileşen Ayfer Sayır da bebekliğinde kendisine kalp deliği teşhisi konulduğunu aktardı.
Genç kızlık döneminde herhangi bir sıkıntı yaşamadığını ve hastalığın geçtiğini düşündüklerini dile getiren Sayır sözlerini şöyle sürdürdü:
“27-28 yaşlarındaydım. Bir akşam çok rahatsızlandım. Boğaz enfeksiyonu için acilde gittiğim doktor ciddi bir kalp problemim olduğunu söyledi ve beni bir kardiyoloğa yönlendirdi. Birkaç kardiyoloğa gittim ve kalp ameliyatı olmam gerektiği söylendi. Sonrasında geçirdiğim ameliyatla kalp damarımdaki delik kapatıldı. Başarılı bir operasyondu. Ondan sonra hiçbir şikayetim olmadı, iyileştim. Yaklaşık 17 yıl geçti, şu an gayet sağlıklıyım.”
Kalp hastalığı nedeniyle tedavi gören Rüya İklim Karahan ise çocukluk çağında kendisine kalp romatizması teşhisi konulduğunu, ilaç tedavisinin ardından 18 yaşına kadar iğne yapıldığını belirtti.
Hastalığının minimal seviyeye düştüğünü ancak bebeğinin kalbinde delik tespit edildiğini aktaran Karahan, “İlaçla çok uğraştık geçirmek için ama ameliyatsız olmuyor. Şimdi oğlum ameliyat olacak. Doktorlarımıza güveniyoruz. İnşallah sonucu çok güzel olacak. Dualarımız o yönde” dedi.
Etkinliğe Çocuk Kardiyoloji Bilim Dalı ve Konjenital Kalp Cerrahisi Bilim Dalı öğretim üyeleri, uzmanları ile sağlığına kavuşan hastalar ve yakınları katıldı.