Gazetemiz yazarı Barış Terkoğlu, “Karı bırak, yağan kâra bak!” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Terkoğlu bugünkü yazısında, İstanbul’daki kar krizi …
Gazetemiz yazarı Barış Terkoğlu, “Karı bırak, yağan kâra bak!” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Terkoğlu bugünkü yazısında, İstanbul’daki kar krizi sırasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne sert sözlerle yüklenen AKP İstanbul Milletvekili Fatma Betül Sayan Kaya ile ilgili bir ayrıntıyı gündeme getirdi.
Daha önce AKP Milletvekili Ravza Kavakçı Kan’ın, AKP dönemindeki İBB’den aldığı binlerce doları hatırlatan Terkoğlu, Fatma Betül Sayan Kaya’nın da benzer yöntemleri kullandığını açıkladı. Terkoğlu, Kaya’nın AKP döneminde İBB’den binlerce lira aldığını, usulsüzlüklere imza attığını ve hakkında şimdi belediye yönetimi tarafından inceleme başlatıldığını anlattı.
Terkoğlu’nun yazısının ilgili bölümü şöyle:
Kar krizinde de aynısı oldu. AKP milletvekili Fatma Betül Sayan Kaya, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni hedefe koydu. Tartışmasız, sosyal medyada en aktif AKP’li oydu. Üstelik ilk de değil. Kaya daha önce de çeşitli fotoğraflarla belediyeyi eleştirmiş, yayımladığı görüntüler AKP döneminden kalma çıkınca, mesajını silmişti.
Peki, Kaya’nın belediye ile hesaplaşmasının bir türlü bitmemesinin nedeni ne?
Sebep kar mı yoksa kâr mı?
Önce geçmişi hatırlatalım…
Daha önce gazetemizde okudunuz. Bir başka AKP milletvekili Ravza Kavakçı Kan’dan söz ediyorum. Ravza Kavakçı Kan, ABD’deki Howard Üniversitesi’nin doktora bölümüne, 24 Kasım 2008’de kabul edilmişti. Bu kabulden hemen sonra, yani 1 Aralık 2008’de İstanbul Ulaşım AŞ’ye iş başvurusunda bulundu. 16 Aralık 2008’de de şirketin çalışanı oldu. 23 Aralık 2008 tarihinde İstanbul Ulaşım AŞ Howard Üniversitesi’ne sponsorluk mektubu yazdı. Kavakçı’nın ABD’de kaldığı süre içerisindeki giderinin, İBB tarafından karşılanacağı taahhüt edildi. 2019’da gelen yeni İBB yönetimi, bursun peşine düşünce, olan oldu… Ulaşım işinin “Kavakçı’yı okutma işi”ne dönüşmesi günlerce konuşuldu.
15 Ağustos 2019 tarihli yazımın ardından Kavakçı, bir açıklama yaptı. Onu da bu sayfada okudunuz. Kavakçı şunu söylemişti:
“2008 yılında İBB bünyesinde çalışan personele İBB yönetimi tarafından çalışanlardan uygun şartları taşıyanlara burslu olarak yurtdışında yüksek lisans ve doktora yapma imkânı verileceği duyurusu yapıldı. (…) Nihayetinde, uygun adaylarla yapılan mülakatın ardından yurtdışı eğitimi için burs almaya hak kazanan 39 kişi arasında bulundum.”
İşte bu açıklama meğerse başka gelişmelere sebep olmuş. İBB, Kavakçı’nın açıklamasında geçen, “diğer 38 kişi”nin peşine düşmüş! İBB, bu 38 kişinin, yurtdışı eğitim sözleşmelerine uygun hareket edip etmediklerinin, mecburi hizmet şartlarına uyulup uyulmadığının, taraflara haksız ve yersiz bir ödemede bulunulup bulunulmadığının araştırılması için müfettişlerini görevlendirmiş. Sonucunda, Teftiş Kurulu Başkanı Abbas Yaşar’ın imzasıyla, 30 Kasım 2021 tarih ve İBB-296/11 sayılı rapor hazırlanmış.
İBB’DEN JET BURS
Peki, 38 kişi arasında tanıdık isim var mı diyeceksiniz? Evet, doğru tahmin ettiniz, raporda o dönemki soyadıyla “Fatma Betül Sayan Boyacı” da yer alıyor.
Peki, rapor Fatma Betül Sayan Kaya için ne söylüyor?
Özetleyelim…
– Sayan Kaya, 14 Kasım 2008 tarihinde, İSBAK AŞ’de Elektrik/Elektronik Mühendisi olarak işe alındı.
– O tarihte, ABD’nin New York şehrinde bulunan NYU-Polytechnic Üniversitesi’nde yüksek lisans için kabul almıştı.
– Şirkette işe alındığı gün olan 14 Kasım 2008 tarihinde, İBB şirketinden talep ettiği burs uygun görüldü, yurtdışı eğitim bursu sözleşmesi imzalandı.
– Sayan Kaya, eğitimi devam ederken 1 Nisan 2010 tarihinde, İSBAK AŞ Genel Müdürlüğü’ne başvurarak “özel nedenlerden dolayı” ücretsiz izin talep etti. 1 Nisan-21 Mayıs 2010 arası özel izin verildi.
– İSBAK AŞ’ye 21 Mayıs 2010 tarihinde verdiği dilekçesinde, “yaşadığı güçlükler ve sağlık sorunları nedeniyle” eğitimini devam ettiremez duruma geldiğini söyledi. Bu durumda, 14 Kasım 2008 tarihli sözleşme hükümlerinin uygulanması gerekiyordu. Ancak 21 Mayıs 2010 tarihinde 9 maddeden oluşan ek sözleşme yapıldı.
– İş akdi sözleşmesi bir yıl süreyle askıya alındı. Ek sözleşme ile de yurtdışı eğitim sözleşmesinin süresi de bir yıl uzatıldı.
85 BİN DOLAR VE …
– İBB müfettişleri, İSBAK AŞ İnsan Kaynakları Müdürlüğü’nde şef olarak görev yapan Hüseyin Özdemir ile İştirakler Koordinasyon Müdürü Hasan Özçelik’in, 04 Temmuz 2011 ile 18 Ekim 2011 tarihleri arasında, kurum e-postası aracılığıyla konu üzerine yaptıkları yazışmaları inceledi. Aradan bir yıl geçmişti. Bu yazışmalarda, Sayan Kaya’nın görevine başlamadığı anlatılıyor, ne zaman işbaşı yapacağına ilişkin bilgi talep ediliyor, ancak bir türlü bilgi alınamıyordu.
– Bir yazışmayı müfettişler şöyle aktarmış:
“Tahmini olarak 7 Haziran 2011 tarihinde babası ile görüşüldü. Kendisi bu konu ile ilgili olarak görüşmeleri olduğunu, bize döneceğini söyledi. Ayrıca kızının doğum yaptığını belirtti. Kendisinden durumu ile ilgili rapor talep edildi.”
– SGK kayıtlarında, Fatma Betül Sayan’ın (Boyacı-Kaya) İSBAK AŞ’de 14 Kasım 2011 tarihinde tekrar işe alındığı, 1 Nisan 2015 tarihli dilekçe ile istifa talep ettiği, 20 Nisan 2015 tarihinde işten resmen ayrıldığı görülüyordu.
– Sayan Kaya’ya, yurtdışı yüksek lisans eğitim sözleşmesi kapsamında, İSBAK AŞ tarafından, toplam 85 bin 791 dolar ve ayrıca 20 bin 289 lira ücret ödendiği hesaplandı.
ERDOĞAN’A DANIŞMAN OLMUŞ
– İBB’nin müfettiş raporu, Sayan’ın burs hikâyesinde, üç temel ihlal tespit etmiş.
İlk olarak, başlangıçta sözleşme yapılırken, İSBAK AŞ Yönetim Kurulu’nun yurtdışı eğitim bursu kararının ihlal edildiği sonucuna varıldı.
İkinci olarak, sunulan sağlık raporlarındaki ihlali şöyle tespit etti:
“ ‘Ölüm ve eğitimin durumuna engel hastalık, sağlık kurulu kararı ile tespiti halinde sözleşme kendiliğinden ortadan kalkar, personel mecburi hizmet ve tazmin yükümünden kurtulur’ hükmü gereği, bursiyer tarafından sunulan sağlık raporlarının Sağlık Kurulu Raporu niteliğinde olmadığı anlaşıldığından, ilk sözleşmeye göre bursiyerin şirketin kendisi için üstlendiği masrafları tazmin etmesi gerekirken, bursiyer ile ek sözleşme yapılarak eğitim süresinin bir yıl daha uzatılmasının sözleşme hükümlerine aykırı olduğu…”
Üçüncü olarak ise daha ilginç. Zira sözleşmeye göre, Sayan Kaya’nın eğitimi bitince, İSBAK AŞ’de çalışması gerekiyordu. Başka bir yerde çalışamazdı. Ancak bunun olmadığı, bizzat Sayan Kaya’nın özgeçmişiyle itiraf ediliyordu:
“Yurtdışı eğitim sözleşmesinin 7.5. maddesinde ‘…personelin eğitim sonrası yurda dönüşünde, mecburi hizmet süresinde işverenin işyeri haricinde bir işte hiçbir şekilde ücretli veya ücretsiz olarak çalışamayacağına, danışmanlık hizmeti veremeyeceğine,…’ hükmü yer almasına rağmen ‘https://www.betulsayan.com/ocgecmis’ uzantılı web adresinde Fatma Betül Sayan Boyacı’nın ‘…2009 yılında AK Parti İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi olarak seçildi. 2010-2012 yılları arasında Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Genel Başkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanlığını yürüttü. 2012 yılında yapılan kongreyle tekrar AK Parti İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi olarak seçildi ve AK Parti İstanbul Tanıtım Medya’dan sorumlu İl Başkan Yardımcılığına atandı…’ bilgilerine yer verilerek sözleşmenin bu maddesinin açıkça ihlal edildiği…”
Sayan Kaya, şirketteyken Erdoğan’a danışmanlık yapıyordu!
İBB PARAYI GERİ İSTEDİ
Sonuç olarak İBB, dönemin İSBAK AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ali Karahan’ın da aralarında olduğu 13 kamu görevlisi hakkında, 6 Aralık 2021 tarihinde, savcılığa dosya sundu. Söz konusu isimlerin yargılanmasını istedi. Bunun dışında söz konusu memurlarla birlikte, Sayan’dan ve aile üyesi kefillerinden; 20 bin 289 lira ve 85 bin 791 doları ve masrafları, yasal faiziyle birlikte talep etti. Gereğinin yapılması için 7 Aralık 2021’de İSBAK’a yazı yazdı.
Kısacası Fatma Betül Sayan Kaya, İBB mesajları yağdırırken arka planda kendisiyle ilgili kritik bir soruşturma yürütülüyordu. Daha önce, yurtdışı eğitimi için kaynaklarını kullandığı İBB, yönetim değişince kamu zararının peşine düşmüştü. Sayan Kaya, kendisinden “geri öde” talebiyle İBB’ye borçlu hale gelmişti. Bu konuya hiç girmeden, karın yağışını İBB hesaplaşması için fırsata dönüştürmüştü.
İBB bir kamu kuruluşu. Onun başkanı da yöneticileri de “afet varken yemeğin, tatilin sırası mı” diye eleştirilebilir. Bu hangi partiye oy vermiş olursa olsun, kamudan hizmet bekleyen her yurttaşın hakkıdır. Ancak İBB müfettişlerinin hazırladığı rapor gösteriyor ki birilerinin derdi ne yemek ne tatil. Asıl mesele kamu kaynaklarının onlar için nasıl harcanacağı!
Kara bakarken kârı gözden kaçırmayın!