Yazarımız Barış Doster, son günlerde Türkiye’nin dört bir yanında devam eden yangın faciasıyla ilgili dikkat çeken tespitlerde bulundu ve sorular …
Yazarımız Barış Doster, son günlerde Türkiye’nin dört bir yanında devam eden yangın faciasıyla ilgili dikkat çeken tespitlerde bulundu ve sorular yöneltti.
Barış Doster, Cumhuriyet’te “Orman yangınları ve plansızlık” başlığıyla yayınlanan yazısına “Türkiye, günlerdir orman yangınlarıyla mücadele ediyor. Bu yangınlarda insanlar ölüyor, hayvanlar ölüyor, ağaçlar, bitkiler ölüyor. Doğa ölüyor. Millet olarak canımız, ciğerimiz yanıyor. Yangınlarla mücadeledeki başarısızlık, eşgüdüm eksikliği, teknik donanım yetersizliği, özellikle de yangın söndürme uçaklarının azlığı, yurttaşların öfkesini ve acısını daha da artırıyor” sözleriyle başladı.
Doster’in yönelttiği sorular şöyle:
Hepimizin aklındaki sorular şunlar: Türkiye gibi diğer özellikleri yanında, doğal güzellikleriyle de öne çıkan, turizm ülkesi olarak da dikkat çeken, üstelik orman yangınlarının sık yaşandığı coğrafyasıyla bilinen bir devlet, niçin orman yangınlarıyla mücadelede bu kadar yetersiz kalıyor? Bu yangınların birincil sebebi neden bir türlü bulunamıyor? Tüm dünyayı etkileyen küresel ısınma yanında, geçen yıllardaki orman yangınlarının nedenleri arasında gösterilen dikkatsizliğin, arazi mafyasının, PKK terör örgütünün, yaşadığımız son yangınlarla ilgisi var mı? Varsa ne kadar? Orman yangınlarıyla mücadelede akıl, bilim ve deneyim devre dışı bırakıldığı için mi bu kadar başarısızız? Yeterli mali kaynak mı yok? Personel sayısı mı az? Halkımız mı bilinçsiz? Kanunlar mı etkisiz? Türk Hava Kurumu’nun son yıllarda içine düştüğü durum, yangınları söndürmede büyük bir zaaf mı yaratıyor?
Soruları çoğaltabiliriz elbette.
Fakat şurası kesin, mesele çok daha derin. Sorun çok daha büyük ve yapısal. Aynen ekonomik sorunlarımız gibi aynen sığınmacı sorunumuz gibi aynen eğitimde, sağlıkta, yargıdaki sorunlarımız gibi orman yangınlarıyla mücadelede de akıl ve bilim devre dışı kaldığından, planlama, örgütlenme, eşgüdüm bir kenara konulduğundan, başarılı olamıyoruz. Ormanlara, ağaçlandırmaya, orman köylüsüne, ormanların ekonomik getirilerine, sulamaya, tarım arazilerine ilişkin kapsamlı, ayrıntılı çalışmaların eksikliğini çekiyoruz. Bütüncül bir bakış açısı olmayınca da sorunları çözemiyoruz.
Aynı durum, denizlerimizdeki kirlilikle, son aylarda gündemimize gelen müsilajla mücadelede de öne çıkmıyor mu? Dış politikada da görülmüyor mu? Depreme ilişkin alınan önlemlerde de göze batmıyor mu?