Demokrasi ve özgürlükleri yok eden 12 Eylül askeri darbesinin ardından gelen sıkıyönetimin açtığı önemli davalarından biri olan Barış Derneği …
Demokrasi ve özgürlükleri yok eden 12 Eylül askeri darbesinin ardından gelen sıkıyönetimin açtığı önemli davalarından biri olan Barış Derneği davası kapsamında günlerce işkence gören ve tutuklanan aydınlar, darbenin 41. yıldönümünde Büyükada’da buluştu. Canlı tarih niteliğini taşıyan masada, o yıllarda yaşanan acı hatıralar kahkalarla anlatıldı, şiirler okundu. Yaşadıkları işkencelere rağmen birbirlerinden yıllarca hiç kopmayan aydınlar, “Tarihte savaş suçluları vardı ama barış suçlularını siz yarattınız. Başka suçumuz yoktu’ dedik. Barış Derneği davası Türk aydınının alnının akı olan bir davadır” görüşünü dile getirdi.
Barış Derneği davası, 12 Eylül darbesinin ardından gelen sıkıyönetimin açtığı davaların en ünlülerindendi. Uzun yargılamaların sonunda çeşitli mahkûmiyetler verildi. Dava, Türkiye ve dünya kamuoyu tarafından izlendi. Türk ve dünya basınında birçok kez haber yapıldı. Barış Derneği’nin yargılanması dünya basının da “barışın yargılanması” diye anıldı. Dava sanıkları, davanın sürdüğü 1984 yılında Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi. Dava, Türk Ceza Kanunu’nun 141 ve 142. maddelerinin kaldırılmasının ardından düştü. 12 Eylül’ün 41. yıldönümünde Barış Derneği davası sanıkları mağdur aydınlar Büyükada’da bulunun Hotel Anthea’da bir araya geldi.
Buluşmaya Barış Derneği Davası sanıklarından Enis Coşkun, gazemiz yazarı Ali Sirmen, Ataol Behramoğlu, avukat Turgut Kazan, eski CHP milletvekili Kemal Anadol, Mustafa Gazalcı, Gencay Şaylan, Ergun Elgin, Niyazi Dalyancı, Şefik Asan ile gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya, yazarımız Miyase İlknur, Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül ve dostları katıldı. Aydınlar, akşam yemeği öncesi ada turu yaparak Adalar Müzesi, Rum Yetimhanesi ve Aya Yorgi’yi ziyaret etti.
Açılış konuşmasını Enis Coşkun yaptı. Coşkun, barışa gönül vermiş dostların bir araya geldiğini dile getirerek “Bugün burada ülkemiz barış ve demokrasi savaşımının tarihini ve bu yolda kaybettiklerimizi de anıyoruz” dedi.
‘ZULÜM DÖNEMİYDİ’
Barış Derneği davası ile ilgili hazırlanan video izletildi. Orhan Taylan, Mehmet Karaca, Genco Erkal ve eski AB parlamenteri Yunan Barış Komitesi’nden Stratis Korakas’ın toplatıya neden katılamadıklarına dair gönderdikleri kısa mesajlar okundu.
Ardından Barış Derneği davası sanıklarından avukat Turgut Kazan, Mustafa Gazalcı, Gencay Şaylan, Enis Coşkun ve Kemal Anadol 41 yıl sonra gerçekleşen buluşmayı Cumhuriyet’e anlattı.
Avukat Turgut Kazan: O günler, hele hele yargılamanın içinde hukukla ilgili bir insan için o günler hiç gözümüzün önünden gitmez ki. O günler gerçekten bir avukat için zulüm dönemidir. İnanılmaz haksızlıklara tanık olduk. O yüzden o dönem benim gibi yaşamın içinde mesleğini yapmaya çalışan bir avukatın unutması mümkün değil.
Enis Coşkun: Bir araya geldik. Belki de insanlar birbirlerini son defa görüyorlar. Birlikte çalıştığımız, yargılandığımız arkadaşlarımız gözümüzün önünden geçti. Toplantı yapmak için Barış Hareketi içinde yer alan isimlere baktım. O kadar kaybımız var ki yüreğim sızladı. Bu acıyı bir araya gelince daha somut yaşadım. Hepimiz barıştan yanaydık. Dünyaya örnek olabilecek bir harekettik.
‘BARIŞI SAVUNDUK’
Mustafa Gazalcı: Yaşamdan kopan eski barışçıları sevgiyle andık. Barış savaşım isteyen bir şey. Hepimiz fiziken yaşlansak bile barış anlayışı hepimizin yüreğinde taptaze duruyor. Savunmalarımızda, sorgularda pişman olacak tek bir şey yapılmadı. Barış Derneği davası onur duyduğumuz, çocuklarımıza bırakacağımız bir kalıptır. Suçumuz barışı savunmaktı. O dönem “Tarihte savaş suçluları vardı ama barış suçlularını siz yarattınız. Başka suçumuz yoktu” demiştim. Barışı savunmak ancak övünç olur.
Gencay Şaylan: Askerlikten daha yoğun bir arkadaşlık ve ortak bir mücadele vardı. Hiçbirimizin hayatından o anıların canlılığı, önemi çıkmadı. Giderek sayılarımız azalıyor ama kalanlar bir araya geldiğimiz zaman hoş oluyor. Hepimiz değişik mesleklerden, değişik partilerden, değişik siyasi görüşlerden gelmiş olmamıza rağmen yaşam bizi çok bir araya getirdi.
Kemal Anadol: 12 Eylül faşizmi Amerika’nın oyunuyla Türkiye’de sahnelendi. 12 Eylül’de Barış davası bütün operasyonlardan sonra oldu. Ürken, korkan bir tek sanık olmadı.