Gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, Türk Lirası’nın yaşadığı anlık değer kayıplarının alışveriş işlemlerine nasıl yansıdığına dair kendi yaşadığı …
Gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, Türk Lirası’nın yaşadığı anlık değer kayıplarının alışveriş işlemlerine nasıl yansıdığına dair kendi yaşadığı deneyimi anlattı.
“Milleti soy ki… İktidar yaşasın!” başlığıyla kaleme aldığı yazıda Balbay, Ankara’da gittiği bir teknoloji mağazasında birçok ürünün etiketinin bulunmadığını gördüğünü aktarırken, durumun nedeninin sorduğunda “Günde ortalama 4 ile 7 kez etiket değiştiriyoruz. Sadece bu iş için eleman tutsak bile yetişmek mümkün değil. Çareyi bu yöntemde bulduk…” yanıtı aldığını belirtti.
Mağazaların artık borsa gibi anlık işlemlerle yürüdüğünü dile getiren Balbay, “Bunlar geçmişteki çok büyük buhran günlerini ya da Latin Amerika ülkelerini anımsatıyor” dedi.
Balbay’ın yazısında ilgili bölüm:
“Önceki gün Ankara’da bir teknoloji merkezine gittik. Bilgisayarla ilgili bir alım şart olmuştu. Baktık, pek çok üründe etiket yok. Görevli elindeki cihazı barkoda tuttu, ederini söyledi.
Neden etiket olmadığını sorduğumuzda şu karşılığı verdi:
“Günde ortalama 4 ile 7 kez etiket değiştiriyoruz. Sadece bu iş için eleman tutsak bile yetişmek mümkün değil. Çareyi bu yöntemde bulduk…”
Birkaç ürün baktıktan sonra yeniden aynı yere gelip daha önce sorduğumuz cihazın önünde durunca, görevli seslendi:
“Fiyatı tekrar kontrol etmem gerekecek…”
Anlık döviz kuru üzerinden fiyatlama yapılıyor, elektronik ortamda sürekli yenileniyor.
Mağazalar artık borsa gibi. Anlık işlemlerle yürüyor.
Bunlar geçmişteki çok büyük buhran günlerini ya da Latin Amerika ülkelerini anımsatıyor.
Bütün bunların üstüne Erdoğan, hâlâ fiyatların artışını stokçuda arıyor. Bulursa en ağır cezayı verecekmiş. Ekonomiyi dünya ligine sokacaklardı, depoya soktular.
Sormazlar mı:
Madem stok var, şeker, yağ gibi temel ürünlerin bir adetten fazlasının satışı niçin yasak?
Türkiye, bütün çarpıklıkların üst üste geldiği bir sömürge ekonomisine döndü.
Fakirden alıp zengine veriyorlar.
Rakamları büyütüp ekmeği küçültüyorlar.
Ülke büyüyor ama gelişmiyor.
Devlet vatandaşın kârına ortak, zararına karışmıyor.
Tarihimizde ilk kez bankalardaki döviz hesabı Türk Lirası’nı geçti.
Enflasyonda TÜİK’in rakamlarıyla uzmanların rakamları arasında iki buçuk kat fark var.
Bütün bunlardan sonra pembe tablo çizebilmek, ancak buna inanacak insanların hâlâ var olduğunu düşünerek mümkün olabilir.”