Eylül ayında 8 liranın altında olan dolar 4 ayda 500 baz politika faizi puanı indirilmesi nedeniyle aralık ayında 18 lira seviyesine kadar …
Eylül ayında 8 liranın altında olan dolar 4 ayda 500 baz politika faizi puanı indirilmesi nedeniyle aralık ayında 18 lira seviyesine kadar yükseldi. Tüm müdahaleler doların ancak 13-14 lira arasında sabitlenmesi için yeterli olabildi.
‘Dolar kırmızı bölgeye girip alarm sinyalleri çaldırır da enflasyon geri durur mu?” diyerek piyasalarda yaşanan krizi köşesine taşıyan Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, ”TÜFE’de yıllık artış aralık sonunda yüzde 36, bu yılın ocak ayı sonunda da yüzde 49’u buldu. Kim tutar fiyatları, öyle görünüyor ki şubat sonunda yüzde 50 düzeyini de aşarız. 2002 sonunda 100 olarak yola birlikte çıkan dolar ve TÜFE, uzun süre TÜFE lehine seyreden bir eğilimden sonra bu yılın ocak ayında yeniden birbirine kavuştu” ifadelerini kullandı.
”KEŞKE SARI BÖLGEDE KALSAYDI”
Aktaş, “Dövizin o ılımlı seyri 2011 yılından itibaren değişti ve artış başladı. Doların ve TÜFE’nin 2002 düzeyini 100 kabul ederek bir endeks oluşturduk. 2002’de 100 olan dolar endeksi, 2010’da 95’e inmiş; artmak bir yana yüzde 5 düşüş var. Dolar böyle bir gerileme gösterirken aynı dönemde TÜFE yüzde 107 artarak 100’den 207’ye çıkmış. Bu ayrışmanın en büyük nedenini biraz önce yazdık; petrol fiyatlarındaki artış. Dolarda güzel günler 2011 yılıyla birlikte sona erdi. 2010’u 1.55 düzeyinde kapatan dolar, bir yıl sonra 1.91’e tırmandı. Her ne kadar bir sonraki yıl bir miktar gerileme yaşanmışsa da dolar artık bir daha hiç gerilemedi ve yıl sonları itibarıyla hep yükselen bir grafik çizdi. Dolar, tehlike işareti olan sarı bölgeye girmişti bir kere… Ama keşke sarı bölgede kalsaydı” değerlendirmesinde bulundu.
”ŞİMDİ UĞRAŞ DUR, KUR DÜŞSÜN”
”Şimdi görünürde tüm çabamız kurun düşmesini, bu sayede de enflasyonun gerilemesini sağlamak” diyen Aktaş, ”Yirmi yıllık bir iktidar döneminin sonunda hala üç beş ay sonrasına ilişkin hedefler koymak, bu yirmi yılın kayda değer bir şekilde değerlendirilmediğinin işareti sayılmaz mı? Sanki biraz da ağaca bakmaktan ormanı göremez olduk gibi… Ekonominin öncelikli sorunu enflasyon gibi görünüyorsa da, ki öyle, orta vadeli sorunumuz başka. Türkiye yatırım yapılan ve istihdam sağlayan bir ülke olmaktan giderek uzaklaşıyor. Bu köşede dün detaylı olarak yazdık. Gençler mutsuz; özellikle son iki yılda bu mutsuzluk inanılmaz bir hızla artıyor. Çünkü gençler işsiz; çünkü gençler liyakatin yerle bir olduğunu görüyor; üniversiteye adım attığı günden itibaren üniversiteli olmanın tadını çıkaramıyor ve mezuniyetini düşünmeye başlıyor” dedi.