Bir dönem Türk rock müziğinin efsane ismi Cem Karaca ile yaşadığı aşkla adından söz ettiren Meral Karaören, hayatının en zor günlerini yaşıyor. Kendisini polis ve savcı olarak tanıtan dolandırıcıların tuzağına düşen Karaören, "FETÖ soruşturması" bahanesiyle hem 94 yıllık aile yadigârı evini, hem de 20 milyon TL'sini kaybetti. Şimdi adalet arayan Karaören, benzer durumların yaşanmaması için mücadele ediyor.
"FETÖ Peşinde" Yalanıyla Korku İmparatorluğu
Olay, dolandırıcıların Meral Karaören'i "FETÖ sizin mal varlığınızı ele geçirdi, biz sizi koruyacağız" sözleriyle korkutmasıyla başladı. Kendisini sözde emniyet mensubu olarak tanıtan Yıldırım Öztürk adlı kişi, Karaören'i bu yalanla ağına düşürdü. Sürekli devam eden görüşmeler sonucunda Karaören, dolandırıcıların her dediğini yapmaya başladı.
Karaören yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: "2023 yılında aramaya başladılar. Kendisini polis ve savcı gibi tanıtan kişiler İzmir'de adıma bir nüfus kağıdı çıkarıldığını, bunları yapanların FETÖ'cü olduğunu söyleyip yakınlık kurdular. Tüm bilgilerimi biliyorlardı araç plakasından tutun da tapu bilgilerine kadar inandım." Görüşmelerin 24 saat sürdüğünü belirten Karaören, "Bana artık operasyon için son noktaya gelindiğini FETÖ'cüleri yakalamak için direktiflere uymam gerektiğini anlattılar. 'Mezardan baban çıksa söylemeyeceksin' dediler tamam dedim" ifadelerini kullandı.
Miras Evin Senaryolu Satışı ve 20 Milyonluk Vurgun
Dolandırıcılar, Karaören'e tapuda yapılacak satışın gerçek olmayacağını, bunun sadece bir tuzak olduğunu söylediler. Ancak gerçekte bu, tam anlamıyla bir dolandırıcılık senaryosuydu. Karaören, korku içinde emlakçılardan fiyat aldı, ev için anlaşma yaptı ve yaklaşık 20 milyon TL'yi "operasyon parçası" olarak kendi elleriyle havale etti.
Karaören, yaşadığı kabusu şu sözlerle dile getiriyor: "FETÖ'cüleri yakalamak için bana bunun hayali bir satış olacağı söylendi. 'Ertesi gün tapunuzu teslim edeceğiz' dendi. Bu sırada Fethiye de üç emlakçı da vardı." 1957 depreminde insanların sığındığı 94 yıllık taş evini kaybettiğini belirten Karaören, yaşadığı acıyı "içimin yandığını" söyleyerek ifade ediyor.
Banka ve Polis Uyarılarına Rağmen Dolandırıcılığa Devam
Banka çalışanları ve çağrılan polislerin uyarılarına rağmen Meral Karaören, "Bilincim yerinde olarak işlem yapıyorum" şeklinde raporlar ve imzalar vererek transferleri gerçekleştirdi. Bu durum, dolandırıcıların Karaören üzerindeki psikolojik baskısının ne kadar büyük olduğunu gözler önüne seriyor.
Adalet Savaşı Başladı
Olayın anlaşılmasının ardından Karaören, dolandırıcılardan şikayetçi oldu ve Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığı geniş çaplı soruşturma başlattı. Aynı zamanda tapunun iptali ve mülkiyetin geri alınması için hukuk mücadelesi de sürüyor.
Meral Karaören şimdi, hem kaybettiklerini geri almak hem de başka kimsenin bu tuzağa düşmemesi için adalet mücadelesi veriyor. Dolandırılan Karaören, "60 Yıllık birikimim elimden uçtu gitti. Devletime güveniyorum, evimi değil ama belki onurumuzu kurtarırız" diyerek umudunu koruyor.
Meral Karaören'in yaşadığı bu acı olay, dolandırıcıların ne kadar acımasız ve yaratıcı olabileceğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu tür olayların önüne geçmek için vatandaşların daha dikkatli olması ve şüpheli durumlarda mutlaka yetkililere başvurması gerekiyor. Unutulmamalıdır ki, hiçbir resmi kurum veya görevli, vatandaşlardan para talep etmez.