Neden 65 yaşını dolduran bir oyuncu sahneye çıkamıyor? Üstelik sezonda oyunu var, oynuyor ama iki gün önce 65 oldun, son oyunundu artık sahneye …
Neden 65 yaşını dolduran bir oyuncu sahneye çıkamıyor? Üstelik sezonda oyunu var, oynuyor ama iki gün önce 65 oldun, son oyunundu artık sahneye çıkamazsın deniyor. Oyun programdan çıkarılıyor. Yani sezonun bitmesi bile beklenmiyor. Ama asıl soruyu tekrar etmekte fayda var. Neden 65 yaşını dolduran bir oyuncu mesleğini yapamıyor?
NEDEN?
Devlet Tiyatrosu Genel Müdürlüğü, önce kurumda emekliye ayırdıkları sanatçılara, sonra da artık sahnede ustaları göremeyecek olan tiyatroseverlere mutlaka en kısa zamanda bunun yanıtını verecektir! Bekliyoruz.
Yakın zamanda İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda “Kontrabas” adlı tek kişilik oyunda rol alan Metin Belgin, 4 Şubat’ta 65 yaşını doldurdu. Konuştuğumuz Belgin hiçbir resmi açıklama yapılmadığını, sadece sözlü olarak artık sahneye çıkamayacağının söylendiğini belirtti. Belgin, “Bir kere başka mesleklerle karıştırılmamalı, usta – çırak ilişkisi bu. Bizler ustalar sayesinde bugüne geldik. Ama ben artık çıraklarla bir ilişki kuramayacağım. Dünyada da bunun bir örneği yok. Bana hiçbir açıklama yapılmadı. Bundan sonra sadece yönetmen olarak görüşebiliriz sözlü cümlesi dışında bana hiçbir resmi açıklama yapılmadı. Pandemi sürecinde çalışmama durumu vardı. Ama sonrasında bu kararı neden aldı yöneticiler, bunun sebebi nedir? Neden 65 yaşını dolduran oyuncular artık sahnede olmayacak? Bunların açıklamasını bekliyoruz.
Şunu merak ediyorum: Bundan sonra genç rollerden oluşan oyunlar mı sahnelenecek? Yaşlandıracaklar mı genç oyuncuları?” diyor.
Hatırlayalım, yine yakın zamanda “Josef Bieder’ın Yıldızının Parladığı An (Aksesuvarcı)” adlı oyunda rol alan Ali İpin 65 yaşını doldurdu ve artık sahneye çıkamazsın denildi. Peki ne oldu? Oynadığı oyunun yönetmeni oldu. Şimdi onun canlandırdığı karateri de Murat Karasu oynuyor. Karasu 65 yaşına gelince, o da oyunun yönetmeni mi olacak sorusu da akla gelmiyor değil. Oyuncu olamazsın ama yönetmen olabilirsin.
Bir dönem İstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü yapan yazar, çevirmen, yönetmen ve oyuncu Nesrin Kazankaya, bu durumun akla ve mantığa aykırı olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Tiyatro sanatını çölleştirecek bir uygulama. Yaşı büyük, deneyim isteyen rolleri makyajla gençlere mi oynatacaklar? Yıllarca sanatçının emeklisi olmaz diye mücadele etmiştik. Her alanda olduğu gibi tiyatroda da büyük bir çöküş yaşanıyor. Haydi emekli ettiniz, bırakın hiç değilse sözleşmeli çalışabilsinler. Sanatçılara ve seyirciye büyük saygısızlık.”
4 Şubat’ta 65 yaşını dolduran Metin Belgin, tek kişilik oyunu “Kontrabas”ı artık sahneleyemeyecek.
EN VERİMLİ DÖNEM
Halen İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda oyunculuk yapan ve 65 yaşına iki yıl kalan Mehmet Ali Kaptanlar, “Sanatçının yaşı olmaz!” diyor. Kaptanlar, “Oyuncu sağlıklıysa, akli melekeleri yerindeyse sahnede olmaya, üretmeye devam etmelidir. En olgun, en verimli olacağı dönemlerinde onu sahneden uzaklaştırmak, genç oyuncularla bağlarını koparmak tiyatro sanatına zarar vermektir. 65 yaş üstü rolleri, genç oyunculara sakal bıyık takarak, makyaj yaparak sahneye çıkarmak, hem oyucu hem de izleyici için kabul edilemez bir durum. Umarım bu yanlıştan dönülür, 65 yaş üstü yazılmış bütün oyun kahramanları uygun yaşta oyuncularla can bulmaya devam eder” diyor.
Kısa bir dönem Devlet Tiyatroları’nda genel müdürlük ve başrejisörlük yapan, yazar, çevirmen, yönetmen ve oyuncu Yücel Erten ise “Olgunluk dönemindeki oyuncuları sahnelerden uzak tutmak, akıldan, mantıktan, kamu yararını, toplumun ruh zenginliğini gözetmekten uzak, saçma bir iş. Mevcut iktidarın uzun süredir sanat alanlarına ve kurumlarına savaş açmış gibi davranışının bir başka fotoğrafı… Üzülerek şunu da eklemeliyim: Sanatçılarımız da bu tür konularda ortak akıl geliştirmeyi, topluca tepki gösterip çözüm üretmeyi bir türlü öğrenemedikleri için şimdi 65 yaşına gelince tek tek avlanmış oluyorlar” ifadelerini kullanıyor.
GENÇ OYUNCULAR DA HAKKINI İSTİYOR
Devlet Tiyatrosu’nda çözüm bekleyen başka bir konu ise genç oyuncuların kadro sorunu. Kadroya alınmayan ama başrollerde bile yer alan genç oyuncuların talebi aslında çok açık. Devlet Tiyatrosu’nda oyunculuk yapan ve bize ulaşan, adı bizde saklı bir oyuncu, “Talebimiz, bizim bölüm mezuniyetlerimize göre kadroların ya da kontenjanların açılması, sosyal haklarımızın sağlanması ve gelecek kaygısı gütmeden hayatımızı sürdürebileceğimiz bir maaş” diyor.
Genç oyuncu, “Pandemi sürecinden 2-3 ay önce imzalanan bir sözleşme ile birçok arkadaşımız hem sosyal haklarına hem de kaygı gütmeden düzenli bir maaşa sahip olmuştur fakat benim gibi sanata gönül vermiş, daha donanımlı olmak adına konservatuvarların farklı bölümlerinden mezun, aynı zamanda sanat okullarında tiyatro eğitimi almış; dansçı, solist, müzisyen, pandomim ve müzikal oyunculuk mezunu birçok arkadaşım maalesef önce proje bazlı sözleşmelere tabi tutulmuş, daha sonra ise tekrar figüran kotasına alınmıştır” diyor.
Bunun, unvan olarak kazanılmış bir hakkın geri alındığı bir durumu teşkil ettiğinin altını çizen oyuncu, “Şimdi gelelim asıl meseleye. Ben ve benzer durumda olan arkadaşlarım yıllardır bir devlet kurumunda sosyal güvencesi, tazminat hakkı, emeklilik gibi durumları olmadan yevmiyeler ile işimizi iş ahlakı ve disiplini çerçevesinde (ki birçok seçme aşamasından geçerek) hakkıyla yerine getirmeye çalıştık. Kaldı ki imzalanan sözleşmenin çıktığı kararnamede statü gözetmeksizin devlet kurumlarında çalışan personelin maaşa bağlanma esası yer almış ve Devlet Tiyatrosu, bu maddeyi kendi yönetmeliğine dayandırıp dört lisans oyunculuk ibaresi eklemiştir. Fakat tiyatro kolektif bir iştir ve oyunlarda aktif olarak kullanılan nitelikli personelin hakkı görmezden gelinmiştir. İçinde bulunduğumuz oyunlarda ise kendi bölüm mezuniyetlerimiz özellikle istenmiştir. Tüm bunların dışında olağanüstü pandemi şartlarında hayatımızı sürdürecek iş bulamamış, aynı görevi yapan ekip arkadaşlarımızdan ayrı, işsiz, maaşsız ve sigortasız kalmışızdır” diyor.