ABD’nin 20 yıllık işgalinin ardından sorunlu geri çekilme süreci tamamlanmadan Taliban’ın başkent Kâbil’e girdiği ve ülkenin büyük bir bölümünde …
ABD’nin 20 yıllık işgalinin ardından sorunlu geri çekilme süreci tamamlanmadan Taliban’ın başkent Kâbil’e girdiği ve ülkenin büyük bir bölümünde kontrolü sağladığı Afganistan’ı yeni dönemde çok hassas dengelere bağlı olan hükümet kurma süreci bekliyor. Nüfus ve coğrafi açıdan kuzey-güney farklılığının önemli rol oynadığı ve son anayasasında 14 etnik grubun sayıldığı Afganistan’da istikrarın sağlanmasının, ülkedeki en büyük etnik grup olan ve Taliban’ın büyük destek bulduğu ülkenin güneyinde yaşayan Peştunlar ile kuzeyli gruplar Tacik, Hazara, Özbek ve Türkmenler arasındaki dengeye bağlı olduğu belirtiliyor. Öte yandan Afganistan siyasetinde belirleyici olan Pakistan başta olmak üzere komşu ülkeler ve Rusya ve Çin gibi ülkelerin de ülke siyaseti üzerinde etkisi bulunuyor.
ABD’nin Donald Trump döneminde aldığı çekilme kararını yeni başkan Joe Biden’ın uygulamaya koyması ile Taliban’ın beklenenden çok daha hızlı bir şekilde ülkenin tamamına yakınında kayda değer bir direnişle karşılaşmadan kontrolü sağlamasının ardından gözler bu ülkedeki siyasi tabloya çevrildi. Afganistan; etnik, mezhepsel, bölgesel ve siyasal dinamiklerin ülke siyaseti üzerinde çeşitli ölçülerde rol oynadığı karmaşık bir denklemden oluşuyor.
14 ETNİK GRUP
Afganistan’ın 2004’te kabul edilen anayasasında ülkeyi oluşturan 14 etnik grup sayılıyor. Anayasada sayıldığı sırayla Peştun, Tacik, Hazara, Özbek, Türkmen, Beluç, Peşei, Nuristani, Aymak, Arap, Kırgız, Kızılbaş, Göçer ve Brohi ve diğer kavimler, Afganistan ulusunu oluşturuyor. Bu etnik gruplardan hiçbiri ülke nüfusunun çoğunluğunu oluşturmuyor. Uzun süredir resmi nüfus sayımının yapılmadığı ülkenin halihazırdaki nüfusunun 39 milyon olduğu tahmin ediliyor. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2010 verilerine göre ülkedeki en büyük etnik grubu yüzde 42 ile Peştunlar oluşturuyor. Tacikler nüfusun 27’sini, Hazaralar yüzde 9’unu, Özbekler yüzde 9’unu, Aymaklar yüzde 4’ünü, Türkmenler yüzde 3’ünü, Beluçlar yüzde 2’sini, diğer gruplar da yüzde 4’ünü oluşturuyor.
Ülkedeki coğrafi kuzey-güney ayrımı, etnik yapıya da yansımış durumda. Peştunlar ağırlıklı olarak ülkenin Pakistan sınırına yakın güney bölgesinde yaşarken Tacik, Özbek ve Türkmenler ülkenin kuzey sınırlarında, Hazaralar ise ülkenin orta bölümünde, kuzey bölgesine dahil edilebilecek alanda yoğunlaşmış durumda.
KUZEY-GÜNEY AYRIMI
Afganistan’daki kuzey-güney ayrımı, tarihsel olarak ülke siyasetinde siyasi bir ayrıma da işaret ediyor. Büyük ölçüde Peştunlara dayanan Taliban’a karşı tüm kuzey bölgesindeki grupların 1990’lı yıllarda “Kuzey İttifakı” çatısı altında savaşmış olmaları hafızalardaki tazeliğini koruyor. Birkaç yıllık istisna dışında Afganistan, tarihi boyunca Peştunlara mensup kişiler tarafından yönetilmiş durumda. 2001 sonrası ABD işgali dönemi de dahil olmak üzere ülkenin kral ya da cumhurbaşkanları Peştun asıllı kişilerdi. ABD’nin çekilme kararından sonra ülkenin tamamına yakınını ele geçiren Taliban kadrolarının çoğunluğu da Peştunlardan oluşuyor. Ülkedeki ikinci büyük etnik grup olan Tacikler, ülkenin Tacikistan sınırına yakın bölgesindeki kuzey bölümü ile İran sınırına yakın Herat bölgesinde bulunuyor. Ayrıca Sovyet işgaline karşı direnen ve daha sonra Taliban’a karşı direniş için oluşturulan Kuzey İttifakı’na öderlik eden Ahmed Şah Mesud’un oğlu Ahmed Mesud’un halen Taliban’a karşı savaşını sürdürdüğü Penşir vilayetinde de Taciklerin çoğunluğu bulunuyor. Ülkenin orta kesimlerinde yaşayan Şii kökenli Hazaralar ise 1996-2001 arasında ülke yönetimini ele geçiren Taliban’ın hedefi olmuştu. Ülkedeki diğer büyük etnik grup olan Özbeklerin ise Türkiye ile kültürel yakınlığı bulunuyor. Özbek kökenli Afgan komutan Raşid Dostum’un da Türkiye ile yakın bağları olduğu biliniyor.
BÖLGESEL DENGELER
Taliban’ın kuruluşundan bu yana en büyük destekçisi konumunda olan Pakistan’ın Afganistan siyaseti üzerinde önemli ölçüde belirleyiciliği bulunuyor. Ancak Taliban’ın 1996-2001 arasında ülke yönetimini ele geçirdiği ilk döneminde yaptığı gibi sadece Pakistan’ın desteğine dayanarak uluslararası alanda meşruiyet sağlaması mümkün görünmüyor. Bu nedenle Taliban’ın Çin ve Rusya gibi bölgesel aktörlerle ilişki kurarak, aynı zamanda ülkedeki siyasi dengeleri de göz önünde tutarak bir hükümet kurmaya öncülük etmesi durumunda uzun süreli bir yönetim oluşturabileceğine işaret ediliyor.