Antalya Film Festivali’nde yarışan ve “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü Nihal Yalçın’ın aldığı Zuhal filmini festivalde izledim. Sinemaya …
Antalya Film Festivali’nde yarışan ve “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü Nihal Yalçın’ın aldığı Zuhal filmini festivalde izledim. Sinemaya ayırabildiğim tek gece gösterilen iki filmden biri Nazlı Elif Durlu’nun yönetmenliğini yaptığı Zuhal’di. Diğeri ise “İki Şafak Arasında”. Adana Film Festivali’nde yaşadığım gibi nokta atışı. İkisi de ödülle döndü Antalya’dan. Zuhal’in konusu ilginç. Öyle ilk anda aman aman bir şey yokmuş gibi görünen senaryonun içinde çok şey var. Bir kedi var mesela, sesi var ama kendisi yok, görünmüyor ve onun sesini bir tek Zuhal duyuyor. Bir tek Zuhal duyduğu için de kimse kedinin varlığına inanmıyor!
KEDİ VAR MIYDI?
Zuhal, birlikte olduğu Ahmet yurtdışında iş gezisinde olduğu için yalnız kaldığı evinde, ne komşularıyla ne de annesiyle pek ilişki kurmak istemese de, kedi sesi yüzünden kurmak zorunda kalıyor. Meraklı komşu kadın, iyi niyetli apartman görevlisi, tipik emekli apartman yöneticisi, işi bitirmeyen ustalar, her gün karşılaştığımız tipler aslında. Hangimizin evinde yok ki ve yalnız yaşayan, iş güç sahibi, her davranışı mercek altına alınan hangi yalnız kadın derdini dinletebiliyor ki? Tıpkı Nihal Yalçın’ın ödül alırken kendini apartman yöneticisi zihniyetindeki Tamer Karadağlı’ya dinletemediği gibi. Oysa ne diyordu o: “Bugün benim günüm, ödül kazandım, benden rol çalmasına izin vermeyeceğim!” Zuhal de vazgeçmez, derinlerden duyduğu kedi sesinin peşine düşer. Bu komşuları ve mahalleli arasında kendisi hakkında iyice kuşkulara yol açacaktır. Ona inanan tek kişi ise apartman görevlisinin küçük kızıdır! Kedi var mıydı? Bunun için filmi izlemeniz gerekecek! Zuhal’in Ahmet’le telefonda yaşadığı aşk sahnesi ise Hülya Avşar’ın yıllar önce çektiği ve çok ses getirmiş olan sahneden sonra en cesur olanlardan. O ve dolabı getirip koridorda bırakan ustalarla kavgası, derdini anlatamadığı için sıkıştığı durum ise ödüllüktü gerçekten…
İKİ ‘GÖRÜŞ’ ARASINDA
O gece izlediğim diğer film, “İki Şafak Arasında” ise Dr. Avni Tolunay Özel Ödülü’nü aldı. Ben filmden çıkarken çok da bayılmadığımı söylemeye bile cesaret edemedim, çünkü filmi izleyenler arasındaki sinemacılar pek beğenmiş, göklere çıkarıyorlardı! Bir tekstil fabrikasında yaşanan ve bir işçinin canına mal olan iş kazasının fabrika sahibinin iki oğlundan birinin yaşamını nasıl tersyüz ettiği ve hayatını değiştirdiğini anlatan senaryo sağlam başlamış, ancak kan parası ve ailelerin tepkileri konusunda pek de gerçekçi olmayan ayrıntılarla öyküden koparmıştı izleyici olarak beni. Ayrıca oyunculuklar da çok başarılı gitmediği gibi film de akmıyordu. Ama yine de beğenildiğine göre haksız olan benim herhalde? Festival filmlerine özel bir hoşgörü taşımadığım ve profesyonellik beklediğim için mi dersiniz?