Yurttaşlar, yeni yılın ilk saatlerinden itibaren başlayan zam yağmurunun altında, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yarın açıklayacağı ocak …
Yurttaşlar, yeni yılın ilk saatlerinden itibaren başlayan zam yağmurunun altında, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yarın açıklayacağı ocak ayı enflasyon rakamlarını bekliyor.
Yılın ilk enflasyonu TÜİK tarafından 3 Şubat’ta açıklanacak. Veriler aynı gün saat 10.00’da duyurulacak.
TÜİK’e göre tüketici fiyatları aralıkta aylık yüzde 13.58, yıllık yüzde 36.08 artmıştı. Beklenti aylık yüzde 8.54, yıllık yüzde 30.05’ti. Beklentinin üzerinde gelen yıllık enflasyon son 19 yılın en yükseği olarak kayıtlara geçti. Aylık enflasyonda ise 1994 nisan ayından bu yana en yüksek seviye kaydedildi.
TÜİK BAŞKANI DEĞİŞTİ
Piyasaların gözü enflasyon rakamlarındayken; TÜİK Başkanı Prof. Dr. Sait Erdal Dinçer enflasyon rakamlarının açıklanacağı hafta AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından görevden alındı. Dinçer’in yerine Erkan Çetinkaya atandı.
GÖZLER YARINA KİTLENDİ: ANKETLER NE DİYOR?
Reuters anketine göre, yarın TÜİK tarafından açıklanacak rakamlarla enflasyonun son 20 yılın zirvesine yükselmesi bekleniyor. TL’nin birikimli değer kayıpları, asgari ücret zammı ve artan enerji fiyatları ile birlikte TÜFE’nin ocak ayında neredeyse 20 yılın zirvesi olan yüzde 46,68’e yükselmesi tahmin ediliyor.
Foreks anketinde ise ocak ayı enflasyonuna ilişkin medyan tahmin 19 ekonomist ile düzenlediği ankete göre, TÜFE’de Ocak ayı ortalama tahmin yüzde 9,86 artış olurken, yıllık veride ise medyan tahmin yüzde 46,95, ortalama yüzde 47,01 olarak gerçekleşti.
Bloomberg anketinde ise medyan beklenti ocak ayında tüketici fiyatlarının aylık yüzde 9,4, yıllık ise yüzde 45,5 seviyesinde artması yönünde gerçekleşti.
“FAKİRLİĞİ DAHA DA ARTIRACAK”
TÜİK’in açıklayacağı ocak ayı enflasyon rakamları öncesi, Ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy, Cumhuriyet‘e konuştu.
“Burada 3 nokta var” diyen Ulusoy, “Bir tanesi, resmi verilerin; yeni ağırlıklara ve enflasyon sepetindeki yeni madde sayısına göre dizayn edilmesi. TÜİK, her yıl ocak ayının başından başlamak üzere hanehalkı tüketim eğilimlerine göre ağırlıkları ve ürün madde sayısını belirler. Bu kapsamda, belirli sinyaller çerçevesinde, enflasyonu birkaç puan düşürecek yeni madde ağırlıklarının ortaya çıkacağı gözüküyor. Elektrik, akaryakıt, doğal gaz vb. gibi… Yani bir bakıma enflasyonu aylık yüzde 15’lerden aşağı çekecek bir mekanizmanın varlığı hissediliyor” ifadelerini kullandı.
Ulusoy, “İkinci nokta, zaten geçen ay yüzde 13-14 açıklanan resmi verilerin üzerine gelecek yüzde 10’dan fazla enflasyonun, fakirliği inanılmaz derecede daha da artıracağını söylemek zor değil” dedi.
“KORKUMUZ, ENAG’IN AÇIKLAYACAĞI VERİLERİN ÜÇ HANELİ OLACAĞI…”
Üçüncü madde olarak, ENAG’ın yarın açıklayacağı verilere vurgu yapan Ulusoy, “Korkumuz bunun üç haneli olacağı… Çünkü ÜFE enflasyonundaki artışın da yüzde 100’ü aştığı fikri ve üreticilerin fiyatları hiç beklemeden tüketicilere yansıttığı gerçeği ile, TÜİK’in açıklayacağı yüzde 50 civarında beklenen enflasyonun gerçekçi bir enflasyon olmayacağını halk da sanırım anlayacaktır” diye konuştu.
Ulusoy, sözlerine şöyle devam etti:
“Halkın enflasyonu gelen faturalara, elektrik fiyatlarındaki yükselişe, gıdadaki fiyat artışlarına ve benzeri tüm halkı ilgilendiren madde fiyatlarındaki artışlara göre hesapladığı enflasyon; yüzde 100’ün üzerinde olacak. Bu da aslında çok da gerçekçi bir enflasyon oranı olarak karşımıza çıkıyor.”
“YÖNETİCİLERİN DEĞİŞMESİ, GÜVENİLİRLİĞİ AZALTIYOR”
Son olarak, TÜİK Başkanı Prof. Dr. Sait Erdal Dinçer’in, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından görevden alınmasına da değinen Ulusoy, “Sadece TÜİK değil, devletin herhangi bir kurumunda, fiyatlardaki oynaklıkla beraber kurum çalışanlarının ya da kurum idarecilerinin değişmesi, aynı oynaklığa sahip olması, devlet bazında güvenilirliği azaltan bir mekanizma. Buna çok üzülüyorum ben bir ekonomist olarak ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak” diye konuştu.
‘ALAN GREENSPAN’ ÖRNEĞİ
İstatistikleri veren ya da istatistikleri kendi bünyesine alıp işleyen Merkez Bankası gibi kurumlarda, yöneticilerin belli bir dönem içinde atanmasının ve o dönem sonunda değişmesi gerektiğinin (eğer değişirse), genel bir tavır olduğunu belirten Ulusoy, şu ifadeleri kullandı:
“Örneğin Amerika’yı düşündüğünüzde; Alan Greenspan, 19 yıl boyunca Amerika Birleşik Devletleri Federal Rezerv Başkanı olarak görev yaptı. Bu, siyasi partilerin ideolojilerinden bağımsız olarak, başarısından dolayı kaynaklanan bir sürecin yansımasıydı. Bizde de böyle olması gerekiyor. Oraya gelen yöneticilerin, bağımsız bir kurumu, devlet kurumunu yönetmeleri gerektiği fikriyle, siyasi yaklaşımlardan bağımsız olmadıklarını görüyoruz. Bu bağımlılık da, bir bakıma onların ne kadar kısa sürede göreve gelip, görevden alındığının da bir resmi olarak ortaya çıkıyor. Bu, gerçekten kötü bir olay.”