AKP Ankara Milletvekili Asuman Erdoğan’ın eşi Pasifik Gayrimenkul Yatırım İnşaat AŞ’nin sahibi Fatih Erdoğan’ın, gazetemiz ve yazarımız Işık …
AKP Ankara Milletvekili Asuman Erdoğan’ın eşi Pasifik Gayrimenkul Yatırım İnşaat AŞ’nin sahibi Fatih Erdoğan’ın, gazetemiz ve yazarımız Işık Kansu aleyhine açtığı 2 milyon liralık manevi tazminat davasının ret gerekçesinde mahkeme, “düşünce özgürlüğünün bir boyutunun da basın özgürlüğü olduğuna” vurgu yaparak “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve AİHM içtihatlarının halkı bilgilendirmek için yalnızca basın özgürlüğünün varlığını değil, aynı zamanda halkın doğru olarak bilgilendirilme hakkını da güvence altına aldığına” dikkat çekti.
“KAMU YARARI”
Ankara 30. Asliye Hukuk Mahkemesi, gazetemizde yayımlanan Dikmen Vadisi Projesi, Merkez Ankara Projesi, Next Level Avm projesi ile kimi ihalelerle ilgili haberler nedeniyle Pasifik şirketi ve Fatih Erdoğan’ın açtığı manevi tazminat davası hakkında verdiği ret kararının gerekçesini açıkladı.
Gerekçeli kararda, basın özgürlüğünün, anayasada ve Basın Yasası’nda düzenlendiği belirtilerek özetle şöyle denildi: “Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma, yönlendirme yetki ve sorumluluğuna sahiptir. Bu nedenle basının yayın yaparken, yaptığı yayından dolayı hukuka aykırılık teşkil edecek olan eylemi, genel olaylardaki hukuka aykırı olan eylemden farklılıklar taşır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basının bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, yayında kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli ve haber verilirken özle biçim arasındaki denge de korunmalıdır. Bu ilke ve kurallar gözetilmeden yapılan yayın, hukuka aykırılığı oluşturur ve böylece kişilik hakları saldırıya uğramış olur. Anılan ilke ve kurallara uyulması durumunda ise yayının anayasa, Basın Yasası ve basının genel işlevi karşısında hukuka uygun olduğu, kişilik değerlerine saldırı teşkil etmediği kabul edilmelidir.”
“HALKI BİLGİLENDİRME”
Bu ilkelerle birlikte basın özgürlüğünün ve kişilik haklarına saldırı kurumlarının yorumlanmasında yasal düzenleme ve Yargıtay içtihatları ile birlikte AİHM kararlarında yer alan değerlendirmelerin ve evrensel hukuk kurallarının gözetilmesinde hukuksal zorunluluk olduğu kaydedilen gerekçeli kararda, şöyle devam edildi:
“Düşünce özgürlüğünün bir boyutu da basın özgürlüğüdür. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi ve AİHM’nin içtihatlarına göre halkı bilgilendirmek için sadece basın özgürlüğünün varlığını değil aynı zamanda halkın doğru olarak bilgilendirilme hakkını da güvence altına aldığı görülmektedir. Basının kamuoyunu ilgilendiren konularda bilgi verme, aydınlatma görevinin olduğu, bu görevi yerine getirirken bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama haklarını kullanacağı; AİHS’nin 10. ve anayasanın 28. ve 5187 sayılı Basın Kanununun 3. maddesindeki düzenlemelerde güvence altına alma bu hakların kullanılmasının hukuka uygun olduğu düzenlenmiştir. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu edilen haberin yayın yapan birçok gazete ve internet sitesinde yayımlandığı, haberin medyada dolaşan diğer haberlere benzer şekilde olduğu, haberin verilişinde güncellik olduğu, öz ile biçim arasında denge olduğu, manevi tazminat şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.”