Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin ormanların korunması ve yangınlarla mücadeleye ilişkin “belediyelerin sorumlu olduğuna” yönelik …
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin ormanların korunması ve yangınlarla mücadeleye ilişkin “belediyelerin sorumlu olduğuna” yönelik sözlerine, anayasa ve Orman Yasası son noktayı koydu.
Anayasanın “Ormanların korunması ve geliştirilmesi” başlıklı 169. maddesinde devletin bu konudaki görevi, “ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli yasaları koymak ve tedbirleri almak” olarak tanımlanırken, “Bütün ormanların gözetimi devlete aittir” hükmü de yer alıyor. Orman Yasası’nın 69. maddesi ise “orman yangınlarını önlemek ve söndürmek görevininin Orman İdaresi’nde olduğunun” altını çiziyor.
Bakan Pakdemirli, önceki gün Marmaris’te, “Benim son beş günlük bilançoda gördüğüm, orman teşkilatı yerleşim yerlerini korumaktan, birinci derecede aslında sorumluluk belediyelerdedir, ormanların yanmasına müsaade etmek zorunda kaldı” şeklinde açıklamada bulunmuştu. Pakdemirli’nin açıklamaları tepki çekerken, bu açıklamalar ormanların korunması ve olası yangınlarda müdahalede “yetki kimde” tartışmalarını da beraberinde getirdi; gözler de mevcut anayasa ve Orman Yasası’na çevrildi. Anayasanın 169. “Ormanların korunması ve geliştirilmesi” başlıklı maddesinde, devlet açıkça, “ormanların korunması ve sahaların genişletilmesi için gerekli yasaları yapıp tedbirleri almakla” yetkili kılınıyor. Maddede, “Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi devlete aittir. Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz. Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz” hükümleri yer alıyor.
ÖDENEK YETERSİZ Mİ?
Ormanlara ilişkin en kapsamlı yasa ise 31 Ağustos 1956 tarihli Orman Yasası. Yasanın, son hali 19 Nisan 2018’de verilen 69. maddesinde ise “Orman idaresi, orman yangınlarını önlemek ve söndürmek maksadıyla her türlü hizmeti yapar veya yaptırır” deniliyor. “Orman sayılan alanlar dışındaki yangınlarda, ormana sirayet etme riski bulunan kırsal alan yangınlarının söndürülmesine de imkânlar ölçüsünde katkı sağlanacağı” belirtilen maddede ayrıca “yangın söndürme çalışmalarına fiilen katılan resmi ve özel her türlü aracın akaryakıt giderlerinin” bile Orman Genel Müdürlüğü (OGM), yangınla mücadele faydalanılan gönüllülerin yangına ulaşımı ile yangın söndürmeye yarayacak aletleri ve giyeceklerinin ise Orman İdaresi tarafından kaşılanacağına dikkat çekiliyor. Ayrıca “orman yangınlarını önleme ve orman yangınlarıyla mücadele harcamaları için OGM Katma Bütçesi’ne yeterli miktarda ödenek konulur” hükmü kaydediliyor. Tüm bu hükümlere karşın Pakdemirli, “bakanlığın envanterinde yangın uçağı olmadığını” da açıklamıştı.
GÖREV ‘HAVA GÜCÜNÜ’ OLUŞTURMAK!
Öte yandan OGM’nin resmi internet sitesinde de müdürlüğün görev ve yetkilerinin tanımı yapılıyor. Buna göre, “OGM’nin görevleri” başlığı altında, ilk sırada, “ormanların geliştirilmesi, usulsüz ve kanunsuz müdahalelere, tabii afetlere, yangınlara, muhtelif zararlılara karşı korunması ve gerekli kontrolleri sağlama da OGM’nin yetkileri arasında” sıralanıyor. Orman Yangınlarıyla Mücadele Daire Başkanlığı altında yer alan şube müdürlüklerinin de görevi arasında da “orman yangınlarının söndürülmesini planlamak” tanımı yapılırken, Orman Yangınlarını Önleme Şube Müdürlüğü görevleri arasında “orman yangınlarını önlemeye ilişkin altyapı, tesis planlamasını yapmak ve gerekli donanımın teminini sağlamak”; Yangın Güvenliği Şube Müdürlüğü’nün görevleri arasında “yangınlarla mücadelede görev yapan personelin işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilk yardım eğitimlerini yaptırmak, bu konulardaki her türlü donanımların teminini sağlamak/sağlattırmak”; Havacılık Şube Müdürlüğü görevleri arasında ise “orman yangınları ile mücadele kapsamında gerekli hava gücünün oluşturulması veya kiralanması ile ilgili iş ve işlemleri yapmak/yaptırmak” yer alıyor.
‘SORUMLULUK ATMAK ZAFİYETTİR’
Tarım Orman-İş Genel Başkanı Şükrü Durmuş da Pakdemirli’nin açıklamalarına tepki göstererek “Bu bir bakana asla yakışmaz. Bu açıklama acizliktir. Orman Genel Müdürü ve Bakan derhal istifa etmeli. Bu görevi yapamıyorlar. Artık beceremiyorlar. Böyle bir şey olamaz. Sorumluluk atmak zafiyettir. Kendi eksiğini kapatmanın bir yoludur” tepkisini gösterdi. Belediyelerin hemen seferber olduğunu dile getiren Durmuş, belediyelerin elindeki itfaiye araçlarının da “orman arazisine uygun olmadığını” vurguladı. “Bizim arazi araçlarımız 4×4’tür, yüksektir, ara yol olmasa bile birçok yere gidebiliyor” diyen Durmuş, Orman Yasası’na göre OGM’nin, orman diye nitelendirilen her yerden sorumlu olduğunu da vurgulayarak, “Bir orman yangını, şehirdeki ev gibi değildir. Yangının çıkış noktası ormansa, yangının nerede olduğuna bakılmaz” ifadelerini kullandı.
Durmuş, OGM’ye bağlı yangınla mücadele eğitimi veren biri İzmir, diğeri Antalya’da olmak üzere iki merkez olduğunu ancak İzmir’de dört yıl önce açılan merkezin iki yıl açık kaldıktan sonra hiçbir eğitim verilmeden ekipmanları ile birlikte satıldığına da dikkat çekti. Antalya’dakinin ise atıl durumda olduğunu vurgulayan Durmuş, “Şu an yangınla mücadelede yer alanların çoğu eğitimsiz durumda. Yangınla mücadele uzmanlık işidir. Geçmişte işçiler orman köylüsünden alınıyordu, orman köylüsünün çocuğu işe girmeden bu işleri biliyordu. Şu an orman köylüsünden almıyorlar, AKP’den geleni alıyorlar” dedi.