Bir süredir geçimsizlik yaşayan çift, Aile Mahkemesi’nde karşılıklı boşanma davası açtı. Tarafları dinleyen Mahkeme, kadın ağır kusurlu bulunarak …
Bir süredir geçimsizlik yaşayan çift, Aile Mahkemesi’nde karşılıklı boşanma davası açtı. Tarafları dinleyen Mahkeme, kadın ağır kusurlu bulunarak tarafların davalarının kabulü ile boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine hükmetti. Çocuklar yararına tedbir ve iştirak nafakalarına, davalı- karşı davacı erkek yararına tazminatlara hükmederken, kadının tazminat taleplerini reddetti. Her iki taraf da kararı istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi, iştirak nafakalarını artırdı. Erkeğin ağır kusurlu olduğundan bahisle, kadın yararına tazminatlara hükmedildi. Hüküm, davalı- karşı davacı erkek tarafından temyiz edilince devreye Yargıtay 2. Hukuk Dairesi girdi.
TEHDİDE ‘TEPKİ’ DEĞERLENDİRMESİ
Dikkat çekilen kararda, şu ifadeler yer aldı;
“Telefon kayıtlarına göre davacı-karşı davalı kadının değişik zamanlarda, gece geç ve değişik saatlerde yaptığı telefon görüşmeleri ve kadının başka bir erkeğe kendisi tarafından çekildiğini kabul ettiği mesaj içeriği birlikte değerlendirildiğinde kadının davranışının güven sarsıcı boyutu aştığı, sadakatsizlik olarak kabul edilmesi gerektiği ortadadır. Davalı- karşı davacı erkeğin bir kısım hakaret ve tehdit eylemlerinin ise kadının sadakatsizlik eylemine tepki niteliğinde kaldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda davacı- karşı davalı kadın, davalı- karşı davacı erkeğe nazaran ağır kusurludur. Hal böyleyken, erkeğin ağır kusurlu kabul edilmesi yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. Mahkemece, davalı-karşı davacı erkek ağır kusurlu bulunarak davacı-karşı davalı kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmiş ise de kadın, erkeğe oranla ağır kusurludur. Davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olmadığının anlaşılmasına göre Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2. maddesi koşulları gerçekleşmemiştir. Davacı- karşı davalı kadının maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. Boşanmaya neden olan olaylarda davacı-karşı davalı kadın ağır kusurludur. Gerçekleşen kusurlu davranışlar aynı zamanda erkeğin kişilik haklarına da saldırı teşkil eder niteliktedir. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet kuralları gözetilerek erkek yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde davalı- karşı davacı erkeğin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. Kararın bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir.”