Danıştay, Datça’nın doğa harikası kıyılarının Muğla Turizm Çevre Vakfı Turizm ve Ticaret Şirketi’ne (MUÇEV) kiralanmasına karşı açılan davada …
Danıştay, Datça’nın doğa harikası kıyılarının Muğla Turizm Çevre Vakfı Turizm ve Ticaret Şirketi’ne (MUÇEV) kiralanmasına karşı açılan davada bakanlığın kıyıların kiralanması amacıyla pazarlık usulüyle yaptığı ihalelerin dayanağı olan yönetmeliğin ilgili maddesinin yürütmesinin durdurulmasına karar verdi.
Datça’nın doğa harikası kıyılarının kullanım hakkı, pazarlık usulü gerçekleştirilen ihale ile 29 Haziran 2017 tarihinde 3 yıllığına MUÇEV’e kiraya verilmişti. Datça Belediyesi, 15 Mayıs 2020 tarihinde Muğla Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne yaptığı başvuruda söz konusu kıyı alanlarını halkın serbestçe kullanımına açmak ve duş, soyunma kabini, tuvalet gibi gereksinimlerini karşılayacak geçici yapıların hizmete sunulması amacıyla belediyeye tahsisini, tahsis edilmeyecekse de ilçe sınırlarındaki sahiller için yapılacak ihalelerin tümünün içerik, gün, yer ve saatinin bir ay önceden Datça Belediyesi’ne duyurulmasını talep etti. Belediye bu başvurusunun reddedilmesi üzerine, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na karşı dava açtı.
‘İHALEDE TEK İSTEKLİ MUÇEV’
Gazete Duvar’dan Hazal Ocak’ın haberine göre; Datça ilçesindeki doğa harikası Kargı Koyu, Ilıca, Kumluk ve Karaincir plajları bulunan sahil kesimlerinin kullanım hakkının 27 Temmuz 2020 tarihinde yapılan pazarlık usulü ihaleyle 10 yıllığına MUÇEV’e kiralanmasına karar verildi. İhalede tek isteklinin MUÇEV olması dikkat çekti.
‘KIYILAR MAL DEĞİLDİR’
Belediye dava dilekçesinde müdürlüğe yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlem ve bu işlemin dayanağı olduğu ileri sürülen 2 Mayıs 2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ‘Tabiat Varlıkları ve Doğal Sit Alanları ile Özel Çevre Koruma Bölgelerinde bulunan devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin idaresi hakkında yönetmeliğin’ tamamının, tamamı iptal edilmeyecekse dava dilekçesinde belirtilen maddelerinin iptali istendi. Dilekçede kıyı alanlarının mal olmadığına dikkat çekilerek devletin kıyılar üzerinde mülkiyetindeki bir mal gibi tasarrufta bulunamayacağı ifade edildi. Davaya Muğla Çevre Koruma Vakfı Turizm Ticaret Limited şirketi de müdahil oldu.
BAKANLIKTAN MUÇEV’E ÖVGÜ
Dosyada bakanlığın savunması da yer aldı. Tabiat varlıkları ve doğal sit alanları ile özel çevre koruma bölgelerinde bulunan devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler hakkında her türlü koruma, işletme ve işlettirme görevlerinin Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’ne verildiği anımsatılan savunmada ilgili yönetmeliğin bu çerçevede yürürlüğe konulduğu belirtildi. Savunmada, Datça Belediyesi sınırlarında bulunan ve dava konusu yönetmeliğin kapsamındaki yönetmeliğin 55. maddesinin 4. fıkrasının c bendine göre 3 yıllığına MUÇEV’e kiralanmasına karar verildiği, söz konusu kiralama sözleşmesinin süresinin sona ermesinin ardından anılan taşınmazların ilgili yönetmeliğin f bendine göre kiralama işlemlerinin devam ettiği belirtilerek, “MUÇEV, Bakanlığın desteklenmesi ve güçlendirilmesi faaliyetleri yanında, ülkenin çevre değerlerinin korunması ve geliştirilmesine yönelik çalışmalara katkı ve destek sağlayan bir sivil toplam kuruluşu” denildi.
Davaya müdahil olan MUÇEV ise “sıradan bir kurum olmadığını, gelecek nesillere tertemiz ve yaşanabilir bir dünya bırakmak için çalışmalar yürüttüğünü” öne sürerek davanın reddedilmesini istedi.
Davada bahsedilen ilgili yönetmeliğin “c” bendinde, “En az 10 yıl süreli, çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin en uygun şekilde korunması, kullanması, izlenmesi, proje geliştirilmesi, iyileştirilmesi ile çevre kirliliğinin önlenmesi amacı ile faaliyet göstererek vakıflara veya bu vakıfların kuruluşlarına kiraya verme kuralı” yer alıyor.
YARGI ‘DUR’ DEDİ
Davaya bakan Danıştay, Datça Belediyesi’nin başvurusunun reddedilmesini hukuka uygun görmedi ve 2 Mayıs 2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Tabiat Varlıkları ve Doğal Sit Alanları ile Özel Çevre Koruma Bölgelerinde Bulunan Devletin Hüküm ve Tasarrufu Altındaki Yerlerin İdaresi Hakkında Yönetmeliğin 55. maddesinin 4. fıkrasının c bendi”nin yürütmesinin durdurulmasına 2 Ekim 2021 tarihinde oy çokluğuyla itiraza kapalı şekilde karar verdi.
‘HUKUKİ İZAHI YOK’
Danıştay kararında ihaleden önce isteklilerin kim olacağının ihaleyi yapan idare tarafından bilinmesinin mümkün olmadığına dikkat çekilerek şunları kaydetti:
“Bu çerçevede, gerçekleştirilecek olan ihalede mevzuatta öngörülen hangi ihale usulünün uygulanacağının da isteklilerin kimler olacağına göre tayin edilmesinin hukuki bir izahının olmadığı açıktır. Başka bir anlatımla, istekli olabileceklerin niteliğinden yola çıkılarak, bir ihale usulünün belirlenmesi ve hatta tek bir isteklinin davet edilmesine imkan sağlayan bir ihale usulünün (pazarlık usulü) tercih edilmesi mümkün değildir. Bu itibarla, dava konusu yönetmeliğin 55. maddesinin 4. fıkrasının c bendinde isteklinin sahip olması gereken niteliğe göre ihalenin pazarlık usulüyle yapılabileceğine yönelik düzenlemeye yer verilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Tabiat varlıkları ve doğal sit alanları ile özel çevre koruma gölgelerinde bulunan devletin hüküm veya işletme hakkı verilmesinin 2886 sayılı kanun ve uyuşmazlığa konu yönetmelikte genel usul olarak benimsenen ihale usulüne tabi olduğu, dolayısıyla 55. maddesinin 4. fıkrasının c bendinde yer alan kurum ve kuruluşlar için pazarlık usulü ile taşınmaz kiralanmasının üst hukuk kurallarına aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.”