Kameralar bugün hayatımızın her alanında etkin. Dizüstü bilgisayarlar, telefonlar, kapı zilleri ve daha fazlasında kameralara rastlamak mümkün …
Kameralar bugün hayatımızın her alanında etkin. Dizüstü bilgisayarlar, telefonlar, kapı zilleri ve daha fazlasında kameralara rastlamak mümkün. Bazı kameralar, ışık yoğunluğu sensörlerinin minyatürleştirilmesi sayesinde oldukça küçük boyutlara sahip olabiliyor, ancak geleneksel görüntüleme sistemleri, görüntüleri daha az bulanık hale getirmek için var olan bir dizi merceğe dayanıyor. Bu mercekler ise kameraların fiziksel olarak ne kadar küçük olabileceği konusuna bir sınırlama getiriyor.
‘SİNİRSEL NANO-OPTİK’
Bu konuda bir başka yaklaşım ise ‘meta-optik.’ Bu elektronik meta malzeme, ışığı nanometre ölçeğinde yakalayıp yeniden yayan yüz binlerce küçük ‘nano-anten’ kullanıyor. Örneğin, bir yaprak kağıdın yaklaşık 100 bin nanometre kalınlığında olduğu biliniyor.
Bu teknolojiyi kullanan kameralar daha önce de üretilmişti, ancak görüntüleri genellikle zayıf veya dar açıya sahipti. Ancak günümüzün araştırmacıları ‘sinirsel nano-optik’ denilen bir materyal üreterek bu durumu değiştirdi.
GÖRÜNTÜ KALİTESİ YÜKSEK
Araştırmacılar, çalışmalarına eşlik eden bilgisayar algoritması sayesinde, ’40 derecelik görüş alanına sahip tam renkli fotoğraflar çeken’ bir kamera üretti.
Bilim insanları, bu kameralar tarafından çekilen görüntülerin kalitelerinin, kendisinden 550 bin kat daha büyük bir bileşik lens tarafından çekilenlerle eşit olduğunu söylüyor.
Nature Communications dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, bu küçük kameralar, beyin görüntüleme de dahil olmak üzere insanların vücutlarındaki en derin ve hassas noktalara ustalıkla sızabilir.