Ukrayna’da gerginliğin artmasıyla birlikte Batı ve Rusya arasında diplomatik temaslar hız kazandı. Rus ve Batılı diplomatlar geçtiğimiz günlerde …
Ukrayna’da gerginliğin artmasıyla birlikte Batı ve Rusya arasında diplomatik temaslar hız kazandı. Rus ve Batılı diplomatlar geçtiğimiz günlerde soruna barışçıl bir çözüm üretmek için masaya oturdu. Rusya’nın Ukrayna sınırına 100 bin asker göndermesinin ardından NATO-Rusya Konseyi 12 Ocak’ta Brüksel’de toplandı fakat görüşmeler sonuçsuz kaldı. Rusya, NATO ve ABD’den, NATO’nun eski Sovyet coğrafyasında genişlememesine ilişkin garanti isterken, Batı taleplerin kabul görmeyeceğini vurguladı.
Bölgedeki son duruma ilişkin Cumhuriyet’ten Mert Cengiz’e değerlendirmelerde bulunan Eski Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı ve Emekli Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu, “Afganistan’dan apar topar çekilen bir ABD’nin, Rusya’ya karşı apar topar bir askeri operasyonun öncülüğünü yapabilecek durumda olduğunu düşünmüyorum” dedi. Bölgeyi yakından takip eden Gazeteci Erkin Öncan ise, “‘Ukrayna ve ABD ne zaman saldıracak?’ sorusunu yanıtlamak daha doğru olacaktır, zira kendi sınırlarının binlerce kilometre uzağına silah gönderen ülke Rusya değil” diye konuştu.
NATO üyeleri arasında Ukrayna meselesi üzerinden bir ayrışma yaşanacağını düşünmediğini ifade eden Emekli büyükelçi Loğoğlu, Türkiye’nin tereddütlerini diğer üye devletleri ile paylaşabileceğini söyledi. Loğoğlu, Rusya ve NATO arasında ortaya çıkan önceki kriz durumlarını işaret ederek “Kırım örneğini hatırlayalım. Kırım’da NATO devletleri Rus işgaline karşı tekil tepkilerde bulundu. Gürcistan’da da 2008’de Rusya işgal ettiğinde NATO ile çatışma olmadı. Mevcut Ukrayna ikliminde de silahlı çatışma ihtimalini çok ama çok az görüyorum. Ukrayna’da anlaşmazlık konusu, diplomatik görüşmelerle yakın gelecekte çözülemese bile, sürüncemede bırakılabilir. Rusya taleplerinden vazgeçmez; buna karşı NATO da eski Sovyet coğrafyasında genişlemeyeceğini taahhüt etmez” ifadelerini kullandı.
NATO ve diğer Batılı ülkelerin, Rusya’ya karşı yaptırım kararı alabileceğini belirten Loğoğlu, “NATO üye ülkelerinin, özellikle ABD’nin, ve Avrupa Birliği’nin birlik olarak Rusya’ya karşı NATO çerçevesinde alınacak yaptırım kararına uymaları beklenecek” diye konuştu.
KRİZİN TÜRKİYE VE AB’YE ETKİLERİ
Rusya’ya yönelik uygulanabilecek mali yaptırımların ayrıca Türkiye ve Avrupa’yı da etkileyebileceğine dikkat çeken Loğoğlu şunları kaydetti:
“Yaptırımlar ekonomik ve mali konularda olacaktır. Henüz askeri bir yaptırımdan bahsedilmedi. Almanya, ABD’nin zaten çok kuşkuyla yaklaştığı, Rusya’dan Avrupa’ya doğal gaz iletimini sağlayacak Kuzey Akım 2 doğal gaz boru hattı projesine artık daha çekimser davranıyor. Diğer taraftan Rusya herkese meydan okuyabilecek bir ekonomik güce sahip değil. Ayrıca Türkiye de enerji bakımından Rusya’ya bağımlı. Bu nedenle Türkiye de sıkıntılı seçeneklerle karşı karşıya kalabilir.”
“AFGANİSTAN’DAN APAR TOPAR ÇEKİLEN BİR ABD…”
Ukrayna’da yaşanan krizin çatışmaya dönmeden çözüleceğine inandığını belirten Loğoğlu, “Afganistan’dan apar topar çekilen bir ABD’nin apar topar Rusya’ya karşı bir askeri operasyonun öncülüğünü yapabilecek durumda olduğunu düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.
Rusya’nın askeri bir harekatı açıkça göze alıp almadığına dair konuşan Gazeteci Öncan, “Görüşmelerin en azından ilk etapta sonuçsuz kalacağı aşağı yukarı belliydi. Çünkü NATO, doğrudan SSCB’yi çevreleme amacıyla kuruldu ve kuruluş felsefesiyle de uyumlu bir şekilde bugün de faaliyetlerine aktif bir şekilde devam ediyor. Sovyetler Birliği dağıldı, ancak ‘Sovyet tehditi’ anlatısıyla kurulan NATO eski Sovyet coğrafyasındaki faaliyetlerine devam ediyor” dedi.
“NATO’CU DARBELER”
NATO’nun eski Sovyet coğrafyasındaki faaliyetlerinin temel amacının, ABD’nin uluslararası stratejisiyle uyumlu siyasi hareketlerin iktidara getirilmesi olduğunu kaydeden Öncan, “Organize edilen darbeler, büyük toplumsal olaylar, renkli devrim girişimleri, ‘insan hakları’ ihlallerine dair söylemler ve bu ülkelere akıtılan fonlar… Bütün bu başlıkların ‘aynı tornadan çıkması’, kimilerinin söylediği gibi bir ‘komplo teorisi değil’ NATO’nun ajandasıyla tamamen uyumlu olan bir sürecin göstergesi” diye konuştu.
Uluslararası hukuk ve egemenlik hakları bakımından düşünüldüğünde, “Rusya’nın, ‘Ukrayna’yı işgal tehdidi’ olarak nitelendirilen her adımı ‘kendi sınırları içinde attığının” altını çizen Öncan, şu ifadeleri kullandı:
“NATO’nun üyesi dahi olmayan Ukrayna’ya uzun yıllar boyunca silah ve askeri uzman yardımında bulunması ve bu yardımlarda -İngiltere’nin de dahliyle- son dönemde kayda değer bir artış gözlemlenmesi. Bir diğer olgu ise, Kiev yönetiminin Minsk anlaşmaları kapsamında yürürlüğe giren ateşkes kurallarını (ünlü Javelin füzelerinin kullanımı da dahil olmak üzere) sıkça ihlal etmesi.”
“SINIRINDAN BİNLERCE KİLOMETRE UZAĞA SİLAH GÖNDEREN RUSYA DEĞİL”
Rusya’nın aynı diğer egemen ülkeler gibi çıkarları gereği askeri operasyonu göze alabilecek bir ülke olduğuna değinen Öncan, “Ancak bu sorudan önce, ‘Ukrayna ve ABD ne zaman saldıracak?’ sorusunu yanıtlamak daha doğru olacaktır, zira kendi sınırlarının binlerce kilometre uzağına silah gönderen ülke Rusya değil” dedi.
YOĞUN ÇATIŞMALAR OLACAK MI?
Her gün yayınlanan “Rusya Kiev’e hangi yolla girecek” gibi haberlerin somut zemini bulunmadığını belirten Öncan, “Rusya’nın ekonomik ve askeri olarak ABD’nin daha gerisinde olduğu ortada. Ancak, bölgede gerçekten bir sıcak savaş yaşanacaksa NATO ve Ukrayna güçleri karşısında Rus ordusundan önce Donets ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri’nde yaşayan halkı bulacak. Eldeki veriler, Ukrayna’da yoğun çatışmaların kapıda olduğunu gösterse de, Rusya’nın dahil olacağı topyekun sıcak savaş yerine 2014 Maydan darbesi döneminde yaşanan çatışmaların benzer -ve belki de daha kapsamlı- versiyonlarını görebiliriz. Tabii, böyle bir saldırı durumunda Donbass’ta yaşayan Rusların her şekilde savaşacağı belli” diye konuştu.