“Ay Tenli Kadın” şarkısıyla geniş kitlelere ulaşan Ufuk beydemir yeni teklisi “Ellerin Uzansa” ile müzikal yolculuğunu sürdürüyor. Genç şarkıcı …
“Ellerin Uzansa” single’ınızla birlikte kariyerinizde yeni bir dönüm noktasında olduğunuzu anlıyoruz. Bunu biraz anlatır mısınız? Ne değişti sizin için ve neden?
Müzikal anlamda olgunlaştığınızı düşünüyor musunuz?
Sizi daha çok aşk şarkılarıyla tanıdı müzik severler. Gençlik her şeyden önce aşk demektir zaten. Romantik biri misinizdir, aşk ne ifade ediyor sizin için?
“Tamirci Çırağı” gibi Türk rock müziğinin belki en büyük klasiklerinden birini söyleyip kaydettiniz… Cem Karaca’nın ve şarkılarının özel bir yer var mı hayatınızda?
Açıp dinlemekten en çok keyif aldığım Türkçe müziğin sesidir Cem Karaca. Hiç görmesem de bir baba figürüdür benim için.
Başka kimler var sizi etkileyen, yerli, yabancı? Müzisyenler dışında da isim verebilirsiniz..
O kadar uzun bir liste çıkar ki hepsini saymaya kalkarsam. Bir de müzisyenler dışında isim söyleyebilme opsiyonu tanınmış, bu işi daha da zorlaştırıyor. 🙂 Leonardo Da Vinci çok yönlülüğü ve öncülüğüyle epey ilgimi çekiyor. Shakespeare’in 16 ve 17. yüzyılda yazdığı oyunların bugün hala nasıl bu kadar iyi ve etkileyici olduğuna şaşırıyorum. Tarihi karakterler daha çok ilham oluyor sanırım bana.
Bir söyleşinizde müziğe başlamanızı sanki biraz tesadüf gibi anlatıyorsunuz… Gerçekten bu konu öylesine mi şekillendirdi hayatınız? Şöyle sorayım, aslında ne olmak isterken müzisyen oldunuz mesela?
Yok her zaman müzik yapmak hayalimdi. BESYO (Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu) mezunuyum ben, müzik hayatımın bir kenarında devam ederken kuvvet kondisyon koçluğu yapıyordum. Sofar performansıyla insanların ilgisini çekince ilk albümümü yaptım ve o zamandan beri sadece müzik yapıyorum.
‘UMUTSUZ DEĞİLİM’
Türkiye’de yaşayan bir genç olarak kendinizi nasıl hissediyorsunuz; gelecek kaygınız var mı mesela?
Türkiye’deki sokak kedilerinin bile gelecek kaygısı var. Yine de ben her şeye rağmen umutsuz değilim, güzel günlere sahip olmanın bedeli olarak görüyorum bu kötü günleri. Silkelenip kendimize geleceğimize dair umutlarım var.
Pandemi en çok da müzik sektörünü vurdu, hatta yaşamına son veren meslektaşlarınız oldu… Ne düşünüyorsunuz, neden bu kadar sert geçti, geçiyor bu süreç? Hatalar nelerdi, neler yapılmalıydı?
Gerçekten ben de anlamıyorum. Neden bir meslek grubu olarak görülmediğimizi, bu ülkenin vergisini ödeyen vatandaşları olarak neden hiçbir güvencemizin olamadığını ben de bilmiyorum. Neler yapılmalıydının cevabı bende olmak zorunda değil, olmamalı. Bende olacaksa ben gitar çalmayı bırakayım. Herkes işini yapmalı.
Göğsünüzde çok dikkat çeken bir ‘beyin’ dövmesi var. Bunun bir hikayesi var mı?
Evet orada iskandinav alfabesiyle WAR (savaş) yazıyor, ortada beyin ve iki tarafında kılıçlar var. Stratejik savaşı, fikri çağrıştırıyor benim için. Dövmeleri anlamından ziyade estetik duruşuna göre yaptırıyorum o yüzden anlamlarına çok takılmıyorum.
Bir yanda Muazzez Ersoy, bir yanda opera… hangisi daha yakın size?
Muazzez Ersoy daha yakındır tabii ki ama ben yakınlarımdan ziyade keşfetmeye meyilli birisi olarak operaya kulak kabartıyorum.
Cübbeli Ahmet’in literatüre kazandırdığı ve ardından şarkıya dönüşen “Manyak Manyak İşler”i siz de bir sosyal medya paylaşımında seslendirdiniz… Konserlerinizde de söyleyecek misiniz şarkıyı?
Maalesef konser setlist’ime sokacak kadar önemli olamadı. Keşke bir “Ay Tenli Kadın” olsaydı da konserlerde onu da tekrar tekrar çalsaydık. 🙂
Türkiye’de başka “Manyak İşler” ne siz göre?
Sürekli yenilenen fiyat etiketleri bence.