TTB’den 10 Ağustos’ta RTÜK’e gönderilen yazıda, koronavirüs salgınıyla mücadelede aşının en etkili araçlardan biri olduğu, aşıya erişim sorunu …
TTB’den 10 Ağustos’ta RTÜK’e gönderilen yazıda, koronavirüs salgınıyla mücadelede aşının en etkili araçlardan biri olduğu, aşıya erişim sorunu yaşanmayan ülkelerde yüksek aşılama oranlarına ulaşılmasının önündeki en önemli engelin, aşı karşıtları eliyle yaratılan aşı tereddütü olduğu belirtildi. Ulusal ve yerel kanallarda aşı karşıtlarının katıldığı ve toplumda tereddüt yaratmaya yönelik söylemlerin bulunduğu programlardan örneklerin sıralandığı yazıda, şu ifadelere yer verildi:
“Aşı karşıtları, herhangi bir rasyonel dayanakları olmadığı ve herhangi bir bilimsel temele de oturtmadıkları halde, kendilerinden mülhem iddiaları öyle kesin bir dille ifade etmektedirler ki kullanılan dil ve üslup toplumun azımsanmayacak bir kesimi üzerinde büyük bir etki yaratmaktadırlar.”
Basın-yayın organlarındaki sunucu ve gazetecilerin, iddia sahibine bu bilgilere nasıl ulaştığı, kaynaklarının ve araştırma yöntemlerinin ne olduğu gibi sorular sormasının büyük önem taşıdığına dikkat çekilen yazıda, “Topluma doğru bilginin ulaştırılması temel hedefi bir yana bırakılıp aşı karşıtlarınca ortaya atılan görüşlerin bu yaklaşımla sorgulanmaması, sansasyon ve polemiklerle reyting artışlarının öncelenmesi doğru ve ilkeli bir yayıncılık olarak görülemez” denildi.
TTB, yazının son bölümünde ise gerek Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu’na, gerekse de Yayın Hizmeti Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’e göre, toplumun ruh ve beden sağlığına zarar verecek hususlara yer verilemeyeceğine atıf yaptı ve yayınların denetlenerek gereğinin yapılmasını istedi.