Fransız sinemasının benzersiz oyuncusu Isabelle Huppert, bu yıl ana jüri başkanı olarak geldiği 34.Tokyo Film Festivali’nde katıldığı sohbette …
Fransız sinemasının benzersiz oyuncusu Isabelle Huppert, bu yıl ana jüri başkanı olarak geldiği 34.Tokyo Film Festivali’nde katıldığı sohbette neşeli ve sinemanın geleceği konusunda gayet iyimserdi. Oyunculuğuyla ilgili ipuçları verdi, “Oynarken kasmamak en önemli şey benim için. Oyuncu ile kamera arasındaki ilişkiyi kurmak ve duyguyu seyirciye geçirmek yönetmenin işidir, biz oyuncular da her defasında bunu nasıl doğallıkla becerebileceğimizin derdine düşeriz” sözleriyle ‘sinema büyüsü’nün anlaşılmazlığından söz açtı.
Japonya’nın sıkı pandemi önlemleri nedeniyle festivale ancak özel izinle gelebilen az sayıdaki konuk arasında yer alan Huppert ile son dönem yıldızı yükselen Japon yönetmen Ryusuke Hamaguchi’in birlikte gerçekleştirdiği sohbeti biz sinema yazarları zoom aracılığıyla izledik. “Drive My Car” filmiyle bu yıl Cannes’da senaryo ödülü kazanan Hamaguchi ile Huppert yakın gelecekte birlikte bir film yaparlar mı bilinmez ama birbirlerine olan hayranlıkları karşılıklı iltifatlarla ortadaydı. Japon yönetmenin “Oyunculuğunuz öylesine incelikli ki, kelimeler ve sessizlik arasında bir yerde” sözleri alkışlarla karşılandı. “Madam Bovary”, “Seremoni”, “Piyanist”, “Elle” gibi filmlerdeki performansıyla öne çıkan oyuncu “Set öncesi kendimi kasmamaya çalışırım. Doğal oyunculuk dediğinizin gizemi bilinse hayat kolay olurdu. Hele ki biz profesyonel oyuncular için daha zor aslında. Öğrendiğimiz kalıpların dışına çıkmak, gündelik hayatın jest ve mimiklerini hatırlamak önemli.”
Kadim dostu ve yönetmeni Michael Haneke’nin ‘Bir tarafta müthiş acı çeken bir ruh, bir kadın, diğer tarafta buz gibi bir entelektüelizm, bu ikisini bir araya getirebilen başka oyuncu tanımıyorum” sözleriyle mükemmelen özetlediği 68 yaşındaki Huppert ise hâlâ alçakgönüllü ve gayretli: “Öğrenmeye, her yeni yönetmenle yeni maceralara, açılmaya çalışıyorum. Keşfi sonsuz bir âlem.”
Paul Verhoeven, Claude Chabrol gibi ustalarla da çalışan, Cannes’da iki kez kadın oyuncu ödülü alan ve Oscar’a aday olan Huppert, baştacı ettiği efsane sinemacı Jean Luc Godard’dan alıntı yaptı ve “Oyuncunun ne düşündüğünü ve hissettiğini yansıtmak yönetmenin işidir” dedi: “Yönetmen oyuncusuyla kameranın yerini belirleyerek konuşur. Eğer kamera uzaktaysa beden dili önemlidir. Kamera yakınsa gözler konuşur. Yönetmenin benden tam olarak ne istediğini anlamadığım zamanlarda kameranın yerine göre oynarım.”
Filmlerindeki doğallığa hayranlığını dile getirdiği Hamaguchi ise yine sinemanın formüle edilemez büyüsünden söz açtı ve “Keşke kamerayı hiç görmesek, onun varlığı beni tedirgin ediyor, yapaylık duygusu veriyor. Kameranın varlığını unuttuğum zamanlar şahane anlar yaratabiliyorum. Ama bu mucizeyi nasıl yarattığımı çözemediğim için her seferinde yeniden çabalamam gerekiyor” dedi. 30 Ekim-8 Kasım arasında gerçekleşen festivaldeki sohbet dizisi “Memoria” ile Cannes’dan ödüllü Apichatpong Weerasethakul, “Parazit” ile Oscar kazanan Bong Joon Ho gibi önemli sinemacılarla devam edecek.