2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda şampiyon olarak Türkiye’ye tarihinde okçulukta ilk madalyasını kazandıran milli sporcu Mete Gazoz, olimpiyat …
2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda şampiyon olarak Türkiye’ye tarihinde okçulukta ilk madalyasını kazandıran milli sporcu Mete Gazoz, olimpiyat altın madalyasını kazanacağını 5 sene önceden hissettiğini söyledi.
Tokyo’da altın madalya kazanan milli okçu Mete Gazoz, yaptığı açıklamada, çok mutlu olduğunu belirterek, “Tokyo olimpiyatlarında ilk altın madalyayı da ben aldım. Bu böyle anılacak, ilk altın madalya önemli. Olimpiyatlar bambaşka bir kategori, 64 sporcu var ve hepimizin birbirimizi geçme şansı var. Üst düzey bir konsantre gerekiyor, rakibinize psikolojik olarak ondan iyi olduğunuzu kanıtlamanız gerekiyor çünkü fiziksel olarak herkes birbirine eşit.” dedi.
Ay-yıldızlı milli sporcu, Tokyo’da takım arkadaşı milli okçu Yasemin Ecem Anagöz ile karışık takımda madalyanın ucundan döndüklerini, dördüncülük başarısı elde ettiklerini ifade ederek, “Zaten 2020 Tokyo’da ilk defa oldu karışık takım, olimpiyat tarihinde mix takım diye bir kategori yoktu. İlk defa Tokyo’da oldu, bundan sonra da olacak, bizim de en iddialı olduğumuz kategorilerden bir tanesi karışık takım. Karışık takımla madalyayı kaçırmanın biraz üzüntüsünü yaşadık.” diye konuştu.
Ferdi anlamda madalya kazanabilmek için toparlanıp Tokyo’da antrenmanlara devam ettiklerini dile getiren Mete Gazoz, “Bireysellerde son derece çok güzel mücadele ettik, altın madalya da aldık.” dedi.
“Altın madalyanın geleceğini 5 sene önce hissettim” diyen Mete Gazoz, “O zaman bunu söylerken inancım vardı ama gözümde daha büyüktü, daha fazlaydı. Her sene zaman geçtikçe performansım, fiziksel ve zihinsel olarak da güçlenmemle beraber madalyaya yaklaştığımı fark ettim.” ifadelerini kullandı.
Tokyo’da altın madalyanın geleceğini tam olarak ne zaman kestirdiğine ilişkin soruya da Mete, “Özellikle son 4’e kaldıktan sonra artık iyice ‘bu kadar basit değildi bunu kazanmak, bu kadar gözümde büyüttüğüm kadar değildi’ oldum gerçekten. Tokyo’da ikinci turdaki rakibim beni çok zorladı, o günkü hava şartları çok zordu, çok sert bir rüzgar vardı ve fiziksel anlamda iriydi rakibim. Avantajı çok büyüktü, zaten benle karşılaşmasaydı muhtemelen bütün herkesi geçebilecek potansiyeldeydi ama şanssızlığından benimle karşılaştı. Onun dışındaki turlarım çok güzel çok keyifliydi.” şeklinde yanıt verdi.
“SON 5 SENE HER GÜN 10 SAATE YAKIN ANTRENMAN YAPTIM”
Tokyo’da altın madalya öncesinde son oku atarken 10 numaradan vuracağını hissedip hissetmediğine ilişkin soru üzerine de Mete, “Ok giderken hissediyorsunuz tabi de ben o oku 5 sene içerisinde milyarlarca defa zaten gerçekleştirmiştim. Orada bir defa attı gibi gözüküyor ama ben o oku milyarlarca defa attım, kafamda her şey hazırdı nasıl olacağı, nasıl biteceği, zaten finale çıkmadan önce de ‘umarım son okumu 10’a atmam gerekir’ diye çıktım. Çok rahattım, çok emindim o okun 10 numaraya gideceğine.” şeklinde konuştu.
Annesinin ve babasının küçük yaşlardan itibaren doğru yönlendirmesi ve destekleriyle bu spora sağlam temel attığını dile getiren milli sporcu, “Benim de sevmemle oldu bu iş, 3 yaşından beri atıyorum ama aslında 2016’dan sonra tam anlamıyla bir profesyonellik geldi. Sürece baktığın zaman okçuluk hayatım çok kısa aslında, benim resmi olarak 80-90 tane maçım var. Rakibimin 250 maçı var en kötüsünün, rakiplerimin hepsi daha önce olimpiyatlarda altın madalya kazanmış, altın madalya kazanmasa bile olimpiyatlarda madalya kazanmış sporculardı. Bu tecrübe farkını kapatabilmek için onlardan çok daha fazla ok atmak gerekiyordu. Son 5 sene neredeyse her gün 10 saate yakın antrenman yaptım ve sonunda amacımıza ulaştık.” ifadelerini kullandı.
Ay-yıldızlı olimpiyat şampiyonu, çok fazla sevdiği bir işi yaptığını ve okçuluğu hiç bir zaman bırakmayı düşünmediğini, başarmak için bir şeylerden fedakarlık yapmanın gerektiğini, antrenmanlarda yorulsa da günün sonunda ”iyi ki yapmışım” dediğini anlattı.
OLİMPİYAT MADALYASINI KAZANDIĞINDA VERDİĞİ SELAMIN ÖYKÜSÜ
Son oku attıktan sonra verdiği selam hareketinin bu kadar meşhur olacağını düşünmediğini belirten genç sporcu, şunları söyledi:
“8 sene önce 2013’te ilk defa milli takıma girdiğim zaman o zamanki sporcu, şimdi milli takım antrenörlüğümüzü yapan bir ağabeyim takımın en küçüğüydüm ve benimle ilgileniyordu, onunla oyunlar oynarken bir anda aklına bu hareket geldi ve dedi ki ‘ileride dünya şampiyonu olduğun zaman bu hareketi yapacaksın’. Biz sonra onunla o kamp boyunca nasıl yaparız, dünya şampiyonu olacağım, bu hareketi nasıl yapacağım, bayağı bunun çalışmasını yaptık. Sonra ben bunu yaptıktan 5 sene sonra 2018 yılında dünya kupasında şampiyon olduktan sonra nasıl planladıysak aynı şekilde bu selamı yaptım.”
Türkiye’ye döndüğünde bir karşılama beklediğini ancak bu kadar coşkulu bir şekilde karşılanmayı ummadıklarını anlatan Mete, öncesinde Tokyo’da olimpiyat köyündeki milli sporcuların bir karşılaması olduğunu onların sevincinin de harika olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Madalya aldığım için beni kutlamadılar, biz beraber altın madalyayı kutladık, olimpiyat köyündeki bütün sporcu arkadaşlarımla bu çok muazzam bir şeydi. Türkiye kafilesiyle beraber kutlama muazzam bir şeydi.
Türkiye’ye de sabah 4.30’da indik gerçekten çok fazla insan olacağını düşünmüyordum. Uçaktan indik bir sürü kişi karşıladı, sonra içeri girince daha da fazla kalabalık karşıladı, başka şehirlerden gelenler olmuş, okçuluk camiasından eski takım arkadaşlarım geldi. Orada da hep beraber bütün Türkiye’nin altın madalyasını kutladık, çok muazzam duygular.”
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’nun Tokyo’da bütün milli sporcuların yanında olduğunun ve kendisini ilk tebrik edenlerden olmasının hatırlatılması üzerine de Mete, “Madalya almamız için en büyük destekçimiz devletimiz. Tabii ki de şimdiye kadar ne gerekiyorsa bütün her şeyi yaptılar. Sayın Bakanımız da son ana kadar orada, sahada bizimle birlikte, genel müdürlerimiz, hep yanımıza geldiler onlara da çok teşekkür ederim. Devletimizin, bakanlığımızın, federasyonumuzun destekleri çok büyük. Bütün herkesin desteklemesi çok süperdi.” ifadelerini kullandı.
Orman yangınlarının üzüntüsünü de yaşadığını kaydeden Mete Gazoz, “Çok üzücü bir şey, ülkemiz bu durumdayken, insanlar bununla boğuşurken, altın madalyanın en güzel tarafı da insanların kısa bir süre de olsa yüzlerini güldürebilmek. Bir anlığına bile ‘olimpiyatlarda altın madalya kazandık’ diye, insanların benim maçlarımı izleyerek güzel bir haberle kendilerini motive etmelerine sebep olduysam bu beni çok mutlu eder.” diye konuştu.