Türkiye ve İsrail ilişkilerinde yumuşamaya yönelik karşılıklı açıklamalar sürerken iki ülke arasında önceki dönemlerden farklı olarak dışişleri …
Türkiye ve İsrail ilişkilerinde yumuşamaya yönelik karşılıklı açıklamalar sürerken iki ülke arasında önceki dönemlerden farklı olarak dışişleri bakanlıklarının değil cumhurbaşkanlarının merkezinde olduğu bir normalleşme süreci yaşanacak.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 18 Ocak’taki açıklamasında İsrailli mevkidaşı Yitzak Herzog’un bu ay Türkiye’ye gelebileceğini duyurmuş, daha sonra bu ziyaretin gelecek ay ortalarında gerçekleşeceğini söylemişti. Ziyaret konusunda uzun süre sessiz kalan İsrail ise geçen hafta sonu Herzog’un Covid-19’a yakalanan Erdoğan’a “geçmiş olsun” dileklerini iletmek için telefonla aramasına ilişkin resmi açıklamasında iki cumhurbaşkanının “yakın zamanda bir araya gelme olasılığını” ele aldıklarını bildirmişti.
ÖNCE ZİYARET, SONRA ELÇİ
Mavi Marmara kriziyle 2010’da tarihinin en büyük gerilimini yaşayan, 2016’daki yumuşamayla karşılıklı büyükelçilerin atandığı Türkiye-İsrail ilişkileri, 2018’de ABD’nin İsrail’deki elçiliğini Kudüs’e taşıma kararının sonrasında yaşanan gerilimden bu yana maslahatgüzar seviyesinde sürdürülüyor. İsrail’le yeni başlaması öngörülen normalleşme sürecinin odağında ise cumhurbaşkanları olacak. Ankara ve Tel Aviv’deki büyükelçilikler açık ve işler durumda olmasına karşın Herzog’un Türkiye ziyaretinin hazırlıklarını görüşmek üzere iki ülkenin özel temsilcilerinin karşılıklı olarak ziyaretleri de önceki süreçten farklı bir durum oluşturuyor. Herzog’un Türkiye ziyareti, iki ülkenin büyükelçileri atanmadan yapılacak. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, önceki gün bakanlıkta gazetecilerin konuyla ilgili sorusu üzerine “Ziyaret için illa büyükelçinin atanması şart değil. Karşılıklı ziyaret, ilişkileri belli bir noktaya getirmek için yapılır” ifadelerini kullanmıştı. Büyükelçilerin yeniden atanmasının ise Herzog’un ziyaretinden sonra gündeme gelmesi bekleniyor.
FARKLI ÖNCELİKLER
Yıllardır alt seviyede devam eden diplomatik ilişkilerin normalleşmesi kapsamında atılacak adımların hızını ise iki ülke arasındaki görüşmeler belirleyecek. Normalleşme sürecinde Türkiye, İsrail açıklarındaki doğalgazın Avrupa’ya taşınmasını öngören EastMed projesinden ABD’nin desteğini çekmesinden hareketle enerji işbirliğini ön plana çıkarıyor. Buna karşın İsrail’in Türkiye’yle normalleşmede önceliği ise bazı Hamas yetkililerinin Türkiye’de barınmasını da kapsayan Türkiye-Hamas ilişkileri.
İsrail, daha önce Türkiye’yle enerji işbirliğine açık olduğunu belirtmiş, buna karşın Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi’yle (GKRY) kurduğu “stratejik ittifak” ilişkilerine bağlı olduğu vurgusunu yapmıştı. Türkiye ise İsrail’le normalleşmenin “Filistin davası pahasına olmayacağı” mesajını veriyor. İki ülke arasındaki farklı vurgulara karşın normalleşme görüşmelerinin odağını, bu konularda ortak zemin arayışı oluşturacak.