Tarım Orman-İş Sendikası Genel Başkanı Şükrü Durmuş, son dönemde yaşanan orman yangınlarında çıkış nedenleri arasında enerji nakil hatlarının da …
Tarım Orman-İş Sendikası Genel Başkanı Şükrü Durmuş, son dönemde yaşanan orman yangınlarında çıkış nedenleri arasında enerji nakil hatlarının da yer aldığına işaret ederken, “Birkaç yerden eş zamanlı çıkması sabotaj ihtimalini doğurabilir. Terör örgütü de yapabilir” dedi. Yangınlara müdahaledeki uçak tartışmasına değinen Durmuş, “28 Orman Genel Müdürü’nün altına, tanesi vergisiz 2 milyon olan 4×4 araç alınırken, neden uçak alınmıyor? Rusya’dan kiralanan uçağın bir günlük fiyatına, THK’den 2 tane uçağı bir aylığına alabiliyoruz” diye konuştu. Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu ise son yıllarda kayıtlara “nedeni bilinmeyen” olarak geçen yangınların giderek arttığını belirtti. Tavşanoğlu, “Bunun oranı yüzde 50 kadar. Diğer ülkelerde karşılaştırdığımızda oran çok yüksek” ifadelerini kullandı.
Tarım Orman-İş Sendikası Genel Başkanı Durmuş, yangınların çıkış nedenlerinin, saha tamamen kontrol altına alındıktan sonra incelenebileceğini, halihazırda sabotaj dahil her türlü ihtimalin mümkün olduğunu söyledi. Aşırı sıcaklık ve poyrazın etkisinin çok büyük olumsuzluk oluşturduğunu kaydeden Durmuş, olası nedenlere ilişkin şunları kaydetti:
“Manavgat bölgesinde, bir çok arazi orman dışına çıkarılmıştı, bu insanları suça teşvik etmişti. Bu alanlar, orman dışına çıkarılması için tahrip edilmişti. Burada bir kasıt olabilir, bu amaçla yapılan ‘açma’ için kontrol dışına çıkan yangın olabilir. Kozalaklar, 500-600 metreye, bir kilometreye kadar yanarak fırlayabiliyor, orada yeni yangın çıkarıyor. Birkaç yerden eş zamanlı çıkması sabotaj ihtimalini doğurabilir, terör örgütü de yapabilir, kendiliğinden de çıkabilir, yüksek gerilimden de olabilir.”
CLK’YE İŞARET ETTİ
“Bu yörede, daha önceki yangınlarda bizim tespit ettiğimiz ama bakanlığın yalanladığı bir konu var” diyen Durmuş, enerji nakil hatlarına işaret etti. Aydın’dan Mersin’e kadar olan bölgenin elektrik dağıtım işini Cengiz-Limak-Kolin ortaklığının üstlendiğini aktaran Durmuş, “Enerji nakil hatlarının sıcaktan sarkması sonucu rüzgarla sallanarak ark yapması, yani oradan çıkan kıvılcımın yangına dönüşmesi mümkün. Bunu daha önce yaşadık. Bu durumu kimse konuşmuyor. Eğer ‘enerji nakil hattından çıktı’ denirse çok yüklü tazminat ödenmesi gerekirdi. Bunun için sermayeye kimse dokunmuyor” dedi.
‘NEDEN UÇAK ALINMIYOR’
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin, Türk Hava Kurumu’nun (THK) uçaklarına ilişkin “antika” tanımlamasına tepki gösteren Durmuş, “Bu uçakların uçabileceği söyleniyor. 28 Orman Genel Müdürü’nün altına, adedi vergisiz 2 milyon olan 4×4 araç alınırken, neden uçak alınmıyor? Uçak neden kiralanmıyor? Yunanistan’da 27 tane uçak var. Orman Genel Müdürlüğü, yarı özerk ve bugüne kadar zarar etmemiş bir kurum. 30 tane uçağı bünyesine alabilecek gücü var. THK uçakları ihaleye uygun ama 5 tonluk koşul nedeniyle 100 litre için dışarıda kaldılar. Rusya’dan kiralanan uçağın bir günlük fiyatına, THK’den 2 tane uçağı bir aylığına alabiliyoruz. Bunları düşündüğümüzde burada çok haince bir politika var” ifadelerini kullandı.
‘SICAK DALGASI VAR’
Akdeniz ekosistemleri ve yangın ekolojisi alanlarında çalışmaları bulunan Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu, yangınlara ilişkin her zaman ilk akla gelen nedenlerin terör eylemi ya da otel yapmak olduğuna işaret ederek, “Ancak çoğu zaman bunlar sebep olmuyor. Aynı anda 50 tane yangın var. Kasıtlı çıkarılmış olabilir, terör bile olabilir. Hiçbir kanıt olmadan doğrudan bunları öne sürmek yangının sebebini açıklamakta biraz zayıf kalıyor” dedi. Tavşanoğlu, şunları kaydetti:
“Şu anda turizm sezonundayız. Yangınların olduğu her yerde çok sayıda insan var. İnsanların olduğu yerde, özellikle yazın yangınların çıkma olasılığı çok yüksek. Tüm Doğu Akdeniz’de ciddi bir sıcak dalgası var. Bu sıcak hava dalgaları, aynı anda çıkan yangınların söndürülmesini çok zor hale geliyor. Geçen hafta, 2 hafta ve 3 hafta önce de yangınlar çıktı ama çok haberimiz olmadı çünkü hızlıca söndürebildi. Ama bu hafta böyle meteorolojik koşullar var. Sıcak hava dalgası ile birleşince bu yangınlar çok şiddetli hale geliyor. İsterseniz uçak, isterseniz helikopter kullanın, durduramayacak durumda oluyorsunuz. Orman o kadar kuru ve yaprakları yanıcı maddelerle dolu ki hemen tutuşma özelliğine sahip.”
‘BİLİNMEYEN YÜZDE 50’
Akdeniz ormanlarının milyonlarca yıldır yandığını, yaprakların yanıcı özelliğe ve yangından sonra kendilerini yenileme özelliğe sahip olduğunu vurgulayan Tavşanoğlu, çıkış nedenlerinin incelenmesinden önce söndürmeye odaklanıldığını, sonra da soruşturma yapıldığını aktardı. Tavşanoğlu, “Yangının çıktığı yer, yayılışından anlaşılabiliyor. Bir kişi evinde ot yakıyorsa ve yangın oradan çıktıysa, yangının nereleri yaktığına bakılarak ve onu takip ederek evi bulabilirsiniz. Birçoğunun nedenleri böyle bulunabilir” dedi. Türkiye’de, son yıllarda kayıtlara “nedeni bilinmeyen” olarak geçen yangınların giderek arttığına işaret eden Tavşanoğlu, “Bunun oranı yüzde 50 kadar. Diğer ülkelerde karşılaştırdığımızda çok yüksek. Bu bir eksiklik. Yangının neden çıktığını bileceksiniz ki ona göre önlem alabilesiniz. Bu yüksek oran yangınların ortaya çıkışında belirsizlikleri artırıyor, spekülasyonlara neden oluyor” diye konuştu.
‘İNSANLAR EKOSİSTEMİ YOK ETMİŞ OLUYOR’
Yangın çıkan alanların yeniden ormana dönüştürülmesine ilişkin yöntemlere dikkat çeken Tavşanoğlu, en çok kullanılan yöntemlerden birinin ”doğal gençleştirme” olduğunu söyledi. Bu yöntemle, ormanın doğal şekilde kendi kendini yenilemesi için destek verildiğini aktaran Tavşanoğlu, şunları kaydetti:
“Ormandan yanmış kütükler çıkarılıyor, dalları kesiliyor ve yüzeye yayılıyor. Bu organik anlamda toprağa destek oluyor. Önümüz sonbahar, kış. Yağış olduğunda bitkiler olduğu için toprakta erozyon olma ihtimali fazla. Bu şekilde serdiğinizde yağmur damlalarının toprağa çarpması hızını ve erozyonu azaltmış oluyorsunuz. Tohumları destekleyen bir ortam yaratıyorsunuz. Bazen de tohum desteği yapılabiliyor. Ekosistem tüm bileşenleri ile 10-15 yıl içinde ormana dönüşüyor. Diğer yöntem ağaç dikme. Yangın alanlarında potansiyel var. Sürüp fidan diktiğinizde orman vasfını yitiriyor, tarım alanı oluşuyor. Yangın orayı yok etti diye düşünülüyor ama aslında sert şekilde müdahale ile ağaçlandırdığında insanlar o ekosistemi yok etmiş oluyor. Yangın sonrası sürülerek ağaç dikilmesi daha yaygın hale geliyor, bu da ekosistemler için endişe verici.”