Rızacan Kumaş’ın Panaromic Portraits çalışması dünyanın en saygın müzayede kurumu olarak nitelendirilen Sotheby’s aracılığıyla 14 – 21 Ekim …
Rızacan Kumaş’ın Panaromic Portraits çalışması dünyanın en saygın müzayede kurumu olarak nitelendirilen Sotheby’s aracılığıyla 14 – 21 Ekim tarihleri arasında Natively Digital isimli açık artırmada sergileniyor. Dünyaca ünlü koleksiyoner Pransky tarafından satın alınan ve Sotheby’s’de satışa sunulan Panaromic Portraits ile birlikte Rızacan Kumaş bu seçkin ve prestijli platformda NFT eserleri yer alan ilk Türk fotoğrafçı olacak.
Kumaş ile NFT’yi ve sergilenecek yapıtları üzerine konuştuk.
Rızacan Kumaş
– Bize son dönem çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Geçen sene başladığım Muz Adası İnsanları isimli bir belgesel ve yaklaşık 3 hafta önce bitirdiğim “Kayıp Cennet” isimli Urumiye Gölü hakkında yaptığım bir fotobelgesel çalışması var. Özellikle son yaptığım fotobelgesel çalışması benim için çok önemli. Dünyamızı kendi ellerimizle yok ediyoruz. Urumiye Gölü zamanında dünyanın en büyük ikinci tuz gölüyken bugün yok olmaya yüz tutmuş bir şekilde kaderini bekliyor. Bu tip çalışmaları özellikle yapmak istiyorum. Çünkü içerisinde yaşadığımız hayatın gerçeklerini bizlere göstermek benim en büyük misyonlarımdan biri.
– Nedir bu NFT anlatır mısınız?
En basit haliyle aslında şöyle açıklayabilirim. NFT dediğimiz kavram blokzincir teknolojisiyle dijital platformlarda bulunan ve değiştirilemeyen özgün içerikleri temsil ediyor. Bunu kripto sanat olarak nitelendirenler de var fakat bunun tam doğru bir terim olduğunu düşünmüyorum. Değiştirilmez dijital varlıklar aslında açılımı. NFT adını verdiğimiz bu içerikler bir fotoğraf, gif, video ya da ses olabiliyor. Rarible, Opensea gibi dijital platformlarda satışa sunuluyor. Blokzincir teknolojisiyle kaydedilen içerikler kripto paralarla satın alınabiliyor. Biri, eğer isterse bir eserini temsil eden NFT’yi satabiliyor.
– Yapıtlarınızı neden NFT alanında değerlendiriyorsunuz?
Birçok ülke gezdim, fotoğraf tutkumu hep dinamik tutan beni çok heyecanlandıran kareler sığdırdım kadrajıma. Hızla gelişen dijital dünyada ben de ilk başlarda ‘Nedir bu NFT’ dedim aslında. Daha sonra okuyarak ve araştırarak bu yeni dünyanın beni çok etkilediğini, kısa sürede içine çektiğini söyleyebilirim. NFT dünyasına mart ayında girdim. İlk girdiğim andan itibaren NFT çalışmalarımın kısa sürede kıymet bulması beni çok onurlandırdı ve motive etti. Henüz yeni sayıldığım bu süreçte dünyaca ünlü koleksiyonerlerin dikkatini çektim. Pranksy, Danny, Aito, Amir Soleymani, Robekworld, Chris Wallace ve Unblock Gallery gibi isimlerin çalışmalarımı yüksek bedellerle satın alması ve bu işlerden bazılarını birtakım sivil toplum kuruluşlarına yapılacak olan işler olması beni ayrıca gururlandırdı ve bu sayede birçok insanın hayatını değiştirebilmiş olduk. NFT dünyasına dünyaca ünlü müzayedeler de kayıtsız kalmıyor artık. 18 Ekim’de Pranksy tarafından satın alınan Panaromic Portraits isimli çalışmam Sothby’s’de açık artırmaya sunulacak. Çok heyecanlıyım, Sothbey’s’de NFT’leri yer alan ilk Türk fotoğrafçı olmak gurur verici. Bunu bir başarı hikâyesi olarak nitelendirenlere ‘Siz de başarabilirsiniz!’ demek istiyorum. Türkiye’de yetişen genç yetenekli sanatçılara da ilham olmasını diliyorum. Öğrenmeye ve gelişmeye açık, çok yeni bir dünya NFT fakat bu dünyanın kaçınılmaz şekilde müthiş bir boyuta taşınacağını öngörüyorum. Gerekli özveri ile gerçekten her şey başarılabilir.
– Fotoğraf konusunda kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Kendimi tam da şu noktada ve bu başlığın altında tanımlıyorum demek zor. Belgesel fotoğrafçılığı alanında uzmanlaşarak 2017 yılından beri 20’den fazla ülke gezdim ve müthiş deneyimler kazandım. Birçok refleksler, bakışlar, telaşlar, farklı ama benzer yüzler kazıdım belleğime ve kadrajıma. İnsanlarla bağ kurdum ve anlatacak o kadar şahane anım var ki! Burada anlatmakla bitiremem ama bir tanesinden kısaca bahsedebilirim, İran’a gittiğim zaman Varzaneh Çölü’nde bir gece geçirme kararı vermiştim. Tabii oraya tek başıma gitmedim bir tur vasıtasıyla gittim. Orada bir sürü çok güzel insanla tanıştım ve geceyi çölün ortasında hiç tanımadığım insanlarla geçirdim. Hayatımda yaşadığım en güzel gecelerden birisiydi. Beş farklı insan yıldızlar sanki bir metre üstümde sabaha kadar hayattan konuştuk ve o gece aslında sadece bir tane fotoğraf çektim.
‘GENÇLER İÇİN İMKÂNLAR FAZLA’
– Sizce Fotoğraf Sanatçılığı Türkiye’de hangi boyutta?
Ülkemizde çok değerli usta fotoğrafçılar, hocalarımız var. Çok yetenekli ve vizyoner birçok fotoğrafçı da yetişmeye devam ediyor. Gençler açısından imkânların daha fazla olmasını, kendilerini geliştirebilecekleri deneyimlere daha kolay ulaşmalarını diliyorum tabii. Şunu da belirtmeliyim, gerçek olan zihindir ve zihin özgürdür. Türkiye’nin güçlü kareleri barındıran, harika bir coğrafyası var. Fotoğraf sanatçılığını besleyecek ve dinamik tutacak klişe belki ama gerçekten zengin ve çok çeşitli bir coğrafyaya sahibiz.
– Yeni projeleriniz var mı? Sergi gibi…
Aslında birçok proje var ama gerçekleşmeden hiçbirini açıklamak istemiyorum ya da gerçekleşeceğine yüzde yüz emin olmadan. Sadece şunu söyleyebilirim: Birkaç tane büyük sergi ve çok uzun soluklu ve çok ses getirecek bir projenin araştırma kısmındayım. Eğer her şey beklediğim gibi olursa umarım yakın gelecekte karşınıza daha da iyi işlerle çıkacağım, daha yeni ısınıyorum.