Kategoriler: Gündem

Şişli Belediyesi’nin Göç Birimi’nden çarpıcı açıklamalar

Özellikle Suriye İç Savaşı ile hızlanan göç hareketleri, Türkiye’nin en tartışmalı konularından birisi haline geldi. Son dönemde Türkiye’de artan düzensiz göçmen sayısı ile birlikte Göç Bakanlığı’nın kurulması teklifi de gündemdeki yerini koruyor.

Bununla birlikte göçmen yaşadıkları zorluklarla mücadele edebilmek için belediyeler çalışmalarını sürdürüyor. Beş buçuk yıldır göç biriminde çalışan Ayşegül Kılıç ve iki yıldır birimde olan Ferhat Ölkü göçmenlerle ilgili yaşnan süreci Cumhuriyet.com.tr’den Senanur Yıldırım’a anlattı.

Çıkış noktalarının politik söylem üretmek olduğunu söyleyen birim, sonrasında ihtiyaçlar için çalışmalar yaptığını belirtti ve “Belediye içinde göç algısı nedir? Nasıl karşılıyoruz? Tutum değişikliği yapılabilir mi? Gibi bir yerden çalışmaya başladık. Ekonomik, ayni, psikolojik destek talepleri oldu. Daha sonra bu talepleri de elimizden geldiğince karşıladık. Fakat biz ekipte iki kişi olarak çalıştığımız için STK’lar ile iş birliği içindeyiz. Bizim yapamadığımız şeyleri, dernekler gerçekleştiriyor.” ifadelerini kullandı.

Kılıç ve Ölkü ile gerçekleştirdiğimiz röportaj şöyle:

– Göç birimi olarak hangi alanlarda hizmet veriyorsunuz?

Çok yönlü çalışmalar yapıyoruz diyebilirim. Ekonomik destekte buna dâhil, ama belediyeler buna bütçe ayırmadığı/ayıramadığı zamanlarda bağışlarla desteği sağlıyoruz. Aslında Şişli’nin genel yapısından bahsedecek olursak, biraz geçit bir ilçe. Karma etnik kökenlerin, farklı grupların bir arada yaşadığı bir ilçe LGBT+’sından, hristiyanından, mülteci ve sığınmacısına birçok grubun yaşadığı kozmopolit bir ilçe. Bununla birlikte geçiş bölgesi olduğu için, sivil toplum kuruluşlarının merkezi haline geliyor. Bir belediye olarak politik duruşunuz varsa politik duruştan kastım siyaset değil, bu duruşunuz varsa sivil toplum ile dirsek temasında çalışmaya başlıyorsunuz. Bizim belediye olarak oluşturduğumuz şey, sivil toplum ile çalışabilmenin ne kadar değerli ve yapılabilir olduğunu göstermek. Göç alanında çalışırken sivil toplum ile aynı sahada çalışıyoruz. Yapamadığımız, yetişemediğimiz konularda sivil toplum ile çalışıyoruz ki yetemediğimiz alanlara da yetişebilelim diye.

– Hizmet verdiğiniz kaç sığınmacı var?

Sayısal verilerde, çok değişken mesela temel problemler daha çok görünür olmaya başlıyor bu durumda. Biz ilk emniyet kayıt tutarken ilçedeki göçmen sayısı on beş bin ve üzeri diye bilgi almıştık. Sonra İl Göç İdaresi’ne geçti, göç idaresi nüfus kayıtlarını tutmaya başladı. 8 bin kişinin burada yaşadığı söylendi, giden olduysa haberdar değiliz. Böyle bir hareketlilikten zaten bahsedilmedi. Ancak 8 binden fazla insan olduğunu biliyoruz. Mesela sadece Suriyeli değil, Mısır’dan ve Afrika’dan gelen göçmenler var.

Biz şu an hemen hemen bin haneye ayni yardım yaptık. Eğer sekiz bin kişi varsa, sekizde biriyle irtibata geçtik. Kayıtsızlardan zaten söz edilmiyor, biz daha çok olduğunu düşünüyoruz. İl Göç İdaresi’nden bir rakam alamıyoruz, bizim de hane hane gezebilecek bir insan gücümüz yok. Bize başvururlarsa ancak öyle ulaşabiliyoruz. Kayıtsızlarla birlikte yaklaşık on beş bin kişi olduğunu düşünüyoruz. Tabi bu bin kişi bize pandemiyle birlikte ulaşmayı başardı çünkü bizim Mahmut Şevket Paşa mahallesinde merdiven altı işçilerin yoğun olduğu ve sigortasız işçilerin çalıştırıldığı bir semt. Pandemiyle birlikte ilk önce sigortasız işçiler, işten çıkartılıyor. Desteğe ihtiyaç duyduklarında bize ulaştılar. Ekonomik gerekçelerle bize müracaat eden bin kişi var, STK’ların eğitim ve psikolojik desteğini bu rakama dâhil etmiyoruz.

Sizinle burada buluşmak isteme sebebimiz, Suriyeli ve Türk bireylerin bir arada yaşam kültürünü deneyimleyeceği bir yer olarak Şişli Belediyesi Açık Evi’ni yarattık. Marmara Belediyeler Birliği’nin resmi projesi kapsamında oluşturduğumuz bir çıktı diyebiliriz. Temmuz’un son haftasında açılış yapıldı, geçen hafta da ilk faaliyet gerçekleştirildi. İnsan haklarını temel alan STK’lar ile psikolojik desteğin ağırlıklı olduğu bir çalışma yapıldı.

Yaptığımız projeler bize saha araştırması yapmayı kolaylaştırdı. Temelde hizmet veren müdürlüklerle yapısal, ruhsal gibi konularda görüşmeler gerçekleştirdik. Bazı görüşmeler olumsuz anlamda bizi çok şaşırttı. Biz görüşmeyi böyle yapıyorsak, orada insanlar geldiği zaman nasıl muamele görüyor diye sorguladık. Raporun çıktısını Belediye Başkanı ve diğer müdürlüklerle paylaştık. Müdürlüğün göçe dair dayanıklılığını ölçen bir çalışmaydı.

Sahaya döndüğümüz zaman bire bir görüşmeler yaptık ve merkez ihtiyacı hissettik. Şöyle bir geri bildirim aldık, ‘Suriyeliler, göçmen günü gibi sürekli ayrıştırarak bir şeyler yapmayı istiyorsunuz bizim böyle bir şeye ihtiyacımız yok aslında siz yaptığınız çalışmalara bizi de ekleseniz zaten yeterli olacak’ sonra işin rengi değişti. Öncelikle bir yer açalım dedik, insanlar gidip gelsin bir alan tanıyalım küçükte olsa mutfak atölyeleri var, etkinlik yapabilecekleri veya film izleyebilecekleri bir alan oluşturduk.

Hizmetler çok çeşitli ama ciddi eksikler var. Bu çalışmaların hepsini Belediye Kanunu’nun 13. Maddesine dayandırarak yapmaya çalışıyoruz. ‘Bölgede oturan herkes o bölgenin hemşerisidir’ sadece bu madde üzerinden hem sosyal yardım, hem psikolojik destek, sağlık gibi hizmet götürme dayanağımız bu madde oluyor. İçerik olacak her şey çok askıda kalıyor. Biz burada etkinlik yapmaya çalışacağız ama etraftan görünecek, neler olacak bilmiyorum. Ankara’dan farklı bir görüntü çıkmaya da bilir. Ankara veyahut başka şehirlerde yaşanılan olayları, nefret söylemini yaygınlaştıracak açıklamalar yapılıyor. Biz de bu yarattığımız alanı nasıl güvenli kılabiliriz diye düşünüyoruz, söylemler yaygınlaşmışken işimiz gerçekten zorlaştı.

Göçün insan hakkı olduğunu idrak etmekte zorluk çekiyoruz sanırım. Şişli’de bunun birçok yansımasını gördük. İşsiz kalan Suriyeli ve Türkler için bir aşevi projesi oluşturduk ve istihdam sağladık. Ve yaklaşık bir yıldır kişileri değiştirerek, sosyal uyumu arttırıcı şekilde süreç devam ediyor. İnsanlardan aynı şekilde tepkilerde gelmeye başlıyor, Suriyelilere iş verildiği gibi söylemler kulağımıza geliyor aynı zamanda bunlarla mücadele etmek işimizi zorlaştırıyor. Şişli’ye sosyo-ekonomik durumu iyi olan insanların yaşadığı yer olarak değil, insanların bakış açılarını gözlemleyerek yorumlamamız gerekiyor. Mahalleler arasında çok farklı söylemlerle karşılaşıyorsunuz.

Yüzde seksen ekonomik yardım için başvuruyor, eğitim ya da sosyal destek ikinci planda geliyor. İstihdam projesinde çalışabilecek insan bulamıyoruz, kimse kişi başı 150 liralık yardımdan vazgeçmek istemiyor. Bu tabii ki verilmeli, ancak konu sigortalı iş olunca bundan vazgeçmek istemiyorlar. Ekonomik problemlerini aşmış insanlar başka alanlara müracaat ediyor. Ekonomik durumu iyi olan insanların hizmet alacağı başka alanlar var, belediyeye gelmiyorlar genellikle.

– Sığınmacılara hizmet esnasında hangi sorunlarla karşılaşıyorsunuz?

En büyük engel dil oluyor. Çünkü kendi aralarında da farklı alfabeleri, farklı konuşmaları var bizde bu eksiği STK’nın verdiği tercüman desteğiyle giderebiliyoruz. Bunun dışında bir sorun olmuyor.

– Sığınmacıların şu an en büyük sorunu nedir?

İnsanlara on yıldır misafir diyoruz, biz neyi aşmaya çalışıyoruz? Yerel insanlarla ilk iletişim kuran yerdir ancak yerelin çalışmalarının doğru gidip gitmediği hakkında bir denetleme var mı? Diğer belediyeler çalışma yapıyor mu? Taşıma suyla değirmen döndürmeye çalışıyoruz! Bu çalışmanın sürdürülebilirliğini tartışmak lazım. Kimse yaptığı çalışmayı kendi bülteninde duyurmuyor bile, ciddi bir riyakârlık var.

Öncelikle göçün etkisi çok görülüyor. Evin içinde bile çok yüzeysel olsa da rastlıyoruz, çok çocuk doğuruyorlarmış, ev içi şiddet varmış gibi bir sürü söylem var. Biz evin içine giremiyoruz zaten, insanlar korku içinde. Biz alt sokağımızda bir çalışma yaptık. Sokağa eşi diş doktoru olan bir çift gelmişti, kadın da hamileydi. Biz anca altı veya yedinci görüşmeden sonra bebeğe beşik lazım olduğu için evlerine girebildik. Sadece bizle olmaz, biz haddimizi aşmadan bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.

İnsanlar ikilem içerisinde. Geri göndermeler başlayacak diye kimse evden çıkmıyor, göç ederken yaşanan travma bir ise şu an burada iki oldu. Ben bir yerden toparlıyorum manşette bir haber çıkıyor ve her şey alaşağı oluyor. O kapılar kitleniyor ve biz bir daha giremiyoruz. Biz insanları dönüştürmek istemiyoruz, o insanlar bize gelsin istiyoruz. O yüzden biz en çok güven konusunda problem yaşıyoruz ve bizden kaynaklı olmayan bir sebepten dolayı. Merkezi bir söylemin olmaması, bizim de savrulmamıza neden oluyor. Nefret söylemlerinin körüklenmesiyle birlikte insanlar evlerine kapanıp, hayattan kopuyorlar. Zaten güvensiz bir ortamdan geldiler biz de onların sınırını ihlal etmemeye çalışıyoruz. Böyle bir göç politikası başka bir yerde görülmemiştir! O kadar zeminsiz ve çelimsiz yöne eviriliyoruz ki!

– Bu süreç sığınmacı insanların psikolojisini nasıl etkiliyor? Alanda neler görüyorsunuz?

Öncesinde verdiğimiz cevaplar bu soru içinde geçerli. Politikasızlığın olması ve ikinci bir güvensizlik ortamı insanların yetiştirdiği çocuklar ve çevresine gösterdiği saldırgan davranışlarda gözlemleniyor. Güvensiz bir ortamda yaşamak zorunda oluyorlar. Şu an bir ev bulma sitesine girelim, çoğu ilanda Suriyeliye ev verilmez ibaresini göreceğiz. Bir toplantı aslında, onlar bizim gibi masada yemek yemiyor cümlesini duymuştum. Ben de dedim ki, yiyebilecek bir alanları var mı bunu sorguladık mı? Şişli’de, Suriye’den gayrimenkul danışmanı olarak gelen insanlar da var hepsi yardıma ihtiyacı olan insanlar değiller. Karma grup şeklinde yaşıyorlar ve sosyo-ekonomik durumu ortalarda olan insanlarda var. Bir noktadan sonra bu tarz durumlara maruz kalan insanların psikolojilerini koruyabilmelerini ne kadar bekleyebiliriz ki? Bekleyemeyiz. Bu açıdan bakınca sağlıklı bir gidişat gibi durmuyor.

Genellikle Mahmut Şevket Paşa’ya yerleşiyorlar, Mahmut Şevket Paşa’da iç göçler ile oluşmuş bir alan. Ekonomik koşullar ve içinde bulunduğumuz durum, kendi çaresizlikleri ve yetmeyen şeyler insanları yan tarafında çalışan Suriyeli ve Afgan’a yöneltiyor.

Haberlere korkarak bakıyorum artık. İşsizlik ciddi oranda arttı, şu an içinde bulunduğumuz durumda önümüz gözükmüyor.

– Peki, sığınmacılara maddi bir destek sağlıyor musunuz?

Biz belediye olarak maddi bir destek sağlayamıyoruz ama bağışlar yoluyla kart yardımında bulunabiliyoruz. STK’lar nakit bir yardım yapmıyor ancak, örnek veriyorum sağlıkla ilgili bir problemleri var STK’nın anlaşmalı olduğu hastaneye gidiyorlar orada hastane masrafları karşılandığı oluyor. Eğitim eksikleri var diyelim, bir çanta hazırlanıyor kırtasiye ihtiyaçları karşılanıyor. Yeni doğan bebek olduğu zaman bebek arabası, beşik gibi ihtiyaçlar alınıyor. Nakit yardım olarak verilmiyor, en fazla nakit yardım ödenmeyen kira ile devreye giriyor. Onun dışında STK’lar da kolay kolay nakit yardım yapmıyor, sadece Kızılay’ın düzenli yardımı var.

– Verdiğiniz hizmetlerde sığınmacılardan nasıl bir geri dönüş alıyorsunuz?

En fazla mahalle ilişkilerinde zorlanıyorlar. Bir kadın ‘merhaba, iyi akşamlar demiyorlar çok garip’ demişti. Mahalle kültürünün yoğun olduğu yerden geldikleri için, bir şey pişirdiklerinde götürüp götürmemekte bile tereddüt ediyorlar. Çok incinir misin diye sorduğumda, incinirim demişti. Çünkü gerçekten çok hassaslar. İnsanların düşünceleri bu kadar rahat belirtilmemeli.

Son Haberler

İzmit’de Erkeklerin Aradığı Kadınlar Son Dakika

İzmit'de Erkeklerin Aradığı Kadınlar Son Dakika Genel olarak erkeklerin diğer deyişle, Hepimizin hayatı kendine göre…

3 sene Önce

Galatasaray, Barcelona’ya gol izni vermedi

Galatasaray'ın deplasmanda Barcelona'yla 0-0 berabere kaldığı maçta ilginç bir istatistik ortaya çıktı.Kalesini gole kapatan Galatasaray,…

3 sene Önce

İspanyol kaleci devleşti!: Barcelona 0-0 Galatasaray

UEFA Avrupa Ligi son 16 turunda deplasmanda Barcelona ile karşılaşan Galatasaray, müsabakayı 0-0 berabere tamamlayarak…

3 sene Önce

CHP’li Özgür Özel’den iktidara Türkiye Varlık Fonu tepkisi

Türkiye Varlık Fonu ile LYY Telekomünikasyon AŞ arasında Türk Telekom'un toplam sermayesinin yüzde 55’ini temsil…

3 sene Önce

Trendyol kadın girişimcileri dijitalleştiriyor, işlerini büyütmelerine katkı sağlıyor

UN Women ve UN Global Compact ortak inisiyatifi olan Kadının Güçlenmesi Prensipleri (WEPs) imzacısı olan…

3 sene Önce

İbrahim Kalın: Savaşın sona ermesi için nihai karar Putin’den gelecek

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, katıldığı CNN International canlı yayınında Türkiye'nin Rusya ve Ukrayna arasındaki arabuluculuk…

3 sene Önce

Gezinme deneyiminizi iyileştirmek için çerezleri kullanıyoruz.