enflasyonemeklilikötvdövizcovid19kktc
DOLAR
34,4928
EURO
36,2338
ALTIN
2.962,60
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Selahattin Demirtaş’tan ‘TÜİK baskını’ yazısı

CHP Genel Başkanı Kemal kılıçdaroğlu’nun Tükiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) gitmesi ve içeri alınmaması sonrası başlayan tartışmalara HDP’nin …

Selahattin Demirtaş’tan ‘TÜİK baskını’ yazısı
07.12.2021 21:24
A+
A-

Selahattin Demirtaş'tan 'TÜİK baskını' yazısı

CHP Genel Başkanı Kemal kılıçdaroğlu’nun Tükiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) gitmesi ve içeri alınmaması sonrası başlayan tartışmalara HDP’nin tutuklu eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da katıldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Kılıçdaroğlu’nun TÜİK’ten bilgi almak için gitmesini ‘baskın’ olarak nitelemesine değinen Demirtaş, kaleme aldığı yazıda çarpıcı ifadeler kullandı.

Demirtaş, Gazete Duvar için kaleme aldığı yazıda, konu hakkında, “Devlet senindir, senin öz malındır. Ne hükümetin ne bürokratlarındır. Eğer senin vekilin senin adına senin kurumlarını denetlemeye gittiğinde birileri buna baskın diyorsa bil ki sana ait olanı birileri gasp etmiş demektir. Ne yapacaksın o halde? Elbette onu geri alacaksın. Sen halksın, yaparsın” ifadelerini kullandı.

Demirtaş’ın TÜİK tartışması hakkında yazdığı yazı şöyle:

“Ana muhalefet partisi temsilcilerinin Türkiye İstatistik Kurumu’nu (TÜİK) ziyaret etmek istemeleri üzerine iktidarın verdiği tepki buydu, TÜİK baskını! Muhalefet partilerinin ne yapacakları, nasıl davranacakları kendi bilecekleri bir iş.

Bu ziyaretle ilgili dikkatimi çeken bir şey oldu. Kimileri, milletvekillerinin kamu kurumlarından bilgi edinme hakkı kapsamında ve TÜİK’i, kurumun kendi web sitesindeki açıklama çerçevesinde kamu kurumlarını ziyaret edebileceklerini savunurken kimileri bunu bir baskın olarak niteledi. İki anlayış da devlet kavramına bakış açısında ciddi bir yetersizlik, bir çarpıklık içeriyor. İki yaklaşım da özünde otoriter kutsal devlet anlayışını onaylıyor, normalleştiriyor. Muhalefet bunu bilmeden, farkında olmadan, iktidar ise bile isteye yapıyor.

Ne demek istediğimi açıklayacağım. Ama önce, temsili demokrasinin ne olduğuna değinmek gerekiyor. Antik Yunan şehir devletlerinde doğrudan demokrasi uygulanırdı. Yurttaş sayılanlar şehrin meydanında toplanır ve tüm kararlar halk meclisinde alınırdı. Bu, doğrudan demokrasiydi. Halk temsilcileri, milletvekilleri, başkaca seçilmişler yoktu. Yurttaş olarak kabul edilenler kendi kararlarını doğrudan kendileri alırlardı.

Sonra şehirler giderek kalabalıklaştı, yurttaş kabul edilenlerin sayısı arttı ve artık şehir meydanlarına sığmayacak, sağlıklı tartışıp karar alınamayacak bir kitleselliğe ulaştı. Bunun üzerine çözüm olarak herkesin halk meclisinde toplanması yerine, halk adına birilerinin seçilmeleri ve seçilen temsilcilerin halk adına toplanıp karar alması uygun görüldü, böylece temsili demokrasi doğdu.

Zamanla temsili demokrasi halkın aleyhine işledi, temsilciler ele geçirdikleri halk iradesi sayesinde ayrıcalıklı bir sınıfa dönüştüler. Bu temsilciler, halk adına karar alıp devleti yönetmek yerine, kendilerini devletin sahibi olarak görmeye başladılar ve maalesef halk da zaman içinde bunu kabullendi, normalleştirdi. Yani öyle oldu ki, başlangıçta doğrudan halka ait olan devleti yönetme iradesi, temsilciler (milletvekilleri) aracılığıyla halkın elinden alınıp gasp edildi. Böylece, devlet halkın üzerinde bir yerde konumlanırken devleti yöneten seçilmişler halkın üzerinde bir statü elde etmiş oldular.

Yani sevgili halk, ne devlet sizin üzerinizdedir ne milletvekilleri. Ne devlet kutsaldır ne de oylarınızla seçilenler. Hele hele TÜİK hiç kutsal değildir. Devlet de onu yönetenler de sadece ve sadece halkın hizmetkârıdırlar. Bunu unuttuğumuz anda devlet başımıza çöreklenir ve otoriter zulüm devletine dönüşür.

Bu değerlendirmeden sonra gelelim mevcut vakaya. TBMM içtüzüğü ve Anayasa, milletvekillerine iki temel görev vermiştir. Birincisi yasama yani kanun yapma, ikincisi ise denetleme yani iktidarın icraatlarını teftiş etmedir. Yasama görevi ve yetkisi yaygınca biliniyor, açıklamaya gerek yok. Ama denetleme görevi ve yetkisi ya pek bilinmiyor ya da kutsal devlet zihniyeti nedeniyle hiç kullanılmıyor, kullandırılmıyor. Oysa iktidarın istisnasız tüm faaliyetleri yargı ve yasama denetimine tabidir. En azından Anayasa böyle söylüyor. Yani millet, vekilleri aracılığıyla, devleti yönetenlerin her şeyini ama her şeyini denetleme hakkına hatta sorumluluğuna sahiptir. Devlet ve kurumları kimsenin babasının malı değildir, hükümetlerin hiç değildir. Devletin bir toplu iğnesi bile halka aittir. Devleti yönetenler, o toplu iğneyi nasıl kullandığının hesabını halka vermek zorundadır. Bu hesap verme işi hükümetlerin keyfine bağlı değildir, Anayasal ve ahlaki bir zorunluluktur. Peki halk devleti nasıl denetleyecek? Elbette seçtiği temsilciler, milletvekilleri ve yargı aracılığıyla.

Dolayısıyla TÜİK’e giden milletin vekilleri bilgi edinme hakkı kapsamında değil, TBMM’nin, Anayasa’nın ve milletin onlara verdiği denetleme hakkı, yetkisi, görevi kapsamında oradadırlar.

Bir iktidar milletvekili herhangi bir kamu kurumuna gittiğinde onu kapıda önünü ilikleyerek karşılayan bürokratlar, bir muhalefet milletvekili gittiğinde kapıyı açmıyorsa ortada ciddi bir zihniyet çarpıklığı ve otoriter devlet var demektir. TBMM’de her milletvekili aynı hakka sahipken iktidar, devletin sahibi gibi davranıyor ve bu da normal karşılanıyorsa durum vahim demektir. Gerçek bir demokratik parlamenter sisteme geçilecekse milletvekillerinin devleti denetleme yetkisi özellikle düzenlenmelidir.

Özetle sevgili ve değerli halk; devlet senindir, senin öz malındır. Ne hükümetin ne bürokratlarındır. Eğer senin vekilin senin adına senin kurumlarını denetlemeye gittiğinde birileri buna baskın diyorsa bil ki sana ait olanı birileri gasp etmiş demektir. Ne yapacaksın o halde? Elbette onu geri alacaksın. Sen halksın, yaparsın.”

ETİKETLER: , , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

escort izmit bursa escort şişli escort mecidiyeköy escort avcılar escort beylikdüzü escort şirinevler escort avrupa yakası escort istanbul escort beşiktaş escort ataşehir escort ligobet güvenilir mi antalya eskort antalya eskort bursa escort escort istanbul betvino giriş beylikdüzü escort mecidiyeköy escort sex hikaye milanobet giriş bakırköy escort istanbul escort roketbet yeni giris roketbet üyelik roketbet bonuslari roketbahis yeni giris