Türkiye’ye yağ ve hububat taşıyan gemilerin Rusya-Ukrayna çatışması nedeniyle Azak Denizi’nde rehin kalması ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan …
Türkiye’ye yağ ve hububat taşıyan gemilerin Rusya-Ukrayna çatışması nedeniyle Azak Denizi’nde rehin kalması ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın girişimiyle izin verilmesini değerlendiren ziraat uzmanı CHP’li Gökhan Günaydın, böyle acı bir durumun daha önce yaşanmadığını söyledi.
Türkiye’nin son yıllarda tarımsal hammadde dış ticaretinde 4 milyar dolar açık verdiğini belirten Günaydın, “Türkiye, son 20 yılda buğday ithalatı için 19 milyar dolar, ayçiçeği ve türevleri için 20 milyar dolara yakın para harcamıştır. Üstelik ayçiçeği ve türevleri için dünya ithalatının yüzde 37’sini Türkiye yapmaktadır” dedi.
“AKP böyle bir yapı devraldı” denilmesine de tepki gösteren Günaydın, “Bu doğru değil. Rakamlara baktığımızda ithalat rakamlarının hem miktar hem de finansman ihtiyacı olarak giderek arttığını görüyorsunuz. Türkiye’nin ayçiçeği ve buğday gibi stratejik bir üründe Putin’den savaş ortamında bir lütuf dilenmesi utanç verici. Çünkü tarım Anadolu’da başladı” diye konuştu.
“TÜRKİYE’NİN PLANI YOK”
Son 20 yılda çiftçilerin 35 milyon dönüm alanı ekmekten vazgeçtiğini anımsatan Günaydın, “Dolayısıyla biz tarımsal girdilerin sürekli pahalandığı, buna karşın çiftçinin eline geçen fiyatın artmadığı ya da çok daha düşük oranlarda arttığı bir ülkeyiz. Çiftçinin ortalama yaşının 56-57’yi bulduğu köylerin boşaldığı ortamda Türkiye, tarımı ayağa kaldırmak için kısa, orta ve uzun vadeli planları yapamıyor. Buna karşın tarım cezalandırıcı ithalatla katledildi. Bu AKP’nin yıkım politikalarının bir sonucudur” değerlendirmesini yaptı. Günaydın, yılda nüfusu 1 milyon artan Türkiye’nin hızla gıda güvencesini sağlayacak şekilde dönüştürülmesinin zorunlu olduğunu kaydetti.
SÜRDÜRÜLEMEZ POLİTİKA
Günaydın, “Daha önce tarım ithalatına ilişkin benzer bir diplomasi yürütüldü mü?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Örneği yok. Böylesine ithalat yapabilmek için Cumhurbaşkanı düzeyinde diplomasiye ilk kez rastlanıyor. Bu, Türkiye’nin 85 milyon insanını doyurmak için kendine yeterliliği kaybettiğinin açıkça kabul edilmesidir. Bu memleketi buradan çıkarmak için bir kamuoyu oluşmalı. Yoksa bu durum sürdürülebilir değil. 15 Mart’ta iki gemi 17 Mart’ta üç gemi geliyor diye insanlar seviniyor. Bu savaşın ne kadar süreceği belli değil. Türkiye’nin Montrö’yü uygulamasına Rusya’nın ne zaman ne tepki vereceği de belli olmaz. Böylesine acı bir durumla Türkiye karşı karşıya bırakılabilir mi?”