Bir hapishane hücresi, bir ranza, bir yatak, bir dolap, sandalye… Hücrede iki kişi, biri yerinde duramayan bir adam, diğeri ise suskun. Kapı …
Bir hapishane hücresi, bir ranza, bir yatak, bir dolap, sandalye… Hücrede iki kişi, biri yerinde duramayan bir adam, diğeri ise suskun. Kapı açılır içeri yeni biri daha gelir ve oyun başlar.
Önceki akşam Fişekhane Ana Sahne’de bir süredir görmeyi merakla beklediğim “Acting” adlı oyunu seyrettim.
Bazı oyunlar daha başlamadan heyecanlandırır beni. Tıpkı bir oyuncunun, oyun öncesi yaşadığı bir heyecan gibi.
Perdenin açılmasına dakikalar vardır. Sen aylarca o oyuna gece gündüz çalışmış provalar yapmışsındır. Salona yavaş yavaş seyirciler dolmaya ve yerlerine oturmaya başlar. Fısıltılar arada bir yükselir sonra tekrar fısıltı… Kalp atışların hızlanır, avuçlarının içi terler, sen perdenin bir köşesinden salona bakarsın, heyecan doruğa ulaşır.
Bu duyguyu da iyi bilirim. Pek çok kez yaşadım. Onun için oyun eleştirisi yazanlar bir tiyatronun her anını iyi bilmeli bence.
Tatbikat Sahnesi’nin yeni oyunu, “Acting”, yeni mevsimin en iyi oyunlarından biri.
Erdal Beşikçioğlu’nun eşi Elvin Beşikçioğlu ile birlikte yönettiği aynı zamanda Fatih Sönmez ve Ahmet Melih Yılmaz’la rol aldığı oyun günümüz sanat dünyasına bir eleştiri gibi. Aslında daha çok bir tiyatro dersi.
Oyun, sanat ve sanatçı sorgulaması yaparken özellikle televizyon dünyasına eleştiriler yöneltiyor. Her eli yüzü biraz düzgün olanın oyuncu olmaya çalışması, hayatını tiyatroya adamış gerçek oyuncular gibi Erdal Beşikçioğlu’nu rahatsız ediyor belli ki.
Tek derdi oyunculuk yapmak olanların sektör içerisinde nasıl yalnız kaldığını açıkça görüyoruz oyunda. Popüler kültür ve edebiyatın aslında nasıl da yozlaştığını… Oyunda, popüler kültür ve sanatın ne olduğuna dair ciddi bir öğreti de var. Bu mesleği yapmak isteyenler ve hatta yapmaya çalışanlar bu oyunu gidip mutlaka seyretmeli. Bir buçuk saatten fazla bir ders niteliği taşıyor çünkü oyun. Sahne hapishane hücresinden bir anda bir tiyatro sınıfına dönüşüyor. Dersi veren de Erdal Beşikçioğlu, daha ne olsun.
Erdal Beşikçioğlu, yapımcıyı öldürüp hapse giren bir oyuncu ve yönetmen olan “Robert” rolünde seyirci karşısına çıkıyor.
Fatih Sönmez, oyuncu olmak isteyen bir mahkûmu canlandırıyor. Dersi alan Sönmez yani oyundaki adı ile “Dolandırıcı Gepetto”dan ders sonrası bir Hamlet tradı dinliyoruz. Hocası Robert’in zoruyla çırılçıplak.
Oyun boyunca hiç konuşmayan Ahmet Melih Yılmaz ise “Horace” karakteriyle görüyoruz sahnede. Oyun boyunca hiç konuşmuyor. Dilsiz değil sadece konuşmayı tercih etmeyen bir karakteri canlandırıyor.
Yaş sınırı olan eğlenceli, bol küfürlü oyunun finali oldukça beklenmedik ve vurucu.
Uzun lafın kısası, oyunculuk üzerinden sanat, şöhret, popülerlik kavramlarının güncel göndermelerle akıcı biçimde işlendiği “Acting”te herkesin çıkaracağı bir ders var.