Rusya-Ukrayna arasındaki gerilim Rusya’nın Ukrayna’nın sınırlarına asker yığmasıyla arttı. Ukrayna’nın doğusundaki Donbas bölgesinde çatışmaların …
Rusya-Ukrayna arasındaki gerilim Rusya’nın Ukrayna’nın sınırlarına asker yığmasıyla arttı. Ukrayna’nın doğusundaki Donbas bölgesinde çatışmaların yeniden patlak vermesiyle savaş endişesinin büyümesine yol açtı.
Rusya-Ukrayna krizi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Ukrayna’dan tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Donetsk ve Luhansk bölgelerini tanıdığını açıklamasının ardından iki bölgeye askeri birliklerin konuşlanması talimatı verdi.
Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçisi Aleksei Erkhov, Rusya-Ukrayna krizine ilişkin Cumhuriyet’e dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Erkhov, “Bizim Rusya’nın güvenliğini sağlamaya, insanlarının yaşamının ve refahını sağlamaya ihtiyacımız var. İşte biz de bunu sağlamaya çalışıyoruz, bunu engelleyen ve gelecekte engelleyecek olan her şeye karşı koyarak sağlamaya çabalıyoruz” dedi.
“BUNU TEŞVİK ETTİLER”
Sayın Büyükelçi, Rus ve Ukrayna askerlerinin parmakları tetikte, umarız bu tetikler çekilmez. Bölgeyi çok derinden sarsacak bir savaşın eşiğindeyiz. Ukrayna ve Rusya, tarihsel bağlarına karşı nasıl oldu da bu duruma geldi?
-Ben de kendi kendime sık sık bu soruyu soruyorum. Tüm bunlar nasıl gerçekleşebildi? Abartısız, yüzyıllarca aynı ülkede yaşayan, aynı kitapları okuyan ve birbirimizin dillerinde aynı şarkıları söyleyen bizler, nasıl günümüzdeki duruma geldik? Şimdi bile bizim etnik kimliğimizi hemen tespit edemezsiniz, kimin Rus, kimin Ukraynalı olduğu dış görünüşünden ve soyadından anlaşılmıyor.
Evet, hem zaferlerin sevincini hem de kayıpların üzüntüsünü birlikte yaşadığımız, paylaştığımız zamanlar oldu. Hangisinin daha çok olduğunu söylemek zor, ortak tarihimiz tatlı bir pasta değildir, orada çok miktarda kan, ter ve gözyaşı karışmıştır. Dünya savaşlarının ve iç savaşların zorluklarını, köylülerin kolektifleşme çabalarının ve Stalin’in baskılarının feci yönlerini birlikte yaşadık. Tarihi hatıramızda kapanmayan yaralar bırakan hatalar da vardı. Bunların sorumluluklarını o zaman yönetimde bulunanlar eşit bir şekilde taşıyorlar. Etnik Gürcü Stalin, Rus Molotov, Ukraynalı Hruşev ve Brejnev. Bu hataların ve bazen de suçların yarattığı çatlaklar, artık bizi ayıran uçurumlar olmasa da, en azından devlet sınırları ve idrak engelleri şeklini almıştır.
Şu anın gelişiminde neyin rolü var peki?
-Bu süreçte birinin kötü iradesi, “siyasi mühendisliği” ve jeopolitik entrikalar yok muydu? Tabii ki vardı, bu dünyada her zaman “bölerek yönetmek” isteyenler vardı, şimdi de var ve gelecekte de olacaktır. Başlangıçta, Birinci Dünya Savaşı’ndan itibaren, bunu Avusturya-Macaristan Genelkurmayı yapardı, daha sonra da Hitler Nazi partisi ve Alman istihbaratı, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra da Washingtonlu stratejistler bu bayrağı teslim almıştır. Hem 2004 yılındaki “turuncu devrimde” hem 2013-14’teki “Euro-Maydan” olaylarında “renkli devrimler” dediğimiz süreçlerin tüm belirtileri vardı ve bu bir rastlantı değildir. J. Sharp’ın bu çalışmalarını kimlerin benimsediğini ve bu yöntemlerin uygulandığı ülkelerin halkları için nasıl sonuçlar getirdiğini hepimiz iyi biliyoruz. “Maydan olaylarının” ana sloganlarından birinin, “Ruslar darağacına” olduğunu hatırlatmak isterim. Batı’da birileri buna tepki gösterdi mi? Hayır, tam tersi, bunu teşvik ettiler, Neonazilere kurabiye dağıttılar.
“TEHDİTLER YÜKSELMEMESİNİ İSTİYOR”
Öyleyse şu anda Rusya ne istiyor?
-Rusya aslında çok basit şeyler istiyor. Komşu Ukrayna topraklarından bizim ulusal güvenliğimize yönelik tehditler yükselmemesini istiyor. Kiev iktidarının NATO’ya girme konusundaki hevesi gerçekleştirilirse, bu ihtimal tamamen öngörülebilir hale gelir. Donetsk ve Lugansk’taki Rus nüfusun ana dillerinde konuşma, okuma ve TV seyretme hakları da dâhil olmak üzere, ulusal haklarına saygının gösterilmesini ve bunun da mevzuatta belirtilmesini istiyor. En önemlisi de, Rusların yoğun olarak yaşadığı bölgelerin, “öteki taraftan” sistematik bombardımana maruz kalmamasını istiyor. BM’in verilere göre, “ayrılıktan” sonraki yedi yıl içinde Donetsk ve Lugansk’ta 102’si erkek ve 50’si kız olmak üzere 152 çocuğun öldüğünden, 146 çocuğun yaralandığından haberiniz var mı? Top ateşi devam ediyor, insanlar ölüyor. Sadece geçen cuma günü “Rus bölgelere” 600 top mermisi atıldı. Bununla ilgili Kiev’e kimse sitem etti mi? Hayır, oturdukları yerden “Rusya’nın Minsk anlaşmalarının yerine getirmesi gerektiği” konusunda durmadan konuşuyorlar. Birisi, Ukrayna iktidarına Minsk anlaşmalarını kendi amaçları doğrultusunda sabote ettiği için bir kere bile ciddi bir şekilde sitem etti mi?
Hepimiz “çifte standartları” kınıyoruz, sözlerimizle veya prensip olarak. Ancak bu “çifte standartlar” ile kafana vurduklarında, ayağa kalkmak bir şeyler yapmak istiyor insan. Uzun süredir sabreden Rusya’nın sabrı sona yaklaştığında Rusya bir şey yaparsa, artık buna alınmaman gerekiyor. Bir atasözümüz der ki, biz atı yavaş koşturuyoruz, fakat hızlı gidiyoruz.
Gelinen noktada gerilimin son bulması söz konusu olamaz mı?
Mesele, “tırmandırma” ile ilgili değil. Akademisyenlerin dedikleri gibi, “Savaş, siyasetin başka araçlarla devamıdır.” Siyaset ise, ulus ve devlet çıkarlarını gerçekleştirme yoludur. Çıkarlar da, basitçe söylemek gerekirse, neye ihtiyacımız olduğu ve neye ihtiyacımız olmadığından ibarettir. Bizim Rusya’nın güvenliğini sağlamaya, insanlarının yaşamının ve refahını sağlamaya ihtiyacımız var. İşte biz de bunu sağlamaya çalışıyoruz, bunu engelleyen ve gelecekte engelleyecek olan her şeye karşı koyarak sağlamaya çabalıyoruz. Kusura bakmayınız, bildiğimizi yapıyoruz.
“‘RUSYA ANA’NIN BEŞİĞİNE’ DÖNMESİNİ KABUL ETME ZAMANININ GELDİĞİNİ SÖYLÜYORDU”
Ukrayna’dan tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Donetsk Halk Cumhuriyeti (DHC) bağımsızlığını tanıma çağrısını içeren karar tasarısını parlamentonun alt kanadı Duma tarafından Devlet Başkanı Vladimir Putin’ e gönderilen teklif onaylandı. Gelişmeler nasıl şekillenecek?
-İki cumhuriyetin tanınması meselesinin, Rusya’da geniş bir kamuoyu tartışmasının konusu olduğunu söylemeliyim. Bazıları bunun 2014’te yapılması gerektiğine inanıyordu. O zaman, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin Donetsk ve Lugansk’ı bombalamaktan imtina edeceği düşünülüyordu. Bazılarıysa, Minsk anlaşmalarının uygulanması için beklememiz ve bir şans vermemiz gerektiği tavsiyesinde bulunuyordu. Kimisi de, Kiev’in Batı’nın yardımıyla anlaşmalara uymadığını ve onları yok ettiğini ve şimdi iki devletin bağımsızlığını tanımanın tam zamanı olduğunu ve eğer Donetsk ile Lugansk da isterse, onların “Rusya Ana’nın beşiğine” dönmesini kabul etme zamanının geldiğini söylüyordu. Şimdi ise tartışmalar sürüyor.