Katar’ın, Türk kıta sahanlığının güneyini de kapsayan bölgede Güney Kıbrıs Rum Kesimi (GKRY) için hidrokarbon araması yapmak üzere imzaladığı …
Katar’ın, Türk kıta sahanlığının güneyini de kapsayan bölgede Güney Kıbrıs Rum Kesimi (GKRY) için hidrokarbon araması yapmak üzere imzaladığı anlaşmaya ilişkin tartışmalar sürüyor. Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı, “‘Rumların tek taraflı ilan ettiği alanda doğalgaz araması yapılabilir’ demek, KKTC’nin haklarının korunması bakımından bir ödündür. Katar’la dostluk sahaya yansımamış” dedi.
GKRY Bakanlar Kurulu, 2 Aralık’ta daha önce ilan ettiği münhasır ekonomik bölgesi içinde bulunan 5 numaralı ruhsat sahası için ExxonMobil ve Katar Petrolleri Ortaklığı’na doğalgaz arama izni vermiş, Dışişleri Bakanlığı aynı gün bu parselin bir bölümünün Türk kıta sahanlığı içinde yer aldığını belirterek “Türkiye fırsat vermeyecektir” açıklaması yapmıştı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise bu hafta ABD ve Katar’ın, Rumlar tarafından belirlenen 5 numaralı parselde arama yapacak şirketlerin Türkiye’nin kıta sahanlığına girmeyecekleri güvencesi verdiğini açıkladı ve aramaların, 5 numaralı parselin güneyiyle sınırlandıracağını söyledi.
Konuyla ilgili Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulunan emekli büyükelçi ve uluslararası hukuk uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı, Türkiye’nin, Kıbrıs’ın etrafındaki doğal kaynakların çıkartılması konusundaki politikasının, “Rum Yönetimi’nin tek başına KKTC’nin rızasını almadan Kıbrıs Adası’yla ilgili herhangi bir deniz alanı sınırlandırmasına girmemesi, bu kaynakların çıkarılmaması” yönünde olduğuna dikkat çekti.
“ÇELİŞKİLİ DURUM”
Pazarcı, “Türkiye, her fırsatta KKTC’nin de haklarını koruduğunu vurguluyor. Rumların tek taraflı ilan ettiği 5. parselde Türk kıta sahanlığına girmeyen alanda doğalgaz araması yapılabilir demek, KKTC’nin haklarının korunması bakımından bir ödündür” değerlendirmesinde bulundu. Rum tarafının tek taraflı olarak münhasır ekonomik bölge ilanı yapmasının ardından KKTC’nin de ada etrafında ruhsat sahaları belirlediğini anımsatan Pazarcı, “Sadece adanın etrafınındaki belirli alanlarda hak iddiası da iki toplumun birlikte karar vermesi görüşüyle esasında çelişkili bir durum oluşturdu” diye konuştu.
Mısır’ın GKRY ve Yunanistan’la yaptığı deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmalarının, Türkiye’nin belirlediği kıta sahanlığı sınırlarıyla bir anlaşma yapmasını zorlaştırdığına dikkat çeken Pazarcı, “Maalesef böyle bir fiili durum oluşmuş durumda. Bu, iktidarın izlediği Müslüman Kardeşler’i esas alan politikasının bir sonucudur. Mısır’ın 2003’ten bu yana Doğu Akdeniz’e yaklaşımı Rum tarafıyla anlaşma şeklinde tecelli etmişti, ancak Yunanistan’la bir anlaşma yapmamışlardı. Fakat Yunanistan’la Mısır’ın yaptığı anlaşmada bizim Anadolu kıyılarının etkisi yok sayılarak Girit ve Rodos adalarına geniş yetki alanları tanındı. Dolayısıyla Doğu Akdeniz ve Kıbrıs çevresi son derece karmaşık ve Türkiye’yi zorlayacak durumda” dedi.
Pazarcı, Ankara-Doha arasındaki yakın ilişkilere karşın Katar Petrolleri’nin GKRY için Doğu Akdeniz’de doğalgaz arayacak olmasını da “Katar Petrolleri’nin Rum Kesimi’yle işbirliği yapması, Türkiye’nin dostluğunu hesaba katmadıkları, görüntüdeki dostluğun sahaya yansımadığını gösteriyor” sözleriyle değerlendirdi.