Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın düşük faiz politikalarında kararlı olduğunu yinelemesi sonrası dolar/TL 13.45’e kadar yükselerek yeni …
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın düşük faiz politikalarında kararlı olduğunu yinelemesi sonrası dolar/TL 13.45’e kadar yükselerek yeni rekorunu bu hafta gördü.
Bankacılar saat 13.45’e yükselişte normal günlerde piyasada etkili olmayacak tutarlarda da olsa “panik dolar alımlarının” görüldüğünü piyasada likiditenin “neredeyse kaybolduğunu” belirttiler.
Dün ise özellikle kurumsal ve bireysel taraftan sınırlı döviz satışları görüldü, bir önceki gün ise yabancı tarafında TL’ye sınırlı da olsa geçişler görülmüştü.
Piyasalarda azalan hacimler volatiliteyi de beraberinde getirirken her iki yönlü dalgalanmalar devam ediyor.
Reuters’ın görüşlerine başvurduğu hiçbir işlemci ise piyasada TCMB, Hazine veya bir başka kamu kurumu müdahalesi görmediğini söyledi. Yine de bankacılar azalan yabancı yatırımcının da etkisiyle piyasa derinliğinin zaman zaman kaybolmasını endişe ile izliyorlar.
TCMB’de bu hafta yaptığı yazılı açıklamada, kurda “iktisadi temellerden tamamen uzak, sağlıksız fiyat oluşumları” görüldüğünü belirtti. Dolar/TL’de alım ile satım teklifleri arasındaki farkı ifade eden spread bankalararası piyasada pek eşi görülmemiş şekilde genişledi.
Dün güne 13 civarında başlayan ve 13.15’e kadar yükselen daha sonra 11.6’ya kadar gerileyen kur günü 12 civarında tamamladı. Kur bu saat saat 08.57’de 11.9600/11.9995 seviyesinde bulunuyor.
GÖZLER BUGÜNKÜ TOPLANTIDA
Piyasada bugün TCMB’nin haftalık verileri ve 400 baz puanlık faiz indirimin sonunucusu olan 100 baz puanlık indirim kararının alındığı PPK toplantısının özetleri izlenecek.
Ayrıca TCMB, BDDK ve bankaların yöneticileri bugün öğleden sonra ekonomideki gelişmeleri değerlendirme toplantısı da piyasada takip edilecek.
Piyasalarda hafta boyunca derinliğin birden fazla kez kaybolması, işlem hacimlerinin düşmesi ve enflasyonda beklenen %30’a doğru yükselişe rağmen para politikasında gevşemenin devam etmesi büyük bir endişe kaynağı.
BENZİN KUYRUKLARI OLUŞTU
Dün akaryakıta gelen 1 TL zam ardından akaryakıt kuyrukları görülürken sıra bekleyenlerden biri olan Sinan Coşkun, “Bu zor ekonomik şartlarda insanlar muhtemelen 30 TL kâr etmek için bu sıralarda bekliyor. Bu durum ülkenin ekonomik şartlarının bir göstergesi” dedi.
TL’deki değer kaybı ve volatilite bankacılık sektöründen reel sektöre, son tüketiciden yeni nesil teknoloji şirketlerine kadar ekonominin tüm aktörlerini olumsuz etkiliyor.
Ham madde ve ara malında büyük ölçüde ithalata bağımlı Türk firmalarının maliyetleri, küresel olarak artan emtia fiyatlarına, yükselen kur etkisi de eklendiğinde sürdürülemez hale geldi. Öte yandan, tedarikçinin o malı hangi kurdan yerine koyacağını bilmediği için özellikle iç piyasada ham madde satışları ve mal sevkiyatlarının neredeyse durma noktasına geldi. Reel sektör temsilcilerine göre bu durum önümüzdeki dönemde piyasada ürün arzı ve ürün bulma konusunda sıkıntı yaratma riski taşıyor.
Benzer şekilde sürecin bankaların sermaye yeterlilik rasyolarını da olumsuz etkilemesi beklenirken tüketiciler ise daha sonra daha pahalıya almamak adına talebini öne çekiyor.
10 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM
Birleşik Arap Emirlikleri’nin fiili yöneticisi olarak görülen Abu Dhabi veliaht prensi Şeyh Muhammed bin Zayid Al Nahyan’ın Erdoğan ile dünkü görüşmesinin ardından bir dizi anlaşma imzalanırken, BAE’nin Türkiye’ye yatırım için 10 milyar dolar kaynak ayırdığı belirtildi.
Öte yandan TCMB de dün itibarıyla BAE ile bir swap anlaşması için ön görüşmelere başladı. Bu gelişmeler bankacılara göre TL’yi destekler nitelikte ancak birçok bankacı önümüzdeki dönemde enflasyonun %30’u aşma ihtimali nedeniyle endişelerin sona ermediğine dikkat çekiyor.
TARİHİ NEGATİF REEL FAİZ
Enflasyonun en az %30’a doğru yükseleceği beklentisiyle birlikte TCMB’nin %15 seviyesindeki politika faizi TL’nin reel getirisinin -%15 ile tarihte görülmemiş kadar düşük seviyelere gerileyeceği anlamına geliyor.
Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi ve TCMB eski başekonomisti Hakan Kara, önümüzdeki aylarda resmi enflasyonun %30’u geçebileceğini, bunun mevcut mevduat faiziyle -15 reel faiz demek olduğunu belirterek, “Acilen tedbir alınmazsa finansal sistem buna dayanamaz” dedi.
Başta Erdoğan olmak üzere ise hükümet yüksek enflasyon maliyetine rağmen cari fazla olarak adlandırdığı bu politikadan vazgeçebileceğine yönelik hiçbir sinyal vermedi.
Ekonomi yönetimi cari fazla hedeflediğini, cari fazlanın kalıcı hale gelmesiyle birlikte dövizde dengenin lehe döneceğini öngörüyor. İthalatta azalış ya da yatay seyirle dış ticaret dengesinde belirgin pozitif seyir bekleyen hükümet aynı anda ithalatın pahalanmasıyla birlikte birçok ara ürünün de Türkiye’de üretileceğini ihracatın istihdamın belirgin artacağını öngörüyor.
Ekonomi yönetimindeki genel kanı, bu şekilde Türkiye’nin kalıcı düşük enflasyona ulaşacağı, kısa vadede enflasyonun artabileceğini bunun yarattığı fakirleşme hissinin ise diğer ülkelere göre daha güçlü olan bütçe ile telafi edileceği yönünde.
Ancak muhalefet ekonomi yönetiminin tercihlerinin halkı fakirliğe iteceğini ifade ederek bir an önce vazgeçilmesi ve seçime gidilmesi gerektiğini savunuyor.
Gelişmekte olan ülke para birimleri dolardaki küresel güçlü seyir nedeniyle değer kaybetse de TL’deki kayıp açık ara daha fazla oldu.
TL, TCMB’nin ilk faiz indirimi sinyalini verdiği Eylül ayı başından düne kadar %30 civarında değer kaybederken; TL’yi takip eden rand, real gibi para birimlerinde kayıplar %7-9 bandında yer aldı. TL’nin yılbaşından beri değer kaybı rekor seviyeye göre %45 civarında.
Birçok bankacı TCMB’nin rezerv satışı ya da piyasa dışı uygulamalara gitmemesi halinde, önümüzdeki yılın ilk aylarında yüklü faiz artışlarına gitmesini bekliyorlar. Ancak bu beklentiler siyasilerin açıklamaları nedeniyle gittikçe azalıyor. Bu da daha belirgin bir TL endişesine neden oluyor.